Duygularımızı doğrudan ifade etmeyi toplum olarak öğrenebilmeliyiz.
Sık görülen pasif agresif davranışlardan biri: “sosyal medya hikayeleri yoluyla birilerine göndermeler yapmak.”
Bu en çok kişinin kendisi için yorucudur. Çünkü duygusunu doğrudan ifade edememenin getirdiği bir yük ve “acaba mesajımı aldı mı?” düşüncesinin getirdiği bir belirsizlik vardır.
Bir söyleşi sırasında alınmış bir nottan yola çıkarak söyleyebilirim ki toplum olarak üslup ve konuşmayı kaliteli şekilde idame ettirmeyi unuttuk. İlişkilerde anlaşmazlıklar, tartışmalar, fikir ayrılıkları, farklı bakış açıları olması kadar doğal bir durum yok. Arkadaşlıklar, evlilikler, aile içi iletişim de dahil hepsini kapsayan bu konu en çok sosyal medya üzerinden yapılan bir iğneleyici cümle kurma ve paylaşma savaşına dönüşüyor.
Arkadaşıyla fikir ayrılığı yaşayan birisinin sosyal medyada, herkese açık bir platformda en ağır cümlelerle sözüm ona yaşadığı kırgınlığı, kızgınlığı dile getirme yönteminin sağlıklı bir yöntem olmadığını aksine hem kişiye hem çevresindeki insanlara zarar veren, özellikle o yakıştırmayı yaptığı kişiye bir şey katıp eksiltmediği gibi üslup sahibini çirkin göstererek toplumda farklı bir algı oluşmasına sebep olması da ayrıca düşünülmelidir. Evliliğinde sıkıntı yaşayan bireyin yine aynı yöntemle eşine dair ve herkesin anlayacağı şekilde paylaştığı sitem yazısının ya da hakaret cümlesinin ne onlara ne var olan soruna zerrece faydası dokunmayacaktır. Aile içinde yaşanılan bir duruma istinaden aile bireylerini aleni şekilde hedef alan, sözüm ona haklılık savunan üslupsuz paylaşımın herkesi durumdan haberdar ederek, var olan duruma katkı sağlamayacağını görmek için uzman olmaya gerek yoktur.
En nihayetinde var olan durumun muhatabı kimse ve konu her neyse açıkça konuşulup çözüme ulaşması, sonlandırılması için yeterli olacaktır. Yani kişi eşine, dostuna en ağır cümleleri içeren hakaret dolu paylaşımlar yaparak ne kendi nezdinde ne de çevresince haklı, mağdur vs. olarak nitelendirilmeyecektir. Duyguların ifade yöntemleri vardır fakat bunlar karşılıklı iletişim ile mümkündür. Duyguları anlatmanın yolu uzaktan ağır cümleler ile değil, yakından göz teması kurarak ne hissettiğini ya da ses tonunu ayarlayarak seçili cümlelerle ifade etmektir.
Anlaşılır olmak mı? Çevrede mağdur görünme çabası mı? Haklı çıkma uğraşı mı? Sitemli sözleri paylaşma uzmanı mı? Görünme isteği mi? Ne için yapıldığı, nasıl görünmek istediği sadece kişinin kendi içinde olan duygusuyla bağlantılıdır. Ve bunu çözme becerisine sahip olan uzmanlarla yapılacak görüşmeler eminim hem kendi ilişkilerinde hem yaşamlarında daha kaliteli iletişimin nasıl kurulabileceği konusunda etkili olacaktır. Bir de gözlemlediğim kadarıyla “asmalı kesmeli” diye tabir edeceğimiz aşırı tecrübe içeren söz kalıpları paylaşıldığında karşı atak gelişebiliyor ve onarılması mümkün olmayan kopuşlar yaşanıyor.
Öte yandan bir süre öncesine kadar yakın olduğunuz dostlarınız, yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmediği akrabalarınız, sevgisinden ne yapacağınızı şaşırdığınız eşiniz, sevgiliniz… Neden dönülmez yollara sokan sözler? Neden telafisi mümkün olmayan cümleler? Neden kalbi bunca yoran bir üslupsuzlukla paylaşılan yazılar? Gerçekten bu kadar imkansız mı konuşabilmek? Gerçekten zor mu birebirde bu konuları çözebilmek? Duyguların en açık şekliyle ifade edildiği yerde anlaşılmamak mümkün değilken ima edilen, incitici sözlerle hikaye yoluyla ifade edilen hiç bir paylaşım sanmıyorum ki kalbe ve vicdana dokunsun. Sadece savunma içgüdüsü ya da karşı bir hamle oluşturur en kötü ihtimalle köprüler sonsuza dek atılır. Gerek var mı?
Bir de diğer açıdan bakalım, cümlelerle ayar vermek yerine hayata dair sözler paylaşan blogları da “Bana mı yazıldı? Bu söz bana mı?” diyerek irdelemek de aynı kategoride değerlendirilebilir. Çünkü toplumsal duygu, olay ve konuları açıklayan ya da fikir beyan eden yazıların kişisel hikayelerde paylaşılan “gönderme yapmaktan” farklı olduğunu idrak etmek gerekiyor. Kişisel hesaplar ve bloglar farklı mecralardır. Kişisel hesaplarda tanıdığınız insanlar yer alırken; bloglar ya da herkese açık fikir paylaşım alanlarında tanımadığı fakat yazı yoluyla etkileşimde olduğu insanlar da olur. Bireylerin bakış açısı sağlıklı ise etkileşimi, iletişimi de sağlıklı olur. Açık ve net ifade edilen duygular her zaman sağlıklı iletişime olanak verir, lütfen deneyin.