Futbola 16 yaşında mahalle arasında oynayarak başlamış biri olarak, şimdilerde 6 yaşındaki çocukların ebeveynleri tarafından ellerinden tutularak futbol okuluna yazdırılmalarını gördükçe nasıl mutlu oluyorum bir bilseniz… Onlar bu oyunla o yaşlarda tanışmanın dışında, bunun eğitimini veren hoca ile buluşmalarından dolayı da çok şanslılar..
Hatıralarımı yazdığım ilk kitabım, ‘‘Kendini ve Hayatı önemse’’ de o yılları uzun uzun yazdım.. Daha 8 yaşımda İstanbulla tanışmamı, çalışmak zorunda kalışımı..
Değil top oynamak, top sahası kenarına bile gidemeyişimi, zorlukların yanı sıra, eksik eğitim ve hurafelerin dolduruşu ile bu oyuna yönelişimi hep yasaklayan babamı… Allah nurlarda yatırsın..
Bütün yasaklarına rağmen, kabuğuna sığmayan, hırçın değil uysal bir çocuk olmama rağmen buna engel olamadı..!
Taa ki, lise takımı ve ardından, İstanbulspor seçmeleri sonrası Zeytinburnuspor’da amatör olarak sahaya çıkıncaya kadar..
Çalışma azmim ve aynı anda birkaç işi bir arada yapabilmem sonucu, onunda isteklerini aksatmadan yolumu çizmeye çalıştım. Sonrası, 3. lige terfide Feriköyspor Kulübü ve askerde, komutanım engel oluncaya kadar 2. ligde iken Antalyaspor kiralık dönemi..
Tüm bunlar bir hayat tecrübesi ve kişisel gelişim okulu oldu bana..
Yıllar sonra, bir kız yeğenim oldu… Annesini 4 aylıkken kaybeden.. Annem ve babamın büyütmek zorunda olduğu… Uzatmayacağım..
Oğlunun futbol oynamasına karşı çıkan o adamın büyüttüğü kız torunu, voleybola tutulmasın mı!!
Muhafazakar ve hacı olan babam, şiddetle karşı çıkıyordu.. Bir gün aldım karşıma, dedim ki;
‘‘Babacığım, bütün engellemelerine rağmen ben, az da olsa bir seviyeye geldim. Destek olsaydın belki de daha erken başlar daha yukarılarda olabilirdim.. Bırak oynasın, ne istiyorsa onu yapsın.. Hatta tut elinden onu sen götür antrenmanlarına, emeklisin ve kahve dahil hiçbir sosyal hayatın yok. Hatta maçlarına da git, hocaları, arkadaşları ile tanış.. Ona cesaret ve güven ver.. Bakarsın ekmeğini voleyboldan kazanır…’’ dedim.
Babacığım dinledi beni.. Onunla antrenman ve maçlara gitti. Yeğenime de öz güven geldi, sosyal alanı da genişledi.
UPS ve Bağcılar Belediyesi takımlarında oynadı, sakatlanmasaydı belki yukarılara transfer yapabilirdi. Ama bu güzel spor sayesinde, pilates hocası oldu ve hayatını kazanmaya başladı..
Zaman işte, insanları nasıl da değiştiriyor..
Yazımın başına dönecek olursam, ne yaparsak yapalım her işe zamanında başlamalıyız. Bu düşünce ile ben de ilk torunum Mehmed Ali’nin isteğine ebeveynleri ile birlikte kulak verdik ve 6 yaşında iken Fenerbahçe Futbol okuluna kaydını yaptık ve Ali, kaleci olmayı seçti, devam da ediyor.. Allah bütün evlatlarımızın gönüllerine göre versin ve muvaffak eylesin.
Sporda altyapı en önemli unsur.. Tv programım da buna yönelikti, zira çocuklarımız, gençlerimizin yönlendirilmeye ihtiyacı var.
Okurlarımıza tavsiyem, sporu bir yaşam biçimi olarak seçmeleri ve bir dalından tutmalarıdır. Ben de bu hep böyle olmuştur. Böyle de olacak diye düşünüyorum…
Kitaplarımın çıkışından sonra, öncelikle memleketim Ordu Mesudiye’de okullarla ilgili çalışmalar yapmayı, tecrübe ve birikimlerimi onlara aktarmanın yanı sıra, Spora yönelmeleri için çaba sarfedeceğim, eğer imkanları kısıtlı ise yetkilileri imkan ve olanak yaratmaya zorlamaları için birlikte çaba sarf etmeleri konusunda destek vermeyi planlıyorum.
Zira; önderimiz, Mustafa Kemal ATATÜK’ün dediği gibi;
‘‘Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.’’
Ben de buna bir ekleme yaparak;
‘‘Spor ruh ve beden sağlığıdır’’ diyorum..