Sporda Yöneticilik

Tekin Toklucu 356 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK ne kadar güzel ve net ifade etmiş sporda kimlerin olması gerektiğini… Zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olmanın gereksimini…

Ben spor bakanı olsam, sadece statlara, kulüplere değil, soyunma odası koridorları ve soyunma odalarına, özellikle tribünlerdeki protokol ve localara bu sözleri aynı şablon halinde astırır veya yazdırırım.

Yazmakla, okutmakla olmaz demeyin. Günümüzde buna öylesine ihtiyacımız var ki…

Sponsorlar, bonservis bedelleri, bonuslar, imza paraları, yasal oyun gelirleri, organizasyon gelirleri her insanın iştahını kabartacak şekilde gelişiyor ve büyüyor.

Hele hele kulüplerin dernek yapısının dışında, alışveriş yapılabilen mağazaları ile şirketleşmesi bu alandaki dönen paraların miktarını daha da cazip hale getirdiği ortada.

Kendi şirketlerinde kılı kırk yaran, en ufak bir zarar hanesini kabullenmeyen insanlar, söz konusu kulüp gelirleri olunca bu hassasiyetlerini rafa kaldırıyorlar.

Bu yöneticilerin, zeki ve çevik olmalarından evvel AHLAKLI olmaları en önceliğimiz olduğu düşüncesindeyim.

Önce kendine, sonra ailesine, ardından yöneticilik yaptığı camianın her ferdine karşı bu özelliğini sergilemeli ki, başarılı olsun. Yoksa her insan kendince biraz zeki ve çeviktir..! Ama ahlak çok başka bir davranış biçimi ve özelliktir. Sporcu ahlakı dediğimiz özellik de buradan gelmektedir.

Peki, spor camiasına baktığımız zaman bunu nasıl görüyoruz..?

BERBAT..!! Maalesef gerçek bu.

Hayatlarının hiçbir döneminde, yürümek ve izlemek dışında spor ile ilgi alakası olmayan binlerce insan bugün sporun, özellikle de FUTBOL’un yönetiminde yer alıyor. Dünyada da böyle ama Türkiye’de daha fazla.

Türkiye’de en kötüsü de, matruşka gibi bir durum var.

Bir evvelki yönetim kurulunun yaptıklarını bilen, gören, daha vahimi içinde olan birinin o koltuğa geçtikten sonra geçmişi aklamaları… Bu da yetmezmiş gibi aynı çizgide devam etmeleri… Zekice değil mi..!!?

Her şeyi düzelteceğim diyerek göreve gelip, tribünlere oynayarak taraftar toplamak, bir gün söylediğinin diğer gün söylediği ile örtüşmemesi… Gerçek değil, hayal sunmaları… Mevkidaşları ile bir araya geldiklerinde samimi ve içten görünmeleri, hatta kamuoyuna verdikleri fotoğrafın tam tersi bir görüntü ile yola devam etmeleri… Çevik bir tutum değil de nedir?

Her yanı ile çürümeye yüz tutmuş, debelenen bir futbol dünyamızdan bu insanları elemenin tek çaresi ahlaklı insanlarla yol almak değil de nedir?

Kazanmak için her yol mubah mıdır!!?

Güçlü olmak, naif, iyi yürekli ve samimi insanları ezmek midir?

Bakın, daha medya ve sosyal medyaya giremedim bile…

Orada soru almamak, basın mensuplarına özgür soru sordurmamak, güç gösterisi midir?

Neresinden bakarsak bakalım bugünkü spor yöneticilerinin yaptıkları insanlık adına, spor ve sporcunun ruhuna aykırı…

Ne zekice, ne çevikçe… Hele hele hiç ahlaki değil.

Büyük resme baktığımızda kimsenin memnun olmadığı ama düzeltmek için de kimsenin kılını kıpırdatmadığı, aksine yangına benzin döktüğü zamanlardan geçiyoruz.

Umarım buralara gelenler, geleceğe iyilikler, güzellikler bırakmayı akıllarından geçirirler. Aksinin nerelere gideceğini düşünemiyorum bile…

Atamızın söylediği her söz bir kural gibi…

Anlayana, anlayıp uygulayana.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version