Ruhunuzu, tutkularınızı ve bedeninizi tanıyarak modayı sizin yönetmenizin adıdır stil.
Dünyaya “Ben buyum” demenin bir yoludur.
Duruştur, kendine güvendir, ifade biçimidir.
Sosyal medyada ve gündelik yaşantıda kullanılan “İlk intiba” terimine hepimiz aşinayızdır. Biriyle tanıştığımızda o kişi hakkında inançlarımıza, gerçeklerimize ve geçmiş tecrübelerimize dayanarak bir yargıya varırız.
İlk intibada dış görünüş ve stilin %55 payı olduğunu varsayarsak iş ve sosyal yaşamda ne derece önemli olduğunun altını bir kez daha çizmiş oluruz. Herkesin stili farklı ve kendine özgüdür. Stiliniz sizin kim olduğunuz ile ilgilidir. Yaşadığınız hayat, dinlediğiniz müzik, sevdiğiniz renkler ve hatta o günkü psikolojiniz stilinizi şekillendirmede etkendir.
Duruşunuz ve giyiminizle kimliğinizin bir parçasını beyan etmiş olursunuz. Kişisel stil ve tarzınız aynı zamanda imajınızdır. Çevreye kendinizi nasıl tanıttığınızdır.
Üzerinizde taşıdıklarınız hayat tarzınızın dışarıya yansımasında büyük rol oynar. Kendinizi ne kadar iyi tanırsanız zaman içerisinde o kadar güçlü bir imajınız ve iyi bir kişisel stiliniz oluşur. Kişi giydiği ya da üzerinde taşıdığı bir parçanın dışarıya ne anlattığını muhakkak sorgulamalıdır. “Üzerimde taşıdıklarım benim hakkımda ne anlatıyor?” Eğer bu soruya vereceğiniz cevaplar sizin idealiniz ise seçimleriniz noktasında doğru yoldasınız demektir.
Sizi yansıtmadığı halde sırf bir modacının parçası veya moda olduğu için giyinmek etkin bir imaj konusunda hatalı yaklaşım olacaktır.
Nedir Moda?
19. yüzyıl ortalarında çıkmış İngilizce’de “Fashion” olarak bilinen kelimedir. Gelip-geçici ve dönemseldir. İnsanoğlu’nun süslenme, beğenilme güdüsünden doğmuştur.
Şıklık ve zarafet marka giyinmek ya da sırf moda olduğu için tarzınıza aykırı olmasına rağmen giyinmek demek değildir. Çok para harcayarak da stil sahibi olamayız.
Stilimizi oluştururken öncelikle kendimizi tanımalı, sevmeli ve kendimiz olmalıyız.
Vücudumuzu, özelliklerimizi tanımalıyız. Doğal ve içten olmalıyız. En güzel makyajımız olan gülümsemeyi yüzümüzden eksik etmemeliyiz. Dik ve kendinden emin olmalıyız. Bizi biz yapan ruh- kalp-akıl ve beden uyumuna dikkat etmeliyiz.
Kurumsal ve bireysel alanda güçlü bir imaja sahip olabilmek için Stilimizi oluştururken kendimize sorular sormalıyız:
- Doğru alışveriş yapıyor muyum?
- Ben kimim ve kendimi nasıl görüyorum?
- Başkaları beni nasıl görüyor?
- Vücuduma göre giyinebiliyor muyum?
- Kendime yakışan kıyafetleri/renkleri biliyor muyum?
- Sosyal ve profesyonel hayatta amaç ve hedeflere giden yolda bu sorulara verdiğimiz cevaplar şüphesiz ki yararımıza olacaktır.
Bu noktada “kişisel markamızı” oluştururken bir danışandan da yardım talep edebiliriz. Stil danışmanları kişinin mevcut görüntüsü, verdiği mesaj ve hedefe uygun stil belirleme noktasından hareketle duruş, tavır, mimik, göz teması, beden diline varıncaya kadar bireysel ve kurumsal alanlarda danışanları ile işbirliği içindedir.
Giydiğiniz şey kendinizi dünyaya nasıl sunduğunuzdur. Tutumunuzu ve kişiliğinizi yansıtan Moda ve Stil hayatınıza güzellik katar. Moda değişse de Stil kalıcıdır.
“Sahip olduğunuz en değerli ve en yararlı varlık duruşunuzdur” der Tom Dixon. Zinde, sağlıklı bir vücut ve sadelik zarafetin temelidir, sanatıdır. En iyi kıyafetleri ve ayakkabıları giyseniz de asla unutulmaması gereken şey onların içinde iyi bir ruh taşıyor olmanızdır.