Döner kapıdan ağır adımlarla içeriye girdim. Giriş dış cepheye göre oldukça sadeydi. Sağlı sollu deri oturma grupları yerleştirilmişti. Koltukların önündeki cam sehpalarda gazeteler ve seyahat dergileri vardı. Çekingen tavırlarla oturmuş bacaklarını birleştirerek sağa doğru kıvırmış beden dili olarak birbirine tıpa tıp benzeyen iki kız gözüme takıldı. Başımı çevirip ilerde mekâna hâkim duran danışmaya baktım. Oval biçimindeki büyük masada şık giyimli iki bayan oturuyordu. Nedense baktığımda bana daha sıcak gelen kızıl saçlı bayanın önüne doğru ilerledim. Aslında bu büyük sessiz mekânda ilerlerken topuklu ayakkabılarım olmamasına şükrettim. Kim bilir bu sessizlikte nasıl gürültü çıkaracaklardı. Yüzüme en sevimli gülümsememi takındım ve gerçekçilikten uzak ama bir o kadar etkili samimi bir ses tonuyla
“Merhaba ben iş görüşmesi talebi almıştım. Yardımcı olabilir misiniz?” diye sordum. Kadın kemik gözlüğünü işaret parmağıyla burnuna iterken başını kaldırdı. Yakından gerçekten de güzeldi.
“Ah, tabii ki lütfen siz şöyle oturun. Talep sırasına göre alınacaksınız.” derken eliyle az önce gözüme ilişen ikizlerin oturduğu bölümü işaret etti. Aha! En nefret edilesi durum. Aynı pozisyon için çağrılmış ve birbirini hem tehditkâr hem de kıskanç gözlerle irdeleyecek bir gruba dâhil olmuştum. Yaka etiketinden öğrendiğim ismiyle,
“Teşekkür ederim Esra Hanım” dedim. İsmiyle hitap etmeme şaşkın bir ifade ile baktı. Sonra yaka kartı aklına gelmiş olmalı ki eliyle kartını yokladı. Yüzüne güzel bir gülümseme ekledi.
“Ne demek görevimiz. Bir şey içmek ister misiniz?” diye sordu.
“Hayır, teşekkür ederim.” dedikten sonra bekleme koltuklarına doğru ilerledim. Oturan kızlara başımla bir selam verdikten sonra yerime yerleştim. Onlara benzeyen bir ikiz daha olmamak için bacak bacak üstüne attım. Elime ‘Seyahat Rehberi’ adında bir dergi alıp karıştırmaya başladım. Benden sonra üç kız daha geldi ve koltuklardaki yerlerini aldılar. Altı kişi olmuştuk ve daha kimse görüşmeye alınmamıştı. Oldum olası beklemek beni hep strese sokmuştu. Aradan birkaç dakika daha geçmişti ki kızlardan biri ismiyle çağrıldı. Titreyen elleri yüzünden heyecanını gizleyemiyordu. Danışma görevlisi üst kata çıkabilmesi için bir ziyaretçi kartı uzattı. Yukarı çıkabilmek için sadece bir asansör vardı. Kartı okuttuktan sonra asansör geliyordu. Az ileride sol tarafta merdivenler vardı. Ancak kırmızı bir şerit çekilmişti ve önünde bir güvenlik görevlisi duruyordu. Belli ki oradan geçiş yasaktı. Kız kartı okuttuktan sonra yukarı çıktı. Oh! Sonunda başlayabildiler diye iç geçirdim. 15 dakika sonra benden önce gelen diğer kızı çağırdılar. Demek ki geliş sırasına göre çağrılıyorduk. Buda demek oluyordu ki bir sonra ki ben olacaktım. Birden ellerimin terlemeye başladığını hissettim. Aklıma mezuniyetten sonra katıldığım iş görüşmesi kursu ve sertifika alabilmek için girdiğim stres iş görüşmesi sınavı geldi. Neredeyse gerçek gibiydi. O gün de ellerim terlemişti. Derin bir nefes aldım. Oturduğum yerde sırtımı dikleştirdim. Bu duruş hep özgüven vermişti bana. O anda döner kapıdan içeriye bir adam girdi. Gerçekten adam gibi bir adam ama. Siyah takım elbisesi bıçak kadar keskin duruyordu. Sanki bir mankenin üzerinde duruyormuşçasına netti. Adam içeri girerken güneş gözlüklerini iki parmağıyla nazikçe tutup çıkardı. Döner kapının rüzgârıyla kızıla çalan kumral saçları uçuştu. Daha önce hiç böyle bir saç rengi gördüğümü sanmıyordum. Sağ eliyle dağılan saçlarını düzeltti. Keşke hiç düzelmeseydi o saçlar ve ben arasında kaybolsaydım. Sanki bir film çekiliyormuş da birazdan yönetmen ‘kes’ diye bağıracakmış gibiydi. Danışmada ki kadınlar ayağa kalktı. Başıyla resmi bir selam verip hızla asansöre ilerledi ve kartını okuttu. Ve beni benden alarak gitti. Onunla beraber istemsizce hareket eden başımı sonunda kontrol edebilmiştim. Kendime gelmek istercesine hafifçe kafamı salladım. Birilerinin beni fark edip etmediğini kontrol etmek için kızlara göz gezdirdim. Ama hiç birinin beni fark edecek hali yoktu. Hepsi az önce asansöre binen adamın ardından bön bön bakakalmıştı. Adam kopardığı fırtınadan habersiz öylece gitmişti. O esnada ismim okundu. Hızla yerimden kalkıp uzatılan kartı aldım. Ne yapacağımdan emin bir tavırla kartı okutup asansöre bindim. Zaten yabancı ortamlarda hep insanları gözlemler ne yaptıklarına bakardım. Çünkü yabancı olduğum o ortamda absürt bir şey yapıp rezil olmaktan ödüm kopardı. Üçüncü kata çıktığımda beni şık giyimli bir kadın karşıladı. Uzun sesiz bir koridordan ilerliyorduk ve topuklu ayakkabıları tıkırdıyordu. Ama hiçte gürültü sayılamazdı bu ses. Tam tersine ritmi bile var diyebilirdim. Koridorun sonu büyük bir alana çıkmıştı. Tanrım rüya gibiydi. Ortada sarmal bir yapı vardı ve ortada kocaman bir boşluk oluşmuştu. Boşluğu sarmalayan tırabzanlardan bakılınca cam tavandan mavi gökyüzü tüm çıplaklığıyla görünüyordu. Her kat bu yapıda birbirine bağlıydı. Katlarda ise bölümlere ayrılmış bürolar vardı. Ancak tavan gibi onlarında on yüzü tamamen cam olduğu için herkes apaçık ortadaydı. Kadının arkasında hızlı adımlarla yürüdüm. Girişte kapının sağında insan kaynakları yazıyordu. Kadın kapıyı araladı ve beni eliyle içeri davet etti. Başımı öne eğerek kısa bir teşekkür ettikten sonra içeri girdim.
“Buyurun Yaren Hanım” karşısında ki tek kişilik lacivert deri koltuğu işaret etti. Oturduğum koltukta omuzlarımı olabildiğince dik tuttum.
“Evet, biliyorsunuz ki biz büyük bir turizm firmasıyız. Büyük bir acente zincirine sahibiz.” Onaylarcasına başımı aşağı yukarı salladım. Tüm bunları zaten biliyordum. Turlar, kongreler, oteller, restoranlar, kültür tanıtıları vs. vs. vs… Ödevimi iyi çalışmıştım.
“Bizim merkezdeki görevimiz bu zinciri olabildiğince güçlü tutmak. Bunun için bol araştırma, yeni fikirler ve en önemlisi sıkı bir denetim şart. Müşterilerimize hizmet sağlayan birimlerimize destek sağlamak ve ileri adımlar için yol açmak çok önemli. Tur operatörlüğü birimimiz için stajyer asistan olarak başvurduğunuz pozisyonda gelişime, öğrenmeye ve bize yeni fikirler sağlamaya yönelik yeteneklerinizin olması gerekiyor.” diye söze başlayan adam ne ara sustu bilmiyorum. 15 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamadım bile. Ancak iyi bir izlenim bıraktığımdan emindim. Giriş kartımı Esra hanıma teslim ettim. Kartı alırken;
“En geç 2 hafta içerisinde olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapılacaktır. Merak etmeyin.” dedi. Sıcak bir gülümseme ile teşekkür ettim. Döner kapıdan dışarı çıktım. Kendimce iyi bir stres yönetimi yapmıştım. Temiz havayı ciğerlerime doldurdum. ..