Suç

Veysi Yaman 35 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Toplumsal düzenin sağlanması ve birlikte yaşam kültürünün oluşması amacıyla ilk çağlardan beri insanlar, herkesin uymakla yükümlü olduğu yasalar ve kanunlar meydana getirmişlerdir. Yaşam kuralları da diyebileceğimiz bu yükümlülükler sayesinde insanlar düzen içerisinde hayatlarını idame edebilmişlerdir. İnsan, doğası gereği sonsuz özgürlük kaidesiyle yaşamını sürdürebilecek bir yapıya ne yazık ki sahip değildir. Zira özgürlüğünün başladığını düşündüğü noktada bir başkasının özgürlük alanını ihlal edebilir. Bunun olmaması için kanun ve yasalar çerçevesinde bazen özgürlüklerin de sınırlanması gerekebilir. Bu, ortak yaşam alanı oluşturmak için belki de ödenmesi gereken bir bedeldir.

Her ne kadar insanoğlu, düzen için kendi içinde yazılı veya sözlü yasalar oluştursa da, her dönem bu kuralları ihlal etme noktasında aykırı davranan kimseler veya guruplar olmuştur ve ne yazık ki olmaya devam edecektir. İşte böyle durumlarda “suç” unsuru gerçekleşir.

Suç, yanlış ve zarar teşkil ettiği için toplum yasaları gereği yapılması yasaklanan, buna muhalefet noktasında yapıldığında, ceza müeyyide ile karşılaşılan davranıştır. İki türlü suç unsurundan bahsedilebilir. Bunlar “haksızlık” ve “kusur”  kavramlarıdır. Her iki durumda da yapılmaması gereken bir eylemde bulunulmuş ve toplumun mevcut kaidelerine aykırı hareket edilmiştir. Ve bu durumun sonucunda da yasaların yapılan bu eyleme karşılık gelen cezai müeyyide uygulanma zorunluluğu doğmuştur. Tam da bundan dolayıdır ki, insanlar bu cezai yaptırımlardan uzak durmak ve bununla ilgili bir sorunla karşılaşmamak için mümkün olduğunca bu kaidelere uyma eğilimi gösterirler.

Toplumları ayakta tutan en önemli dayanaklardan biri, bu yasalar önünde herkesin eşit bir şekilde muamele görmesidir. Zira farklı yasal prosedürler, kişiye özel farklı yasal yorumlar veya belli bir zümreye ve gruba gösterilen iltimaslar, toplumsal dengeyi ve kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal ettiği için toplumlarda sorunların başlamasını sağlar. Demokrasisi gelişmiş, toplumsal rollerini benimsemiş ve bireysel hak ve özgürlüklerin yerleşmiş olduğu toplumlarda bu farklılıklar daha az gözlemlenirken, demokrasiyi özümseyememiş, feodal anlayışın içinde hapsolmuş, bireysel çıkarların ön planda tutulduğu toplumlarda ise bu durum ne yazık ki daha sık rastlanmaktadır. Zira bu büyük bir problemdir ve bu tür durumları uzun zaman yaşamak zorunda kalan toplumlar zaman içinde yok olup tarihteki yerlerini alır.

Ülkemiz, yukarda belirttiğimiz konular bağlamında ne yazık ki kendini yeterince gerçekleştirmiş bir ülke olamamıştır. Farklı dönemlerde farklı zümreler, ellerinde bulundurdukları siyasal ve ekonomik gücü kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmemiş ve toplumun geri kalan kesiminin adalete, yasalara ve kanunlara olan inancını zedelemiştir. Eşit yurttaş ilkesinin ortadan kalkması, adalet anlayışına olan güvenin azalması, benzer suçları işleyen farklı kesimden insanların o suç karşısında tek bir yasa olmasına rağmen farklı cezalara maruz kalmaları gibi etmenler, insanların sinir sistemini tahrip etmiş ve cinnet hali suçların meydana gelmesini sağlamıştır.  Bu durum da suç oranının gittikçe artmasına ve bir süre sonra insanların can ve mal kaygısı yaşamalarına sebep olmuştur. Bunun yanında popüler kültür dayatmaları, dünyada baş gösteren anarşizm, ekonomik buhranlar, sosyal çözülme gibi etkenler de ülkemizde suç oranını her geçen gün arttırmıştır.

Suç, tek başına ele alınabilecek bir kavram değildir. Zira suça neden olan unsurlar belirlenmeden, bu zararlıyı toplumun damarlarından temizlemek mümkün değildir. Bu alanda yapılması gereken en önemli çalışma öncelikle sosyal adaleti sağlayıp eşitsizliğin önüne geçecek çalışmalar yapmaktır.

Aslında çözüm basit ve nettir. Hiçbir siyasi veya ekonomik ölçüt gözetmeksizin herkesin kanun önünde eşit olması sağlanmalı, kişiden kişiye değişen bir anayasal düzenden ivedilikle çıkılmalı ve güçlülerin kanunu yerine kanunun gücü yürürlüğe girmelidir. Bu olmayınca ne mi olur? Toplumsal çürüme ve en sonunda da toplumsal bir enkaz hali.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Veysi Yaman
Bağlantılar:
Eğitimci / Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version