Sinemaseverlerin çok yakından bileceği üzere Hint asıllı M. Night Shyamalan’ın kendi yazıp yönettiği ilki “Ölümsüz” daha sonrada sırasıyla “Parçalanmış” ve “Cam” adlarını taşıyan çok güzel bir Amerikan süper kahraman film serisi vardır.
İlk filminin ana konusu şu sorunun cevabını arıyordu:
“Yaşadığımız gerçek hayatın içinde acaba tıpkı çizgi romanlarda bahsi geçtiği gibi özel güçleri olan süper insanlar var mı?”
Oldukça etkili bir anlatıma sahip olan filmin son kısmı olan Glass (Cam) ancak 2019 yılında vizyona girebilmişti. Filmin başrollerinde yer alan Samuel L. Jackson, Bruce Willis ve özellikle James McAvoy’un muhteşem performansları kesinlikle izlemeye değerdi.
Şimdi burada, belki bu yazım sayesinde merak edip bu muhteşem üçlemeyi izlemek isteyenler olabileceğinden Spoiler vermemek adına bu filmlerden daha fazla bahsetmek istemiyorum. Ama ne yapın edin özellikle bu türü sevenler, üçlemeyi mutlaka seyredin.
Şimdi bu film serisinin bugünkü yazımda ne işi olduğunu anlatayım.
Yıllardır tıpkı o filmdeki gibi ben de hep merak etmişimdir.
“Acaba yaşadığımız hayat içinde gerçekten süper güçlü insanlar var mı?”
Toprağı bol olsun, çizgi roman dünyasının efsane ismi Stan Lee de bunu hep merak edenlerdendi. Hatta bu konu üzerine Dünya üzerinde ortaya çıkan gerçekten yaşayan kanlı canlı süper insanları bulup onları tanıtan güzel bir belgeseli de bizzat sunmuştu.
Gerçekten inanılmaz insanlardı.
Şimdi ister istemez insan,
“Tamam madem süper insanlar olabiliyor, peki acaba süper kötü insanlar da var mı?” Diye düşünmeden edemiyor.
İçinizden “Ooo! Sürüsüne bereket!” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet dünyada çok fazla kötü insan var. Ama benim merak ettiğim gerçekten tarihin akışını değiştirebilecek, aslında dış dünyaya iyi ve yardımsever görünürken tıpkı çizgi romanlardaki gibi bir anda kitle imha silahlarını tüm insanların üzerine çevirebilecek kadar zalim ve kötü olanlardan bahsediyorum.
Bu düşünceyle araştırdığımızda kriterleri karşılayan geçmişten günümüze pek çok isim karşımıza çıkıyor. Her geçen gün muhtemel adayların oluşturduğu bu listenin birincilik sıralaması da sürekli değişmekte.
Mesela 40’lı yıllarda Hitler listede başı çekerken 80’li yıllarda Steve Jobs ve Bill Gates zirveye çıkmıştı.
“Bu adamlar süper kahraman mı? yoksa süper kötü mü?” sorusu gündemi sürekli meşgul ederdi. Her ne kadar bunca zaman sonra bile içlerinde sağ olanların isimleri, bu listenin zirvelerinde duruyor olsa da, bir isim var ki, o benim adaylar içindeki gerçek favorimdir.
Bu kişi Elon Musk’tan başkası olamaz.
Bu adamın yaptıkları, hayal ettikleri, tüm bilim kurgu edebiyatına kafa tutar cinsten.
Bir gün bakıyorsunuz gayet rahat bir şekilde canlı bir sohbet programında Mars’ı ısıtabileceğini ve bu sayede yaşanabilir bir atmosfer oluşturulabileceğini söyleyebilen biri o.
Her geçen gün gönderdiği uydular ile Dünya’nın dört bir yanını örümcek ağı gibi örende o.
Kendi kendine giden, hayal dahi etmekte zorlandığımız otomobilleri gündelik trafiğe koymayı başarıp, herhangi bir kaza olması durumunda yine aynı soğukkanlılıkla otomasyona güvenip sürücü koltuğunda uyuyan araç sahibini suçlayarak yoluna devam edende o.
Yaptığı aletleri herkesin gözü önünde test ederken, başarısız olsa bile başarı elde edebilen yine o.
Ve kim bilir? Daha neler yapmayı planlıyor ve Dünya henüz bu kadarına hazır olmadığı içinde muhtemelen açıklayamıyor.
Ben onu takip ederken bir dahi mi? Yoksa bir deli mi? Karar veremez hale geldim.
Acaba bu adam o çizgi romanlarda ki kötü bilim adamı olabilir mi?
Ve bu sırada onun gerçek yüzünü görebilen, aslında neler planladığını bilen süper güçleri olan bir adam ya da kadın kahraman da onu yakından takip ederek bizi kurtaracağı günümü bekliyor…
Biz ne düşünürsek düşünelim tarih boyunca Elon Musk gibi insanların yaptıkları radikal işler bazen toplu yıkımlara neden olurken, bazen de gezegenimizi daha yaşanılır bir hale getirmiştir.
Ve mutlak gerçek süper kahraman olan ZAMAN da kimin iyi ya da kimin kötü olduğunu er geç ortaya çıkararak onu yok etmiştir.
Belki ben de bir süper kahramanımdır da henüz haberim yoktur. Henüz asit dolu bir kazana düşmemiş olabilirim. Belki bir pelerinim de yok ama olsun. Benim de peyderpey ucunu sivrilttiğim kalemim var.
Dünyayı kurtarmak için tüm ihtiyacım olan da bu zaten. 🙂