Kadın olmak, güçlü kalabilmek, boyun eğmek, toplumsal ve kültürel baskı, eğitim ve öğretim imkanlarından yoksun, şiddet, korku, endişe, çalışma haklarının, kısıtlı oluşu ve sayabileceğimiz daha birçok şey…
Evet kadın olmak zordur ülkemizde! Maddi gücün varsa, hemcinslerinden her zaman bir adım öndesindir. Daha sağlam basarsın ayağını yere, başın diktir, omuzların geride! Meşakkatli yolda çocukları için savaşan, baba evinde görmediği sevgiyi tam anlamıyla aşılayan bilinçli bir ebeveyne dönüşür. Özellikle baba sevgisinin ne olduğunu bilmeyen doyurulmamış, tatmin edilmemiş yüreğe konaklaman kolay olur. Çünkü; yüreği açtır ve tatlı bir dille, küçücük bir ilgiyle kaptırır kalbini hemen farkına bile varmadan…
Şair Zehra Aydın hanımefendinin şu sözü gelir aklıma “Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur can da inci mercan da” vicdan sahibi, eşine gereken ilgiyi ve sevgiyi göstermeyen bir adama karşı yaptığın bütün fedakarlık, boşa kürek çekme gibi olur. Ehline denk gelen inci tanesi gelmeyen ise teneke parçası hükmünde…
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır.”
“Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.”
“Erkek egemen dünyanın eğitimli, bilgili, bilinçli, kariyer sahibi, güçlü, özgüvenli ve çok güzel kadınları, bu yüzyıl bizim yüzyılımız olacak, özgür ve eşit. Unutmayalım.” (Dr. A. Ayça Boyacı) “Dünyada her şey kadının eseridir.0” (Mustafa Kemal Atatürk)
Önderimiz, şansımız, biz kadınların en büyük destekçisi Atatürk’ün kadın hakları için mücadelesi bugünün en büyük payidarıdır.
Cumhuriyet devrimleriyle elde edilen kazanımlar neticesinde kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek ve bu yöndeki farkındalığı artırmak çaba sarf edilmelidir.
İslam dinimizde ise kadın “Saygıdeğer bir varlık olarak görür ve ailenin temel direği oluşturur. İslamiyet gelmeden önce ise en aşağı statüde, değersiz bir köle gibi muamele edilirdi. Peygamber Efendimizin “Sallallahu Aleyhi ve Sellem” hicretin onuncu yılı, son haccının hutbesindeki sözlerinden, “Kadınlarınıza eziyet etmeyiniz! Onlar, Allahü Teâlâ’nın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz” (Müslim) olmuştur.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Anne cennet kapılarının ortasındadır.” (İbn Hanbel, V, 198)
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihad, 6) Çünkü annelik çok kutsal ve ulvidir.
Yaşamı boyunca hep kendi hayatından ödün veren taraftır kadın olmak! Sorunlu bir izdivaçtan geçiyorsa çocukları için her türlü güçlüğe göğüs gerendir. Şiddete uğrar, aldatılır, kayınvalide ile ayrı savaşır her türlü meselede yalnızdır. Maddi imkanı olmayan, boşanıp ayrı bir eve çıkmak istediği halde bunu başaramayan kadınlara devlet, kadın haklarını korumak zorundadır. Köyde yaşayan dul bir amcanın “Neden evlenmek istediğiniz halde bir eş adayı bulamıyorsunuz” sorusuna yanıtı çok ilginç gelmişti. “Devlet dul kadınlara maaş vermesin kimse evlenmek istemiyor” demişti. Kadına sahip çıkarsa devletimiz kadın erkeğin istemediği halde kendi mülkünde olup, kölesi olmayacaktır.
Çünkü boşanmak istediğinde ya kendi ailesinin tehditlerinden korkar yada çocuklarını bir daha görememekten… Boşanmayı kabul edemeyen insanlıktan nasibini almayan birçok erkeğin yaptığı cinayetler saymakla bitmez! Hem acı çektirip hem de ayrılmasına müsaade etmeyen, çalıştırmayıp evde hapis hayatı yaşatarak özgürlüğünü kısıtlayan daha niceleri…
Kadın cinayetleri, tecavüzler, çocuk gelinler, istismar, darp her geçen gün artması daha elem verici. Netice itibariyle sevginin ne demek olduğunu anlayamamış bir duyarsız toplum…
Hani kadınlar bir çiçekti, nadide koparılmaya kıyılmayan ,boynu bükülmeyip soldurmamalıydı. Çoğu susuz kalıp kuruyup gitti…