Hem İslam medeniyeti adına hem de Urfa kültürü adına çok büyük bir yere sahip olan taziyeler ne yazık ki son zamanlarda ahkâm ve kural bakımından deformasyona uğramış, insanlara zorluk ve külfetten başka bir işe yaramaz hale gelmiştir.
Taziye sahiplerine hem maddi hem manevi anlamda destek olmak ve ölümü hatırlamak adına var olan taziyeler, aslına çok aykırı bir hale bürünüp deforme olmuştur. Dayanışma, yardım, duygudaşlık, kardeşlik, dostluk ve akrabalık gibi yüzlerce müspet kavramı içinde barındıran bu kültür son zamanlarda ne yazık ki bu kavramlardan çok uzakta kalmıştır.
Özellikle önceki dönemlerde bu kültürün zirve olarak yaşandığı şehir olan Şanlıurfa, bu kültürel yozlaşmanın en çok etkilendiği şehirlerden biri olmuştur. Taziyeler, taziye sahiplerini özellikle maddi anlamda çok zedeler hâle gelmiştir. Birçok insan ölüsünü düşünmeyi, yasını tutmayı bir tarafa bırakıp taziye masraflarını nasıl üstleneceğini düşünmek zorunda kalmıştır. Aslında olmayan şeyler kültüre sonradan eklenmiş ve dahası kültür zaten böyleymiş gibi insanlara dikte edilmiştir.
Urfa’da genellikle üç gün süren taziye evleri her ne kadar son dönemlerde bazı kesimler tarafından iki güne indirilse de yine umumiyetle üç gün sürmektedir. Parayla tutulan taziye evlerine her gün için ödeme yapılmaktadır. Bu ödemelerdeki meblağlar ise dudak uçuklatır cinstendir. Günlüğü 10.000 TL’ye kadar varan taziye evleri, taziye sahiplerini ciddi miktarda zedelemektedir. Birçok taziye evinde kullanılan elektriğin parası bile ayrıca alınmaktadır. Yani üç gün taziye yapan bir aile, fatura ile birlikte sadece taziyenin yapıldığı yere yaklaşık 35.000 TL ödeme yapmaktadır.
Bunun adı, “Düşene bir tekme de sen vur!” ibaresinden başka bir şey olamaz. Bu ticaretten de öte bir vurgundur. Özellikle bu taziye evi konusuna belediyelerin el atması gerekmektedir. Şehrin belirli yerlerine taziye evleri yapılmalıdır. En azından sadece mekân belediyeler tarafından karşılanmalıdır. Bir belediye vatandaşının ölüsüne bile sahip çıkamıyorsa kimse sosyal belediyecilikten bahsetmesin. Taziye evleri belediyeler tarafından yapılsın gerekirse yine fatura vb. gibi ihtiyaçlar için cüzi miktar kira alınsın.
Taziye sahiplerinin üzerindeki yük sadece taziyenin yapılacağı mekânla da sınırlı değildir. Bir de günde iki öğün taziyeye gelen herkese yemek yaptırma rezaleti vardır.
Önceleri taziye evleri için yapılan yemekler taziye sahibi tarafından değil, bu zor gününde ona destek olan dostları ve akrabaları tarafından yapılır, taziye sahiplerine ve gelen misafirlere ikram edilirdi. Bu şekilde hem taziye sahibine destek olunur hem de maddi açıdan sıkıntıya düşürülmezdi. İslami açıdan da bu böyledir. Taziye için ikram edilecek yemekler, komşu, dost veya hısımlar tarafından yapılır. Günümüzde ise vefa denen kavram menfaat denen mahlûkata esir düştüğü için hiç kimse bu yemek organizasyonunu üstlenmemektedir. Yemek taziyenin bir parçası haline geldiği için de taziye sahibi “El âlem ne der?” Düşüncesi ile yemeği kendisi yapmaktadır. Yani kültür deformasyona uğramaktadır. İyi niyet ve zarif düşünce ile kültüre dâhil olan yemek, deformasyona uğrayarak taziye sahibine sıkıntıdan başka hiçbir şey vermemektedir. Her ne kadar son dönemlerde çeşitli kurumlar tarafından bu husus için çağrı yapılsa da taziyelerde yemek alışkanlığı devam etmektedir.
Sanki oraya yakınına destek olmaya, ölümden ibret almaya gelmemiş gibi oturup göbeği şişene kadar yemek yiyen insanlar bir de kalktıktan sonra “ Yemek yağlı olmuştu, eti az olmuştu, iyi pişmemişti.” Gibi rezil cümleler kurarak insanlıktan ne kadar uzaklaştıklarını göstermektedirler.
Bir yakınının, bir dostunun, bir komşusunun taziyesi olunca haftalarca evinde televizyonu, radyoyu açmayan insanlık, ne ara taziye evinde yemeğe serpmek için karabiber isteyecek kadar alçaklaştı. O ince ruhlu insanlar nereye gitti?
Taziye kültürünün deformasyonu sadece bu durumlar ile de sınırlı değildir. Günümüzde taziye sahibine her anlamda yük olan taziyeler bir de kıraathane görevi görmektedir. Çaylar, kahveler, sohbetler havada uçuşmaktadır. Taziyeler insanların acısına ortak olmak için, onlara yalnız olmadıklarını bildirmek için vardır. Taziyeler dirilerin ölülerden ibret alması için vardır. Spor, siyaset, ekonomi gibi konuları konuşmak için taziye evlerine gidilmez. Gündelik sohbetlerinden geri durmayan insanlar, gülücükler ve kahkahalar eşliğinde taziye evinde oturmaktalar. Taziye evinde espri yapıp gülen insanlar neyi amaçlamaktadırlar?
Bu insanlar taziye sahibinin yarasını deşmekten, ona maddi manevi yük olmaktan başka hiçbir işe yaramazlar. Böyle kalabalıklardan yalnızlığa sığınırız. Böyle teselliden eleme sığınırız.
Tüm bu hususların dışında bir de taziyenin son günü akşama doğru sözde mevlit yapılır. Parayla ilahi grupları getirilip orada tabiri caizse mini konser verilir. Üç-beş kişinin para alıp okuduğu menkıbeler, ilahiler o ölüye bir fayda sağlamaz. Ölü için dua edip, ruhuna ayet-i kerimleri okumak ona fayda sağlar. Buna da birçok taziyede şahit olamıyoruz. Bağırış, çağırış içinde üç beş ilahi okunur ve genelde bunların çoğunun muhtevası da konu ile alakasız olur. Ne yazık ki okuyan bile ne okuduğunu bilmez ki. Bu tıpkı taziye evinde ölü için cehennem ayetlerini okuyup, taziye sahibine iyilik yaptığını sanan bir cahilin durumuna benzer.
Taziyeler insanların taziye sahiplerine yük olduğu bir ibadet ve kültür olmadığı gibi aynı zamanda gövde gösterilerinin, zenginlik gösterişlerinin de yeri değildir. Maddi durumu yerinde olan taziye sahipleri gösteriş yapmak için taziyede en şatafatlı yemeği yapıp bunu dile getirmemelidirler. Sırf gösteriş olsun diye ünlü mevlit gruplarını, ünlü ilahi sanatçılarını getirip milyarlar vermemelidirler. Bunu yapmaktansa o sanatçılara verecekleri milyarları bir ihtiyaç sahibine versinler. Suya hasret olan, aşa hasret olan Müslüman insanlar var onlara infakta bulunsunlar. Bu hem onlar için hem de kaybettikleri yakınlarının ruhu için daha faydalı olacaktır.
Daha zikredilmeyen onlarca konu nedeni ile yozlaşmış olan taziye kültürümüz zaten yok olmaya doğru ilerlemektedir. Taziye evlerinin yolunu dahi bilmeyen, ölen bir yakını için taziye dileklerini iletmeyen, bu tür durumlardan kaçan bir nesil yetişmektedir.
Taziye ve diğer tüm konularda yanlışa sapmaktan âlemlerin rabbi olan Allah’a sığınırız.
Vesselam…