Günümüz çağında, ulaşım, iletişim, kodlama, tasarım, işini kolaylaştıran robotlar, bilgisayarlı aletler ve zekayı zorlayan mucit yapımlar arttı. Bu ne demek oluyor? Şanslıyız!
Süpürgenin dahi kablosuzu, yönünü bulan en ulaşılmaz yerlere giren hanım kız gibi işini bitirip, sonrası kabinini alan robotlar, benzinsiz çalışan, park edeceği yeri kendisi seçen, bir tuş ile ilerleyen, konuşan arabalar, altı saatlik yolu iki saate düşüren hızlı trenler, iz banlar, uluslararası dahi görüşebildiğimiz görüntülü telefonlar, yiyeceğimiz yemeğin saatini, günün yorgunluğunu, attığın adımları hatırlatan saatler, navigasyonlar, sosyal ağlar derken, “armut piş ağzıma düş” devrindeyiz.
Ne güzel değil mi? Elbet güzel. Teknoloji çığır açtı. Her alana yayıldı. İnsansız uçaklar, senin yerine düşünen bilgisayarlar, çöpçatanlık merkezi sosyal ağlar.
Anlatırken kazanmış, büyümüş ve gelişmiş görünüyoruz. Peki yaşarken? Komşu komşu hu!lar toprak altında.
Düşünen beyinler, idraklar, felsefe sizlere ömür!
Analar, babalar, kardeşler telefonun ucunda görüntülü! Savaşlar, sahalar, mertlik ve yiğitlik inine kaçtı. Bombalarla bulunuyor yerleri. Yaşlı, kadın, çocuğa dokunma diyen ataları çağın gerisinde kaldı. Duyulmuyor!
Arkadaşlık, dostluk ve aşklar sorgulatıyor insanı, orijinal mi? Fake mi? Çocukların oyuncakları kutu içinde. Renkli renkli üretmişler hatta çeşit, çeşit.
Sokak oyunları yok! Alimallah küfür öğrenir, ağzı bozulur! Kutu içinde ecnebice yıkanıyor beyinleri. Anne, baba arkadaş, hatta doğuştan onların her isteklerini yerine getirebilmek için görevli… Komşu komşuyu tanımıyor, açlık, tokluk, hayır ve yardımlar hashtag ve etiketli.
İnsanın kaç dil bildiği önemli! Ama kimse sormuyor, haddini mi biliyor, edebini mi? Yarış atı gibi yeni nesil! Çocuklar çocukluğunu kıyasla yaşıyor, birincilikle aşıyor.
Sokaklar, parklar boş, evcimenlik revaçta!
Gel gör ki çocuklar, saygısızlığı kendini koruma, talep ve isteklerini karşılamayı, kolay erişmeyi, sınırsız olmayı toplumun en birinci kuralı sayıyor. Gizli saklı sadece niyetler. Ayıp örtmek insanlığın değil, ezikliğin kuralı. Kim canını yaktıysa on katı karşılık almalı. Öyle bir zaman ki, düşünceler, sevgiler, yardımlaşma, gözler, kaşlar, dudaklar, Allah’ın emri, Peygamber’in (s.a.v.) kabriler, niyetler, kaderler ve hayaller hepsi modeme bağlı.
Bizler son nesildik, doksanlar sevgi, saygının son günleri. Mizah dahi düşünülerek yapılırdı. Kemal Sunal izletmezlerdi çocukluğumuzda. Küfür öğrenmeyelim diye…
Oysa filmlerin hepsi insanlık temalıydı. Düşündürürdü, sorgulatırdı. Her filmin bitiminde insanlığa dair bir farkındalık yaşardık. Zayıfı ezme! İnsanın hakkına girme! Saflığın ve temizliğin her daim kazanacağı öğretilirdi.
Ben küfür etmeyi değil, ince mizahı öğrendim Kemal Sunal filmleriyle. Günümüze geldiğimizde, insanı ayakta uyutmayı, paralı erkeklerin üç, beş tane sevgilisi olmanın mevki ve pozisyonuna bağlı olabileceğini, mizahı bel altı, insanı ayakta uyutmanın zeka, aldatmanın aşk olduğunu öğretiyorlar.
Hoş, artık onlar da tutmuyor! Bizler hepsini sosyal medyada zaten canlı canlı yaşıyoruz. Filme ne gerek? Hadi günümüz şarkılarından birini baştan sona söyleyin! Tabi aklınızda kaldıysa, bir de bu unutkanlık baş gösterdi.
Acaba neden? Beyin almıyor, her gün bir travma ya da bizler travma oluşturuyoruz kendimize, oysa hepsi sahte günümüzün bünyemiz üzerinde alerji etkisi.
Yapılan iyilikleri unutuyor, yanlışları büyütüyoruz. Ne de olsa seçenek çok! Annemizi, babamızı dahi silebiliyoruz. Bizim evlat olarak buna hakkımız var. Anamızın, babamızın emeklerinin hakkı yok!
Kaç tane dostum dediğimiz insan var şu hayatta? Sorun bir kendinize! Altımızda kalınca dost! Başarılı olup bizi geçince düşman! Yalnızlık diye bir seçim çıkarıldı. Kuğu gibi gösteriyor. Acaba seçim mi?
Mecburiyet mi bu durum bizde? Teknoloji çağındayız, elbet güzel buluşlar, güzel beyinler, güzel bir gelecek inşa etmek için atılımlar var.
Konu asla, başaran insanların bizlere kattığı değil! Konu şu, insanlık çağı tükeniyor! Örf, adet, gelenek bunlar gericilik değil! Gericilik, özümüzü unutup teknolojinin kurbanı olup, geçmişimizi unutmak! İnsanlığımızı unutmak! Doğamızı, yaradılışımızı unutmak!
İyi anlamda, güzel anlamda faydalananlar da var, yolunu şaşırıp yanlış yollara saptıranlar da. Hayal ettiğimiz her bir şey bir gün gerçek olacak. Benim çocukluğumda, görüntülü görüşme, bir hayaldi. Şimdi gerçek! Benim çocukluğumda akıllı evler, robotlar, ve bazı cihazlar hayaldi. Şimdi gerçek! Mevla’m gerçekleştireceği her şeyi hayalde verir. Sonra gerçekte…
Son günlerde duyduğum bir hayal daha, kapsüllerle doyacağımız söylemleri var. Lütfen erteleyin! Ben yemek yemeyi seviyorum! Bari bu kültürü elimizden almayın…
Teknolojiden en çok faydalananlardanım! Lakin bu durum benim faydama oldu. Beyin sizde! İdrak sizde! Siz sizdesiniz… Sizi iyiye kullanın. Kötüler içinde parlayın.
Sevgiler, saygılar.
maalesef asım’ın Neslini derken ahlaksız bir nesil yetiştirdik…
Öyle güzel anlatmışsın ki canım içimden geçenleri yazmışsın.Günümüzde eskiden kalma her şey bitmek üzere. Sizinde dediğiniz gibi bitmesin çoğu şeyler lütfen sahip çıkalım. Komşıluklar devam etsin,kültürümüz,örf ,adetlerini ınutulmasın,unutmayalım. Teknolojileri doğru anlamda kullanalım, insanlığı devre dışı bırakmak için değil.
Ailelere çok iş düşüyor bu zamanda.Doğruyu yalnışı, dini, töreyi iyi aşılamak gerekiyor. Mantık ve doğru birlikte hareket etmeli bence. Dini herşeye alet etmemek gerekir.Demokratik toplum olarak insancıl ve ilim irfan ışığında sağlıklı nesiller yetiştirmek gerekir .Bu sebeplere eğitim ve öğretime ağırlık vermeliyiz.Aslında yazacak çok şeyler var. Sevgili Kadriyem kalemin daim olsun, varolsun, iyiki varsın,iyiki yazmışsın bunları.Sevgiyle öpüyorum canım.
Yüreğine sağlık çok güzel bir anlatım kalemin kelamın daim olsun.
Kutlarım insanlığımızı güzel hasletlerimizi teknolojiye yenik düşürmeden yaşamayı başarmalıyız…
Elinize emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık hocam 👏👏👏
Teknoloji düşkünü olduğumu bilirsin seninde düşkün olmadığını fazla ilgilenmediğini bilirim. Ama gel gelelim benim gibi düşkünler galip geldi keşke galip gelmeseydik dünya ülkemiz eski halinde teknolojisiz kalsaydik. Hayatımıza hiç bir renk katmadi hep ahenk ile renkli hayatı kara renge dönüştürdü. Keşke bilim adamları gibi doğru yolda kullanabilmeleri. Ama dediğim gibi hayatımızı kara renge çalıştıracak kısımlarını aldık biz düşkünler olarak. Sonuç gittikçe insanlıktan öfkeden kavgadan uzaklaşmaya çalışan bireyler haline geldik halbuki eskiden tüm mahalleyi bireyleri tanirdik. Yazan eline ve yüreğine sağlık Kadriye hanim
Teknoloji ilerledikçe;yiğitlik, kahramanlık temiz kalplilik, korkusuzluk , inanç ,törelere bağlılık üzerine kurulu ahlâk yapımız maalesef geriledi. Bu değerler artık eskisi kadar önemsenmiyor. Tek tip insan yetiştirmek amacında olanlar belli oranda başarılı olmuşlardır. Teknolojinin hiç mi faydası yok elbette var Teknoloji iletişim,sağlık alanında, ulaşımda online alışverişte,bilgi kolaylığında vb. Ahlaklı birey, örf adet gelenek göreneklerini bilmeyen birey yetiştirdikten sonra teknoloji ilerlese ne ilerlemese ne… Hocam kaleminiz daim olsun tebrik ediyorum 👏👏