Kurgu; Doğal olarak var olmayan, insan eli ile birtakım gelişmeler ile düzenlenmiş bir bütünü ifade eder. Bu tanım ile de anlaşılacağı üzere fotoğrafçılığın temeline kadar ulaşır. Portre, manzara vb. tüm türler teknoloji ile birlikte ele alınmaya başlanmıştır.
Kurgusal Fotoğrafın İlk Dönemleri
Viktoryen dönem olarak da adlandırılan Romantik dönemde şiirden, edebiyattan ve mitolojiden beslenen hikâyeler yer almıştır. O dönemde fotoğrafçılık yerine şiirden ve sanattan beslenilmeside; fotoğraf sanatının yazım çizim yolu ile kayıt altına almanın bir alternatifi olarak ortaya çıkması sonucunu doğurmuştur. Fotoğraf, kendine has üslup ve ifade biçimi geliştirene kadar bu anlatım yöntemleri kullanılmıştır.
Oscar Custave Rejlander’ in en bilindik çalışması olan hayatın iki yolu (1857) isimli eserinde ergenlik yaşına gelmiş iki gencin köyden kente yaptıkları yolculukları konu edilmiştir. Birisi dürüst, aklı başında iken diğeri tam tersi; serserilik, hinlik peşinde koşmaktadır. O yılların şartlarına ve değer yargılarına göre eser ele alındığında; nüfus artması ve gelişmeler ile köyden kente göç resmedilirken, erdem hakkında da örneklendirmeler yapılmıştır.
Kurgusal fotoğrafçılığın erken dönemini temsil eden Henry Peach Robinson, bu dönemdeki en iyi çalışması olan Solup Gitmek isimli eserini 1858’de çıkarmıştır. Eserde izleyici, genç kızın ölüm anına şahit olur.
Kızlarının ölüm anına tanıklık eden ailenin diğer üyelerinin yüzündeki üzgün ifade görülmektedir.
Cam önünde; sırtı dönük şekilde duran yetişkin erkek, camdan dışarıyı izlemektedir. Ölmek üzere olan genç kız, günlük elbise değil de yatak kıyafeti ile uzanmaktadır. Bu eserin alt metni ise şu şekilde yorumlanabilir; dönemin henüz tedavisi bulunmayan verem, karşılıksız aşk metaforu olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda resmin öğretici ve bilgi verici yanının olduğu da görülmektedir.
O dönemde eser veren bir diğer sanatçı Camilla Silvy’nin en büyük eseri olan Vallee de I’Huisne (River Scene – Nehir Manzarası, 1858’de) görülmüştür.
Silvy, eserinde sol tarafta yer alan kayığa binen çift, Fransız burjuva kesimini, sağ tarafta yer alan çiftlik çalışanları ise işçi sınıfını anlatmak için yerleştirilmiştir. Zengin ile fakir, burjuva sınıfı ile çalışan sınıfı, şehir ile banliyö yaşamını Nehir metaforu olarak birbirinden ayırır.
Buna göre kurgusal fotoğraf için hikayelerini; edebiyattan, resimden ve günlük yaşamdan almıştır. O dönemin şartları fotoğraf ile didaktik biçimde anlatılmıştır. Değişen sanat akımları ile gelişip yerini farklı ifade biçimlerine bırakmıştır.
Gelişimi
Bu tarihten sonra fotoğraf, giderek kavramsallaşmaya ve farklı boyutlar almaya başlamıştır. Özellikle Avrupa kıtasındaki Yeni Nesnellik akımı ile sade bakış açısı fotoğrafın bilimsel niteliği ile kavramsal anlatımı arasında bir bağ kurarak yeni sanatsal görüşü ortaya çıkarmıştır.
Dünyada yaşanan savaşların yıkımları modernizm ve endüstri dünyasının sorgulanmasına yol açmış ve 20.yy başı ile ortası arasında sanat tarihinin akımları açısından en verimli dönem olmasına vesile olmuştur. 60’lı yıllarda ortaya çıkan Kavramsal Sanat temellerini alan postmodernizm ise 20.yy’dan itibaren kurgusal fotoğrafın yeniden gündeme gelmesine yol açmıştır.
Modern Sanat anlayışı çerçevesinde fotoğraf sanatı şu şekilde anlatılır: Sanatçı konuya kendi yorumunu katmamalı, gerçekliğe müdahale etmemelidir. Nesnel şekilde fotoğraflamalıdır. Eserini yaratırken kullanacağı tüm bu öznel durumlar eserinin gerçekliğini yitirmesine neden olacağı için yasaklanmıştır.
Postmodern Sanat anlayışı ise fotoğraf sanatını yeniden yorumlarken şu şekilde anlatılır: Sanatçının konuyu bulup anlatımı bitirmesi ile yetinmesi beklenmez. Konuyu kendisinin geliştirmesi beklenir. Kullandığı teknikler serbesttir. Manipülasyon yapması serbesttir çünkü ne kadar yaratıcı olunursa okuyucuya konu o kadar iyi anlatılacağına inanılmaktadır. Esere verilen amatörlük etkisi sanatçıya yardımcı olur. Bunun sonucunda, kurgusal fotoğraf ihtiyaç duymuş olduğu malzeme zenginliğine postmodern zamanda tekrar kavuşmuştur.
Postmodernizm ve Kurgusal Fotoğraf
Bu alandaki önde gelen ilk kadın sanatçılardan Cindy Sherman, isimsiz film kareler adlı çalışmasında, farklı mekanlarda kostümler ve ek olarak makyaj desteği ile 1950- 1960’lı yılların Hollywood filmlerindeki kadınları resmeder. Eserlerindeki karakterinde, kendisinin yeniden geliştirdiği fotoğraflarda hiçbir yorumda bulunmaz. Karakterlerin yüz ve beden ifadelerine göre yorumlamayı izleyiciye bırakır. Dönem içindeki kadın imgelerini birleştirerek izleyici bir yorumlamada bulur.
Bir başka kurgusal fotoğrafçı olan Jeff Wall, Çağdaş Kurgusal fotoğrafın sıra dışı ve öncü fotoğrafçılarından birisidir. Büyük ölçekli ve yüksek çözünürlüklü baskılar, detaylı sanat yönetmenliği, sahne koreografisi gibi biçimsel özellikler, ortaya çıkan eserlerin nasıl işlendiği konusunda bilgi verir.
Ele aldığı basit ve sıradan gibi görünen konular, çok detaylı biçimde işlediği konular fotoğrafçının karmaşık niteliğini saklamaya çalışır. Sanatçının Mimik (Mimic, 1982) isimli çalışmasında, figürlerin hareketleri eserin hikâyesini anlatmaktadır. Mimic’de, bayan arkadaşının elinden tutan figür, yanından geçtiği Asyalı başka bir figüre, sağ elinin orta parmağı ile belli belirsiz bir hareket yapmıştır. Bu hareket, Batı toplumuna karşı olan bakış açısına gönderme yapmıştır.
Bu durum itibariyle; en belirleyici kısmı hikâyelerini genellikle resimsel olgulardan, mitolojiden ve edebiyattan almıştır. Gelişimler ile beraber olguları eserlerine eklemişlerdir. Kurgusal fotoğrafın yeniden postmodern dönemde geri dönmesi ile birlikte özgürlük ile eserlerin oluşturulmasına izin verilmiştir. Aynı şekilde izleyicilerin yorumuna da açılmıştır. Ortaya çıkan eser, kendi yorumuna olanak sağlamıştır. Sonrasında da karmaşık ağından arındırılmış olan düşüncenin, izleyiciye iletilmesine yardımcı olmuştur. Ortaya çıkan yeni oluşum, yeniden yorumlanmış, manipüle edilmiş bir gerçeklik değil, yeni oluşum ile saf ve diğer düşüncelerden arındırılmış gerçeklik olarak izleyici ile buluşmaya devam etmiştir.