Türkiye’de Hukuk Sistemi

96 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

Tüm okurlara “Merhaba” diyerek yazıma başlamak isterim. Ben Avukat Zeynep Sude Apaydın. Yazılarımı mesleğim ile ilgili olarak yazacağım. İlerleyen süreçlerdeki yazılarımda hukukun daha özellikli alanlarına değinecek olsam da ilk yazımda daha genel bir başlık olan Türkiye’de hukuk sistemini ele alacağım.

Hukuk kelimesi etimolojik olarak Arapça kökenli bir kelime olup, hak kelimesinin çoğuludur. Hukuk, bir noktada da insanın lehe ve aleyhe olan haklarını bilmesidir. Pratikte ise hak arayışı olan bir kimsenin hakkını kendisine teslim etmektir. İşbu işlemi icra ederken karşı tarafın haklarını ihlal etmemek de hakkaniyete ve hukuka dahildir.

Hukuk sistemi sadece kanunlardan ibaret olmayarak, çok yönlü ve dogmatik olmayan bir sistemdir. Kanunların yanı sıra içtihat adı verilen yargı kararları, bazı davalarda hakimin vicdani kanaati kararların kurulmasında etkili olmaktadır. Bu nedenle güncel kararları takip etmek ve doğru noktalara değinebilmek, aynı zamanda duruşmalarda ve dilekçelerde hakime olay örgüsünü, gerekli noktaları en verimli şekliyle aktararak vicdani kanaati dikkate almak fazlasıyla önem arz edecektir.

Davaların açılması ve yürütülmesi ile ilgili olarak kurallar, esas ve usul kuralları olarak ikiye ayrılmaktadır. Esas kuralları, davanın içeriği ile ilgili olup, yukarıda izah edilen kanun, içtihat, kanaat, delil gibi unsurlarla ilişkilidir. Usul kuralları ise kanunda belirli ve net kurallardan ibaret olup, hata yapılması halinde davayı tamamen olumsuz etkileyebilecek kurallardır. Bu nedenle hukuki süreçlerde bir avukat ile bu süreci yönetmek en sağlıklı yol olacaktır.

Bir dava açılması, dava dilekçesinin mahkemeye sunulması ile başlar. Akabinde mahkeme tarafından bir tensip zaptı düzenlenerek ön inceleme günü belirlenir, taraflara tebligat çıkarılır ve eksik hususların giderilmesi talep edilebilir. Ön inceleme duruşması ise dilekçeler teatisinin bitmesi ve tahkikat aşamasına geçilmesini ifade eder ve hakim, tarafları sulh olmaya teşvik eder. Dava süreci ise dava türüne ve sair unsurlara göre değişiklik gösterecektir.

İzah ettiğim tüm bu süreçleri yürütecek olan hukukçulara değinmek gerekirse; Türkiye’de hukukçu olabilmek için öncelikle üniversitelerin dört yıllık hukuk eğitiminin tamamlanması gereklidir. Hukuk fakültesinde okumanın şartları günden güne zorlaştırılmakta ve şahsi kanaatimce daha da sınırlar dar tutularak bölüme hak ettiği değer verilmelidir. Örneğin, bu lisans taban sıralaması güncel olarak yüz bine çekilmiştir. Lisans bitimi sonrası HMGS (Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı) adı verilen bir sınav getirilmiş ve bu sınavdan geçer not alınması akabinde hukuk meslekleri icra edilebilir hale gelmiştir. HMGS sınavı akabinde bir hukukçu; avukat, savcı, hakim, noter, icra müdürü gibi meslekleri icra edebilecektir.

Kısaca değinmek gerekirse, avukatlık mesleği için altı ay adliye stajı, altı ay avukat yanı stajı olmak üzere bir yıl staj yapmak gereklidir. Savcılık-hakimlik mesleklerini icra edebilmek için ise adli yargı veyahut da idari yargı sınavına girerek bu sınavdan geçerli puan alınması halinde mülakata girmek gereklidir. Sonrasında, Ankara’da bulunan Adalet Akademisi’nde başlamak üzere üç yıllık savcı veya hakim yardımcısı olarak görev alarak hakim veya savcılık mesleğini icra etmeye hak kazanılacaktır. Böylelikle anlatılan süreçler ile hukuk meslekleri icra edilir hale gelir.

Türkiye’de hukuk sistemi ve hukukçu olmak en dış hatlarıyla bu şekilde özetlenebilse de hukukun pek fazla sistematik unsuru, aynı zamanda epey dava çeşitliliği bulunmaktadır. Sonraki yazılarımda tüm bunlara değinecek olup, iyi okumalar dilerim.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Avukat
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version