Tutku
“Mutlu yaşam, tutku ve korku üzerinde mantığın ve düşüncenin elde ettiği bir zaferdir…” (Seneca)
Tutku; Yaptığınızda kendinizi kaybettiğiniz, elinizden geleni fazlasıyla, farkında bile olmadan ve karşılık beklemeden yaptığınız iştir…
Bir tutkunuz var ise, hayata daha olumlu, daha umutla bakarsınız aslında. Tutkunuz, sizi hayata bağlayan, sizi kıymetli kılan değerlerden biridir. Herkesin içerdiği bir tutku vardır. O tutkuyu yalnızca farkındalıkla, hayatı sorgulamakla keşfedersiniz.
Tutku; kapsadığın değeri idrak ederek fiilen keşfetmektir…
Umut
“Umut, uyanmış bir insanın düşüdür…” (Aristoteles)
Umut; Biraz kafaya takmamaktır, biraz kaygılanmaktır, biraz korkmaktır, biraz inanmaktır. Bazen belirsizliktir… Umut, hayal kırıklıklarında ve umutsuz anlarında her şeye rağmen yaşamak, kendi ayaklarının üzerinde durmayı kavrama ve hayata tutunma sebebidir.
Umutsuz hayatta nasıl yaşanılabilinir ki? Yaşansa bile umutsuz hayat nefes alırken çürümektir…
Savaş sonrası yaşadığı evin yıkık-dökükleri içinde bir çocuğun aile fertlerinin “gri vücutlarına” sarılarak güneşli sabahın olacağına inanmasıdır… Umut; soğuk yağmurlu havada peçete satan yalın ayaklı çocuğun akşama “evine” ekmek götürüp götüremeyeceğine dair içinde gidip-gelen kaygılarıdır…
Yaklaşmakta olana kavuşmak için, Her nefes te bir umudum var..