Tutunma Çabası

Hacer Polat 711 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

Fırtınalı bir sonbahar, öğleüzeri… Çocukluğum, ıslak kaldırımlar, komşu çocukları… Hatırlıyorum da Hasan ile sokakta üşümekteyken bile hatta gözlerimizin içinin kızardığını görürdüm, bu durumda bile eve gitmez annemin o kalın sesini duymamazlıktan gelirdim.

Hasan ile güllelerimizi alır yere çömelir birbirimize doğru atardık. Atardık diyorum, beceremezdik de pek oynamayı. Abime kaç kereler dil dökmüştüm hâlâ da dökerim. Eve dizlerim parçalanmış, burnum akmış bir şekilde gelir, üzerimi temizlemez kendimi yatağa fırlatırdım. Annemi çıldırtmıştı bu durum kaç kere. İsyan ediş biçimimi pek beğenmezdi. Abime adeta yalvarır, bana öğretmesi konusunda ısrar ederdi. Abim çok garip bir insandı. Annem ona yalvardığı zamanlar gülerdi, ben ağladığım zaman gülerdi. Gülle biliyor olduğu için miydi? Yahut bu bir onure meselesi miydi çözememiştim. Benim için öyle büyük meseleydi ki gülle oynamayı öğrenmek. Kâbuslarıma kadar girer kocaman bir güllenin kafama doğru atıldığını görürdüm kaç kereleri.

Mesele neydi? Mesele o zamanlar bir şeyi delicesine tutku etmekti. İnsanlar hayatının bir döneminde hatta bazı dönemlerinde bir şeyi yahut bir şeyleri öylesine tutkuyla, arzuyla isterlerdi ki… O zamanlar tek derdim buydu. Şimdi düşünürüm de acı bir tebessüm ile gülerim. Çocukluğuma değil, beni ben yapan tutunma hissiyatına. Bir uçurumdan düşercesine, kayalıklara tutunurcasına. İşte böyle bir şeydi. Meğer hayat böyle bir şeymiş.

Meğer hayat dediğin bir tutunma çabasıymış sevgili Kendim. Bir gün arkana baktığında bazı dönemler öylesine yıpranmış hissedeceksin ki anlamlandırmak için kozların olsun. Zaten insan bu zamana kadar istemeseydi, tutunmasaydı, inat etmeseydi gelişip büyür müydü? Yahut aşkı, sevgiyi tatmasaydı insan olur muydu? Ağlamayı tatmasaydık gözyaşımızın tadını bilir miydik? Bizi olgunlaştırabileceğini bilebilir miydik? Dizlerimiz kanamasaydı acıyı hissedebilir miydik? Bir bebeğe duyabilir miydik sevgi?

Biz buyuz, bunlardan ibaretiz. Bizi biz yapan yine tutunma savaşımızdı. Meğer ne de kutsalmışız…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Hacer Polat
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version