Umudunu kaderinin bir köşesinde yitirmiş insanlar, yorgun bakışlarıyla kafa tutarlar geceye. Yalnız karanlıkta ağlar, yalnız kimselerin olmadığı vakitlerde yüzleşirler kendileriyle. Kaç vedaya eşlik etmiş,kaç ölüm görmüş, kaç kez ölmüş olmanın cesaretiyle gülerler. Gizlerler göğüslerini saran rutubetli duvarların içinde, kendilerini hapsettikleri geçmişlerini.
Acının kaç fersah derinde yaşandığını bilmeyen kendini bilmezlere kulaç atmak yerine, oldukları yerde hisleriyle boğulmak daha erdemli gelir onlara. Çekimser tavırlarında ayrılıkların izlerini, bakışlarında bir ihtiyarın merhametini, dudaklarında okkalı küfürlerini taşırlar.
Naiflikten kaybedilmiş dostluklardan, boyundan büyük bir sevdaya tutuldu diye kavuşulmamış aşklardan, çocukluğunda erken büyüyüp oynayamadığı oyunlardan dem vurmazlar. Susarlar. Biterler. İçten içe erirler. Ve günü geldiğinde hiç kimselere belli etmeden heybesinde acılarıyla giderler.
(01.09.2021 / Ovacık)