Yeni bir yıl bize güzellikler getirecek mi? Belki getirmez ama umut dünyası işte.
Aslında sadece takvim değişiyor. Kimsenin bir şey getirdiği veya götürdüğü yok. Sadece umut ediliyor işte.
Asıl değişimi yine kendimiz gerçekleştirmemiz gerekli. Değişim gerekliyse de bir bakmak gerekli neler değiştirilebilir, neden değişmelidir ya da değişimin önünde ne gibi engeller var bakmak gerekir.
İyi temennilerde bulunmayı hepimiz sevsek de mucizeler ansızın olur ve özel bir günü beklemez. Sırf takvim değişmesiyle de mucize gerçekleşmez.
İnsanlar önce kendi hayatlarına çeki düzen vermelidir. Sonra içinde yaşadığı dünyada neler yapması gerektiğini düşünmelidir. Huzurlu bir dünya ve insanlık için ne yapmak gereklidir, diye bir durup düşünmek gerekli.
Umut edelim tabi ama önce bir dönüp kendimize bakmamız gerekli, istediklerimizin ne kadarını yapacak potansiyelimiz var veya böyle bir potansiyeli elde edebilecek enerjimiz var mı; diye sormamız gerek.
Emeksiz ve çabasız bir değişim beklemek ancak hayal dünyasıyla olur. Reel de gerçekleşmeyecek dileklerin yeri ancak hayalle sınırlı olur.
İnsanların kendilerini düzeltmeleri gerekir ki sağlıklı bir topluma ulaşabilelim.
Ne felaketlerle yüzleştik bu zamana kadar ve en önemli şeyin sağlık, barış ve huzur olduğunu öğrendik.
Yıllar geçtikçe daha olgunlaştırıyor insanları. Kendimiz dışındaki canlılara da daha bir özenli olasımız geliyor. Diğer insanlara karşı sorumluluklarımızın olduğu gerçeğini tekrar hatırlattı bize zaman.
Herkes zaman zaman kendinden fedakârlıklar yapıyor ve bazen de bir zorunluluk oluyor bu durum. Sevdiklerimizi korumak için aslında kendimizden az da olsa ödün vermemiz gerekmiş mesela.
Bütün bunları bize zaman öğretti. Takvimin değişmesi bizi olgunlaştırıyor ve zamanın acımasızca ilerlediğini gösteriyor.
Ne kadar da değiş de takvim ve zaman, biz yine de içten içe her şey güzel olsun istiyoruz; mut dünyası işe…