Umut Gökyüzünde Bir Güvercin

Şale Köse 470 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Öyle bir vakte denk geldik ki, sabır sınırlarımız haddinden fazla zorlanmakta. Kan, gözyaşı, nefret, kaos, kin, inanç savaşı, aç gözlülük, doymazlık, yalan, riya ile çevrelendi zavallı dünyamız. İyi insanlar, endişe ve kaygı ile geleceğe çevirdi gözlerini; kötüler ise yayvan ve geniş umarsızlıkları ile savaş naraları atar oldular. Kimse dönüp de yanındaki bir çocuğun gözlerine bakmadı. O gözlerdeki korku, tüm insanlığa bir ders barındırıyordu ama görmek istemeyen kalpler kör oldu. Körleşen kalplere ışık tutmaya çalışmak, kararan ruhlardan şefkat beklemek gibiydi oysa.

An ve an karanlık bir kuyuya çekiliyoruz , ey insan! Diren, kabul etme, şarkı söyle, bağır, itiraz et! Zamanın öyle bir insafsız bir çağına denk geldik ki; gözlerimizi Güneşe çevirebilmemiz imkansız… Ağızlardan akan savaş salyasını toparlamak için hastalığın geçmesini beklemek, aptalca bir zaman kaybı değil mi? Zaman, aklımızı başımıza alma vakti; zaman, merhametle sarılama vakti; zaman, en tatlı sözleri kalpten söyleme vakti… Öfke ve nefrete, kan ve zulme, feryat ve ağıta dayanabilecek ruhlara sahip olanlar; insanlık vasfını kaybetmiş, karabasan gibi hayatımıza çökmüş kişilerden başkaları değildir. Küçücük dünyamıza, koskoca kötülükleri serpmeye gelmiş olanlar; cehennemin en dibinden çıkmış, ateşi ile yakmaya çalışan iblisler değil midir? Gözünü kapayan, kulaklarını tıkayan, umursamayan; dini, mezhebi, inançları sınırları kendine kalkan yapanlar gün gelip de asıl yolun insanlıktan geçtiğini anladıklarında, umarım çok geç kalmış olmazlar. Umut zavallı akıllarımızı, saçma bir hoşgörü ile koruyabilmemizin tek yolu; ne acı!

İnsanın vicdanı körleştiğinde kaybeder yolunu… Yolunu kaybetmiş bir vicdanın kötülüğe çarpmamasını ummak; freni patlamış bir kamyonun duvara çarpmamasını ummak kadar acınası bir dilektir. Kirli ellere temas eden ellerin kirlenmeyeceğini kim iddia edebilir? Çocukların, kadınların, yaşlıların, daha hayatının baharındaki gençlerin çirkin ve kusulası ihtirasların kurbanları olmalarına göz yumanlar; hem bu dünyada, inansalar ya da inanmasalar da hem de öteki dünyada belalarını mutlaka bulacaklardır. Bu dünyada var olan, insanlık için en büyük tehlike; doymak bilmez insanın, hiç ölmeyecekmiş gibi hayata kement atmaya çalışmasıdır. Bilmezler ki, o kement gün gelir kendi boğazlarına dolanacaktır.

İnsan olduğumuzu unutmayalım! Unutmayalım ki; gün gelip o merhamete ve insanlığa bizim de ihtiyacımız olduğunda ‘nerede?’ diye aramayalım. Yarınlar çok uzak; yarınlar bir o kadar da yakın… Kimin yarına erişebileceğini kim bilebilir ki!

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Şale Köse
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version