Bir gün derste öğrencilerimle “unutmak” fiili üzerine sohbet açıldı. Herkes fikrini söyledi ama içlerinden birinin ifadesi çok dikkatimi çekti:
“Öğretmenim, mesela bir kişiyi sevmiyoruz ve unutmak istiyoruz ama sürekli görmek zorunda kalıyoruz, ne yapmalıyız?”
Bu ifade beni iki kere daha düşünmeye sevk etti. Evet, unutmak neydi? Nasıl olur da insan zamanında çok sevdiği birini unutmak ister? Unutulabilir mi?
Hafızası en güçlü olan şeyin koku olduğu söylenir. Öyle ya, insan sevdiğinin kokusunu da istemese de hafızasına kazıyor. Bu kadar güçlü bir hafızayı nasıl sıfırlayıp yeneceğiz o zaman?
Alerjik hastalığı olanlar iyi bilir; bir gıdaya alerjiniz varsa o gıdanın olduğu yerde bile bulunmamanız gerekir, yoksa etkisini sıfırlayamaz ve tedavi olamazsınız. Bu benzetmeden yola çıkacak olursak, her şeyden önce insan neyi unutmak istediğine karar vermeli. Ama tabii ki iş, karar vermekle de bitmiyor. Ona ait bütün hatırlatmaları sıfıra indirmek lazım, eğer böyle bir imkânımız varsa.
Bu söylenenler kolay şeyler mi? Elbette ki değil! Kalbin defalarca parçalanıp yeniden birleşmesi gibi… Yürekten sökülen her bir damar, iplik iplik işlenmiş sevgi pınarlarının kurutulması… Ellerin titreyerek hatıraları yırtması… O anlara ait sesleri sıfırlamak, yasaklamak… Dünyayı bir süreliğine sessize almak, yeniden format yüklemeye çalışmak…
Peki, bu kadar çaba sarf edecek enerjiyi nereden bulacağız? Çünkü kalbe ve zihne yerleştirmek kadar çıkarmak da yüksek bir enerji isteyecek. Herkesin besleneceği enerji kaynağı farklıdır elbette. Bunları iyi tahlil edip bulmak lazım. Artık ilacın dozu aşıp da zehire döndüyse ilacı kesmekte fayda var demektir.
Unutmak fiilini zor ve acı bir hareket olarak görsek de diğer taraftan lütuf dolu bir duygudur. Ya unutmak olmasaydı? Düşününce ne kadar şükredilmesi gereken bir duygu olduğunu bana hak vereceğinizden eminim. Hem affetmeyi hem özgür bırakmayı içeren bu emsalsiz kıymetli duygu bize bahşedilmeseydi, insanların yaşaması ne kadar zorlaşırdı! Kaosun zirvesine çıkardık herhalde. Çünkü unutulmayan her hatıra, acı ve olay, bizi bitirmeye azmetmiş bir duygu olarak karşımıza dikilecektir.
Bu savaşta kim güçlü ve dirayetli bir duruş sergilerse kazanan o olacaktır. Unutmak fiili affetmek fiili ile birlikte olursa, yükümüzü bir kat daha hafifletmiş olmamız kuvvetle muhtemeldir.
Affet, unut, huzur bul.
İstemeden verilen hiçbir duyguyu boynumuzda kolye gibi taşımaya mecbur değiliz. Kabul etmeme hakkımız da var, unutmayalım…