Dünyanın en eski kenti ve tüm insanlığın ortak ata yurdu olan Şanlıurfa, içinde namütenahi bir kültür barındırmaktadır. Bu kültürlerden biri de tüm dünyaya nam salmış olan Urfa sıra geceleridir.
Urfa sıra geceleri, kültürün ve dayanışmanın kaynaşma noktasıdır. Çıkış noktası 13. Yüzyıla dayanan Urfa sıra gecesinin aslı ahilik teşkilatına dayanmaktadır. Dayanışma içinde olan esnafın haftanın bir günü dostları ile dinlenmek, istişare etmek, eğlenmek ve de dayanışma halinde olmak için toplandığı gündür. Bu toplanmanın adilane olması açısından da her hafta bir kişinin evinde gerçekleşmektedir. Bu toplanmalar zaman zaman dağ ve bağ yatıları olarak da cereyan etmektedir. Bu kültür yaklaşık olarak 150-200 yıldır da düzen içerisinde uygulanmaktadır.
Sıra gecesi genellikle kışın daha yaygın olarak yapılmaktadır bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi de kış gecelerinin uzun olmasından kaynaklanmaktadır. İnsanların haftada bir defa bir evde toplanarak yaptıkları gece toplantılarına sıra denir. Sıra sıra her hafta farklı birinin evinde yapılan gece toplantıları olduğu için de bu gecelere “Sıra” geceleri denir. Bu ekibe mensup olanlar birbirleri nazarında sıra arkadaşıdır.
Sıra gecesi, bilinenin aksine sadece müzik faslından ibaret değildir. Müzik faslı bu kültür deryasının yalnızca bir bölümüdür. Sıra geceleri; eğitim, ahlak, eğlence, ekonomi, sosyo-politik, dayanışma, dostluk, sanat, edebiyat, siyaset, din, spor gibi ana kavramları içinde barındıran geniş konseptli bir kültürdür. Bu kavramlar sıra gecesinde konuşulan konuları da oluşturmaktadır. Bir başka deyişle sıra geceleri, ferdi hayattan İçtimai hayata geçiştir.
Sıra gecesinde dostlar birbirleri ile hasbihal eder derdi olanın derdine derman aranır, mutluluğu olanın da mutluluğuna ortak olunur. Yakın dostlardan oluşan bir topluluk olduğu için yapılan espriler de geceye renk katar. Sıra gecesinde bunların yanı sıra ciddi konular da konuşulmaktadır. Gündem değerlendirmesi, şehrin sorunları, mesleki sorunlar gibi konular da istişare edilerek bu mecliste ele alınmaktadır.
Sıra geceleri aynı zamanda gençler ve çocuklar için de adeta bir akademi konumundadır. Odanın kapı eşiğinde oturan çocuklar büyüklerini izleyerek, adab-ı muaşeret kurallarını buradan öğrenmektedirler. Dostluğu, arkadaşlığı, dayanışmayı ve iyi insan olmayı burada öğrenen çocuklar ileriki yıllarda da baba dostlarının çocukları ile dost olup bayrağı devralırlar. Birçok sıra ekibinde ekip üyelerinin çocukları da kendi aralarında sıra ekibi oluştururlar. Bu şekilde babalar vefat etse dahi bayrağı çocuklar devraldığı için sıra ekibi dağılmaz, dostluklar bir sonraki nesle aktarılarak devam eder. Her ne kadar günümüzde durumun bu şekilde cereyan etmesi zor olsa da temennimiz bu kültürün yine bu şekilde devam etmesi yönündedir.
Urfa sıra geceleri, yakın dostlar topluluğu içinde yapılır ve belirli kurallara sahiptir. Bu kuralları çiğneyen kişiye ekibin başkanı tarafından ceza ile mukabele edilir. Kuralları sürekli ihlal edenler ise sıra ekibinden ayrılmak zorunda kalır. Sıra ekibinin üyeleri sabittir zaruri sebepler olmadığı müddetçe ekip değişmez. Sıra başkanı ve yardımcısı ilk gecede seçilir genelde yaşça büyük olan kişiye bu görev verilir. Başkan, idare ve idame görevlerine sahiptir.
Sıra gecelerinde ev sahibi tarafından ikram edilen yiyecek ve içecekler de genelde belirli şeylerdir. İkram edilecek olan menü de ekibin içinde maddi gelir düzeyi en düşük olan kişiye göre belirlenir ve herkes aynı menüye tabi kalır. Böylelikle geliri yüksek olan birinin şatafatlı bir sofra sererek geliri düşük olan birini mahcup etme durumu ortadan kalkar. Aynı şekilde geliri düşük olan biri de menü de zorlanmayacağı için diğer dostlarına mahcup olmaz zaten menü gelir seviyesi en düşük olan kişi baz alınarak belirlenmiştir. Bu menü de genelde çiğköfte ve tatlı olmaktadır. Tatlı olarak da şıllık, kadayıf, peynirli helva, küncülü akıt, hırtlevik gibi tatlılardan biri yer almaktadır. İçecek olarak ise sıra gecesinin vazgeçilmezi olan acı kahve; çay, ayran gibi içecekler ikram edilir. Tüm bunlara rağmen sıra sahibi kimse, o gün misafirlerini iyi ağırlamak adına gün boyu bu heyecan ile alışveriş yapıp o günün heyecanını doyasıya yaşamaktadır zira misafir ağırlamak insana ancak mutluluk verir. Kasaptan kara et alan ev sahibi, misafirlerine güzel bir çiğköfte ikram edebilmek için eti kara taşın üstünde bizzat kendisi döver ve akşam da köfteyi bizzat kendisi yoğurur zira Urfa’da ev sahibinin misafirine köfte yoğurması hürmettendir.
Sıra gecesinde belirli bir miktarda para da toplanır bu para sıra başkanına teslim edilir. Toplanan para ya sıra ekibinin belirli bir masrafı için harcanır ya da o an ekip içerisinde paraya ihtiyacı olan birine sıra başkanı tarafından verilir. Sıra başkanı parayı ihtiyacı olan kişiye herkes ayrıldıktan sonra gizli bir şekilde verir. Böylelikle ihtiyacı olan kişinin gururu kırılmaz, mahcubiyet hissetmez.
İnce düşüncenin ve empatinin had safhalarda yer aldığı sıra geceleri, müzik açısından da çok büyük bir önem arz etmektedir. Sıra ekibinde yer alan insanlar muhteşem bir disiplin ve ahenk içerisinde Urfa’nın dertli nağmelerini ve ahenkli notalarını birlikte icra ederek sıra gecesinin müzik faslını eda ederler. Bu esnada müziğe kabiliyeti olan çocuklar da bu fasılda bulundurularak müziğe teşvik ettirilir.
Dostlar arasında cereyan eden bu müzik ahengi çoğu zaman kayıt altına alınarak da anılara sevk edilir. Sıra gecelerinin asıl önemli noktası sohbettir. Sıra gecelerinde müzik faslının olması zorunlu değildir. Sıra ekipleri bu faslı uygulamayabilir.
Sıra gecesinin müzik faslında geçmişten bugüne çok önemli ve çok büyük isimler yer almıştır. Usta-çırak ilişkisine dayanan Urfa Mahalli Müziğinin temel mekânı yine sıra geceleri olmuştur. Nice ustalar burada eserlerini okumuş nice çıraklar bu nağmelerden beslenerek ustalaşmıştır.
Tenekeci Mahmut (Güzelgöz), Bekçi Bakır (Yurtsever), Mukim Tahir (Oturan), Kel Hamza, (Şenses), Kazancı Bedih (Yoluk) Damburacı Derviş…
Cemil Cankat, Ahmet Cankat, Mahmut Coşkunses, Ahmet Uzungöl
Aziz Çekirge, Dellek Mahmut Hafız, Şükrü Çadırcı, Şevki Altıngöz, Dede Osman (Aydın), Seyfettin Sucu, Kadri Sema, Abdurrahman Kepekci, İbrahim Tatlıses, Mehmet Nacak, Azem Osman (Uluoğlu), Fırıncı Mehmet (Gözoğlu), Abdullah Balak, Abdullah Uyanık…
İzzet Çullu, Hüsni Kırmızı, Mehmet Halhallı, Emin Taşkıran, Ahmet Karaoğlan, Mustafa Baydağ, İsmail Badıllı gibi daha ismini sayamadığımız birçok usta sıra gecelerinin vazgeçilmez isimleri olmuştur.
Müzik ve sohbet fasıllarından sonra oyunlar da oynanmaktadır. Bu oyunlar arasında en çok oynanan oyun yüzük-fincan oyunudur.
Sıra geceleri hiçbir zaman ticari bir amaç doğrultusunda kullanılmamıştır. Günümüzde ise dünyanın her yerinde sıra gecesi ekipleri (Müzisyen Toplulukları) kurulmuş, sadece müzik faslı verilerek bu iş ticarete dönüştürülmüştür. Bu davranış sıra gecesi adabına tamamen aykırı bir davranış olup kültürü yanlış temsil etmektir. Sıra geceleri Urfa’ya özgü olup, Urfalılara aittir. Nice büyük ustaların nesilden nesle aktardığı sıra gecelerinden para kazanan insanların büyük çoğunluğu da bu ustalara karşı minnet ve saygı çerçevesinden uzaklaşmış durumdadırlar. Müzik sanatını hakkıyla ve edebiyle icra eden sanatçılarımız elbette ki bu tutumun dışındadırlar.
Sıra geceleri günümüzde ticari amaçla kullanılan konseptlerin aksine sadece yüksek sesli, gürültülü-patırtılı müzik şöleni değildir. Günümüzde para karşılığında yapılan sıra gecelerindeki mükellef sofra ve şatafatlı mekânlar sıra gecesinin ruhuna aykırıdır. Mahrem sınırlarını tanımaksızın insanların hoplayıp zıpladığı şeyin adı asla Sıra Gecesi olamaz. Asırlardır süre gelen bu güzel kültürümüz elbette tanıtılmalıdır lakin bunu yaparken deformasyona uğratmadan, aslını bozmadan yapılmalıdır.
Sıra Gecelerini geçmişten bugüne aktaran büyüklerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ahirete irtihal edenlere rahmet sağ olanlara sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum.