‘Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.’ Sadi Şirazi söylemiş bu sözü. Haklı olsanız bile doğru yaklaşımla ve üslupla tartışma konusu kişiye karşı kendinizi savunmazsanız mutlaka haksız çıkacaksınızdır. En iyi ihtimalle “tamam kardeşim de böyle mi söylenir” sözüyle karşılaşır ve gerilen ortamı yumuşatma yoluna gidersiniz. Genelde sonuç daha tatsız olur.
Hangi ikili olursa olsun, İki dost, iki kardeş ya da evli bir çift ya da birbirini hiç tanımayan iki insan, fark etmez, bu durum genelde aynı sonucu doğurur. Ortada bir doğru vardır. Ama bunun söylenmesi için doğru kelimeleri nasıl seçmeliyiz? Ya da seçmeli miyiz? Bu soruların cevapları düşünceli her insan için ortak olacaktır.
Birinin yanlışını söylemek doğru bir davranıştır. Bu davranışı olumlu karşılamak bir erdemdir. Ama bu ‘doğru yanlışı’ nasıl söylediğimiz de çok büyük önem arz ediyor. Karşıdakini eleştirebiliriz. Bu yapıcı bir eleştiri ise faydalı olacaktır. Bir eleştirinin yapıcı olması için, öncelikle ölçüp biçip yaptığımız eleştirinin doğru olduğundan emin olmalıyız. Sonraki ölçüt ise karşıdakinin kalbinin kırılmaması olmalı. Tabi bu ikincisi için yapılacak şeyler bunu yüzde yüz karşılamaz ama en azından en aza indirgeyebilir.
Üslup bunlardan en önemlisi. Birini eleştirirken üslubumuz doğru olmadıktan sonra söylediğimiz eleştirinin yapıcı hiçbir yanı olmayacaktır. Hatta yıkıcı olmakla da kalmaz inada biner hem o kişi yaptığı yanlıştan dönmez hem de olay size de sıçrar. Aranız bozulur belki kavga bile edersiniz. Aranızın bozulmamasını önemsediğiniz birini eleştirdiğinizi varsayıyorum. Çünkü insan önemsemediği insanın yanlışını düzeltmeye kalkmaz, kalkmamalı.
Evliliklerde bu durum fazlasıyla görülüyor. Evin temizliğinde yardım isteyen bir kadına yardımcı olmayan erkeğe “yan gelip yatıyorsun, insan bir kalkar, odayı toplar, en azından bulaşığı makinaya yerleştirir” demek belki çözüm olabilir. Evet kadın haklı olabilir. O evde tek yaşayan o değil. Hatta kadının da çalıştığını düşünürsek erkeğe de ev işlerinde fazlaca pay düşüyor. Düşmeli. Ama bu üslup karşısında koca, yılgın bir şekilde ve öfkeyle kalkar, söylene söylene de olsa o işi yapar belki ama ne kadar faydası olur. Ki zaten böyle bir lafın üzerine kadının söylediklerini yerine getirecek erkek de pek az bulunur. Özellikle Anadolu’da. Ama eğer üslup doğru olsaydı en ‘taş fırın erkeği’ bile kalkıp karısına yardım etmekten çekinmeyecekti belki de.
“Canım, çok yoruldum bugün. Tüm işler birikti. Biliyorum sen de dinlenmek istiyorsun ama en azından ufak tefek sağı solu toplasan, bulaşıkları makinaya yerleştirsen olmaz mı?”
Böyle bir cümle ile kadınların çoğu, çoğu erkeğin yardım etmesini sağlayabilir. Belki inada bindirip, “ben mi yapayım onları da” diyerek, tabiri caizse, ‘öküzlük’ edenler de çıkacaktır ama genel olarak baktığımızda üslup düzgün olduğunda birçok dileğimiz yerine gelebilir. İki cümlede de istenilen şeyler aynı, sonuçtan beklenti de aynı ama sonuç eminim ki çoğu evde buradaki örnek gibi farklı oluyordur.
Üslup düzgün olduğu sürece hem isteklerimize olumlu yanıt alabilir hem birçok tartışmayı kazanabiliriz hem de daha mutlu olabiliriz. Tabi ki tartışma anında ya da bir isteğimizin gerçekleşmemesi durumunda duygusal durumumuzu doğru üslup için sağlıklı durumda tutamayabiliriz ama sonundaki çözümü ve mutluluğu düşünerek sabırla hareket ettiğimizde hem üslubumuzla kalp kırmamış hem de bizi mutlu edecek sonuca ulaşmış oluruz.
Bir örnek daha verecek olursak; trafik kazalarındaki tartışmaları ele alabiliriz. Her gün yüzlerce hatta binlerce kaza oluyor ülkemizde. Her iki tarafında haklı olması pek olası bir durum değil elbette. Ama genelde haklı olan taraf gerek diliyle gerekse el kol ve mimikleriyle yaptığı sağlıksız iletişim yüzünden haksız duruma düşebilir. Olayı kavgaya dönüştürüp kavga diliyle karşı tarafa saldırdığımızda elbette ki biz haksız duruma düşeceğizdir.
Aynı durum patronla çalışan arasında, amirle memur arasında da sıkça görülen bir durumdur. Amir, memurun yapmadığı bir iş yüzünden meydana gelen aksaklık için memura sert bir dille çıkışıp, basitçe giderilebilecek o aksaklığın giderilmemesinin yanında bir de çalışanla kavga edip durumu iyice karmaşık bir hale sokup işleri daha da aksatabilir. Ama doğru üslupla konuşursa hem karşı taraf hatasını anlar ve durumu samimi bir şekilde düzeltmeye çalışır hem de amir biraz daha saygı kazanmış olur.
Özetle, her ne durumda olursa olsun sonucun lehimize olmasını istiyorsak üslubumuza dikkat etmeliyiz. Empati ve nezaket düsturumuz olmalı. Anlayışlı ve nazik olmalıyız. Doğru giden biz sözün ölümüne sebep olacak cellada fırsat tanımamalıyız.