Uyanamadığın Yerlere Dalmak

Emrullah Çelik 841 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Her şey vaktini bekler.

Hiçbir şey vaktinden önce izinsiz olgunlaşamaz.

Hiçbir şey içinde geç kalamazsınız!

Hasret çeken gönül bilir, çıktığı yolun uzun, meşakkatli ve fedakârlık olduğunu.

Her durakta durulmayacağını…

Artık gam ne arar, acı ne arar, küslük ne arar, nefis ne arar o gönülde.

Yolda yürüdüğü, gördüğü her şey yoldaş olur insana.

Sevgi ve iyilik nazarındadır dostları artık kıyamaz onlara.

Bilir ki bu yola düşen yoldaşlarında aşikâr olan her bir zerre miskal, vuslatın işaretidir. Sahiplenir insan kendi gönlü gibi, sığdırıp her birini gönlüne encamına taşımak ister.

Yolcu yolunda gerek.

Tutmayın yola düşenleri.

İnsanlık var olduğu günden beri, hep bir arayış içerisinde olmuştur.

Bu arayışlar bazen uzaklara gitme arzusuyla başlar, sonra ise acılarını unutup geçmişe sığınarak ya zamanı ya da zamanla acılarımızı harcarız.

İnsan, farklı şeylerin özünü sorgularken, kendi özünü görmezden gelir. Bu duruma ben “uyanamadığın yerlere dalmak” olarak nitelendiriyorum.

Her şeyi bir zan da bırakarak, bu zan altında ruhunu bütün olarak kendi özünün dışına çıkartarak ruhunu bir istilaya teslim bırakıyor insan. Kendi özü ile ruhu arasına heyulanı berzahın girmesine ve kalbini karanlığın perdelemesine izin veriyor.

İnsan, bir yanıyla gerçeklikten uzaklaşarak, kalbinin karanlık tarafından perdelenmesine ve istilasına açık hale gelir.

İnsan önce kalbini dinlemeli.

Kalbimizle konuşarak kendi özümüzü bulabiliriz. Bu öz, bilinmeyen mucizeleri keşfetmeyi ve inanmayı sağlar. Kalbimizi dinleyerek gerçekliğin ışığını ve mucizeleri görürüz.

Hayatta normal olan şey, her şeyi unutup sonra hatırlamaktır.

Kalbimizin pusulası her zaman doğruyu bulur, ancak anlayamadığımız sırlar da vardır.

Sır içinde sır mekân içinde mekân.

Abdal kimdir?

Kibir nedir?

Mutlak olan vuslat mıdır?

Koşarız kendi özümüze.

Ve bu kendi özümüz evimizdir bizim.

Geri döneceğimiz yerdir.

Kalbimizin sesini dinleyerek, içimizdeki gerçekleri keşfedebiliriz. Bu gerçekliği, bilmediğimiz mucizeleri görmemizi sağlar. İnsanlar genellikle odaklanırken, kendi iç dünyalarını gözden kaçırırlar. Hayatın telaşında, kalbimizin sakinleşmesini sağlamak zor olabilir. Ancak kalbimizde yatan gerçeklerin farkına vardığımızda, hayatımızda mucizelerin gerçekleşeceğini görebiliriz. Kendi özümüzün peşinde koşarak hayatın gidişatını kavrayabiliriz. Kalbimizin sesine kulak vererek, gerçeklik ve mucizeleri deneyimleyebiliriz. İnanç ve ilerleme adımlarını atarak, iç dünyamızı keşfedebilir ve hayatın sunduğu mucizelere tanıklık edebiliriz.

Bir insanın en büyük mülkü kalbidir, unutmayalım.

Kalbimizin yol göstericiliği ile hayatın hikâyesini ve gerçekliğini keşfedebiliriz. İç dünyamıza doğru bir yolculuk yaparak, sıra dışı mucizeleri görür ve kendi özümüzü bulabiliriz. Kalbimizin pusulasını takip ederek, gerçeklik ve mucizelerle dolu bir hayat sürdürebiliriz.

Bizler, kendi hayatımızın başrol oyuncularıyız. Hayatımıza dair anlık kararları almak ve hayatımızı değiştirmek bizim sorumluluğumuzdadır. Eğer değişmek istiyorsak, çabalayıp harekete geçmemiz gerekmektedir.

Biz değişirsek, dünya da değişir.

Ama alıştırılmışız bir kurtarıcı beklemeye, her şeyin insanın kendi özünde olduğunu unutturmuşlar bize.  İçsel gücümüzü ve potansiyelimizi kullanmayı öğrenmemiz gerekmektedir. Bizim bu halimiz, içsel bir çaresizlik ve yalnızlık duygusunu anlatmaktadır. Kendimizi anlatamadığımız, kalbimizin derinliklerindeki hisleri dış dünyanın anlamadığı ve gözle görülmediği bir yalnızlık hissi yaşıyoruz.  Her ne kadar bu durum anlaşılmaz gibi görünse de, umut aslında özümüzdedir. Karanlığın ardından gelecek olan ışığın kaynağı sadece bizim özümüzdedir. Kendimizi tanımak, içsel gücümüzü ayırmak ve harekete geçirmek için kendi içimize bakmalıyız. İçsel yolculuğumuzda, asıl dostumuzun özümüz olduğunu hatırlayarak umut etmeliyiz. Bu umut, zor zamanlarda bize güç verir ve aydınlığa doğru ilerlememizi sağlar. Kendi ışığımızı yakmalı ve dünyaya yaymalıyız. Kendimizi sevme, kabul etme ve değer verme sürecinde, yalnız olmadığımızı bilmemeliyiz. Evrende bizi anlayan ve destekleyen bir güç vardır. Her ne kadar zaman zaman yaralarımızı saran biri çıkmamış gibi hissetsek de, aslında içimizdeki güç bizim en iyi yardımcımız olabilir.

Bu yolculuklarda, seçimlerimizin ve eylemlerimizin kazanımlarını unutmamalıyız. Kendimizden önce başkalarını da düşünebilmeli, duygudaşlık yapabilmeliyiz. Hayatımızı daha anlamlı temeller üzerine kurmak için sevgi ve yardımseverlikle dolu bir yaşam sürmeliyiz. Hayatımızın öncülüğünü üstlenmeye, kendi değerlerimizi ve hedeflerimizi belirlemeye başlamalı ve böylelikle her adımımızı bu şekilde atmaya başlamak kendi farkındalığımızı artıracaktır.

Unutmayalım ki, değişim içimizde başlar. Kendimizle barışık olup içsel gücümüzü kullanabildiğimizde, hayatımızı dönüştürme ve dünyada pozitif bir etki bırakma potansiyelimiz her zaman mevcuttur.

Aslında zor olanı başarıyor ve umutsuzluklardan bir duvar inşa ediyoruz.

Ve bu duvara yüzümüzü dönerek, umudun kendi yaratılış özümüzde olduğunu tüm umutsuz sorularımızın cevaplarının ve tek çıkış noktasının kendi özümüzde olduğunu bilmemize rağmen, ‘’bu günler böyle geçer, bu günler böyle sürecek’’ diye yarınları için umutlarımızı kayıp etmiş biri olarak her şeyimizi umutsuzluğa ve karanlığa teslim ederek yaşamımıza devam ediyoruz.

Benlikten bizliğe geçemiyoruz.

Hiçlik duygusunu oturtamıyoruz kalbimize, bu sebepten özümüze yansımıyor hiçlik. Bizden öncekilerin düştüğü tuzağa düşüyoruz.

Atamıyoruz, benliğimizin bütün duygularımızın nokta olduğu zerre olduğunu üzerinde yaşadığımız yeryüzünün kendimiz için yaratılmadığını anlayamıyoruz.

Biz kendimizi değiştirirsek, bu yolda çabalarsak dünya değişecek farkında değiliz.

Asıl film bunun farkına vardığımızda başlıyor…

Hazır mısınız?

Sorun kendinize…

Dönecek misiniz özünüze?

Bakabilecek misin içinize…

Yoksa uyanmadan gidenlerden mi olacaksınız…

Ama kalbiniz cevap versin olur mu?

Zira kalp yalan söylemez…

Sevgi, saygı ve dostlukla…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version