Sınıftan çıkmıştım, merdivenlerden inerken Daisy koşarak yanıma geldi ve şunları söyledi;
– Rosé unuttun mu? Bugün kursa kalıyoruz, hadi sınıfa!
Daisy haklıydı, bugün kursa kalacaktık. Daisy’e tamamen unuttuğumu, iyi ki hatırlattığını söyledim. Bana gülümsedi ve sınıfı göstererek;
– Hadi gidelim Rosé! dedi. Ben de başımı ‘tamam’ der gibi salladım. Sınıfa girdik, bizim sınıftan sadece 5 kişi kursa kalıyordu ve kurs çıkışı eve beraber gidiyorduk. Sınıfa girdiğimde çantamı sıraya bıraktım, sırama oturdum ve test kitabımı çıkardım. O sırada içeriye Bay Luk girdi ve;
– Merhaba çocuklar, oturabilirsiniz, dedi. Oturduk. Daha sonra Bay Luk tahtayı açtı ve derse tam geçecekken elektrikler kesildi. Akşam kursa kaldığımız için etraf çok karanlık olmuştu. Bay Luk bize şunları söyledi;
– Bugün maalesef ders işleyemeyeceğiz. Başka zaman artık, hadi evlerinize gidin!
Biz de “tamam” dedik, sınıftan çıktık, ama okulun kapısı kilitlenmişti ve başka çıkış yoktu. Ben arkadaşlarıma doğru dönüp şunları söyledim;
– Arkadaşlar galiba kilitli kaldık. Belki etrafta görevliler vardır, gelin arayalım.
1 kişi hariç herkes kabul etti ve peşimden geldiler. Geri döndüğümüzde bizimle gelmek istemeyen yani Steven yoktu hepimiz Steven’a seslenmeye başladık ama yanıt yoktu, Jack cesur bir şekilde şunları söyledi;
– Ben onu aramaya gidiyorum, onu bulacağım!
Ben karşı çıktım;
-Hayır Jack, başına bir şey gelebilir!
Jack mecburen tamam demek zorunda kaldı, Rosé’ye bakarak şunları söyledi;
– O zaman hepimiz 2’şer 2’şer dağılalım, böylece hem Steven’ı hem de etrafta birini bulabiliriz.
Hepimiz “tamam” dedik. Ben ve Jack beraber aramaya karar verdik. Daisy ve Jacob da beraber aramayı kabul ettiler. Biz Jack ile kantine gittik, kimse yoktu, sadece sucuk, salam yiyen kediler vardı. Kediler çok sevimliydiler ama şu an kedilerle ilgilenemezdik, okuldan çıkıp acilen evimize gitmemiz gerekiyordu. Jack’e döndüm ve;
– Hadi gel öğretmenler odasına gidelim, dedim. ‘Tamam’ der gibi başını salladı ve hemen öğretmenler odasına gittik. Öğretmenler odasına girince çok şaşırdım, her şey dağılmıştı, fotokopi kağıtları yerdeydi, öğretmenlerimizin çayları dosyalara dökülmüş ve sandalyeler de kırılmıştı. Doğrusu biraz korkmuştum, ne olduğunu bilmiyordum. Hemen Daisy ve Jacob’a seslendim, yanımıza geldiler ve bu öğretmenler odasına ne olduğunu sordular. Biz de ne olduğunu bilmediğimizi, geldiğimizde etrafın böyle olduğunu söyledik. Sonra Jacob bize şunları söyledi:
– Arkadaşımız Steven yok ve okulda kaldık, şu an bununla uğraşamayız, hemen çıkış yolunu bulmalıyız!
Dedi. Daisy ona hak verdi ve;
– Jacob haklı, hadi çıkışı bulalım! dedi.
Öğretmenler odasından çıktık. Daisy dedi ki;
– Rosé, kızlar lavabosuna gidelim, belki temizlikçiler vardır. Erkekler, siz de erkekler lavabosuna gidin!
Jacob ve Jack “tamam” dediler ve gittiler ve biz de hemen koşarak kızlar lavabosuna gittik. Girdiğimizde temizlik eşyaları vardı ama temizlikçi yoktu. Ayrıca aynada da ‘5/B sınıfına gidin’ yazıyordu. Ne olduğunu anlamadık ve hemen Jack ve Jacobla toplanma alanımıza gittik. Jack ve Jacob çoktan gelmişlerdi. Jack korkmuş bir şekilde bize bakarak dedi ki;
– Kızlar, erkekler lavabosunda 5/B sınıfına gidin, yazıyordu.
Daisy Jack’a yanıt olarak;
– Kızlar lavabosunda da aynı şey yazıyordu, ne yapacağız gidecek miyiz? dedi, Jacob korkmuş bir şekilde;
– Gitmesek olmaz mı? dedi. Ben sinirli bir şekilde;
– Hayır Jacob gidelim, bakalım belki çıkış yolu vardır, dedim. Jacob “tamam” dedi ve 5/B’ye doğru yürümeye başladık. 5/B’nin kapısını ben açtım, sınıfa ilk Jack girdi ve korkmuş bir şekilde;
-S-Steven!
Dedi, ben hemen içeri girdim, Steven elleri kolları bağlı şekilde sandalyede oturuyordu ve bayılmıştı Jacob şunları söyledi;
– Steven’a n’olmuş böyle?
Daisy, Steven’ın yanına gitti ve sevinç çığlığı attı.
– Yaşasın!!!! Buldummm!!!! Oleyyy!!!!
Ben ne olduğunu sordum. Daisy mutlu bir şekilde;
– Okulun anahtarını buldum, yani okuldan çıkabileceğiz!! dedi, Ben Daisy’e bakarak;
– Hemen Steven’ı kurtaralım ve buradan gidelim! dedim, Jack bana hak verdi ve arkamızdan bir ışık geldiğini gördük görevli olduğunu sandık ve seslendik
– Görevli Beyyy!!! Buraya bakınnn!!! Biz buradayızz!!
Işık bize yaklaşıyordu. Jacob korkmuş bir sesle;
– Bu ışık da neyin nesi? dedi.
Daisy, Jacob’a alaycı bir sesle;
– Niye korkuyorsun, güvenliktir o!? dedi, Jacob başını kaldırdı ve;
-Ben korkmuyorum ki hem gider kimmiş bakarım! dedi. Ben hemen kolundan tuttum ve;
– Steven’ı kurtaralım sonra anahtarla çıkmayı deneyelim, kavga etmeyin, hadi bana yardım edin de Seven’ı kurtaralım! dedim.
Jack hemen Steven’ın ağzını çözdü, sonra da bacaklarını, kollarını. Steven iplerden kurtulmuştu ama baygındı. Erkekler hemen Steven’ı kucaklarına aldılar, ben anahtarı aldım ve hemen okulun çıkış kapısına gittik. Anahtarla kapıyı açtık, ama kurtulamadık. Bir engel daha vardı, bu bir kapı veya bir duvar değildi, bu bir vampirdi, bize çok korkunç bir şekilde bakıyordu. Sonra Daisy çığlık attı. Ben Daisy’e sakin olması gerektiğini söyledim. Sonra Jack bağırdı;
– 1! 2! 3! Kaçın!!!
Koşarak kaçıyorduk, arkadan vampir çok hızlıca geliyordu. Hemen kızlar lavabosuna gittik. Erkekler de erkekler lavabosuna gitti. Daisy’e “Ne yapacağız?” diye sordum. “Bilmiyorum ama çok korkuyorum” dedi. Dışarı başımızı çıkardığımızda kimse yoktu. Biz de Jack’leri bulmaya gittik. Jacob’u bulduk ama o da Jack’in nerede olduğunu bilmiyordu. Ben korkuya kapıldım, çığlık attım. Bu felaketten kurtulmak istiyordum. Çıkış kapısı açıktı ama gitmeye korkuyorduk. Vampir bize zarar verebilirdi. En önemlisi ise Jack neredeydi ve neden böyle bir şey yaşıyorduk? Hemen Jacob sakin olmamı söyledi ve Jack’i bulacağımızı, bu yaşadıklarımızı unutacağımızı ve mutlu olacağımızı söyledi. Ben “tamam” dedim. Yürürken yerde Jack’in saatini gördük ve hemen ben aldım ve dedim ki;
– Demek ki Jack yakınlarda!!
Jacob, “Evet onu bulacağız” dedi. Daisy durdu ve birden “Jack kaybolduysa Steven nerede?” diye sordu. Jacob ürkmüş bir sesle;
-Steven bizim kucağımızdaydı. Sonra ben erkekler lavabosuna giderken peşimden geliyorlardı. Bir daha da görmedim onları, dedi. Ben devam etmemiz gerektiğini söyledim. Daisy bana hak verdi ve yürümeye devam ettik. Bu kez de Jack’in ceketi yerdeydi. Ben şaşırdım, Daisy hemen Jack’in ceketini aldı ve “yürümeye devam edelim” dedi. Yürüdüğümüzde çıkış kapısı karşımızdaydı. Çıktığımızda Jack ve Steven karşımızdaydı. Steven uyanmış bize gülümsüyordu. Koştum ve Jack’e sarıldım. Sonra “hemen buradan gidelim” dedim. Herkes evine gitti. O gece rüyamda vampirin bizi yakaladığını gördüm ve çok korktum.
Rüyadan sonra korkarak uyandım, saate baktım, okula geç kalmıştım. Hemen giyindim, anneme “hoşça kal” dedim ve çıktım. Okula geldiğimde Steven, Daisy, Jack ve Jacob gelmişti bile. Bana “nerede kaldın?” dediler. Ben de geç kalktığımı ama yetiştiğimi söyledim, gülümsediler. Onlara biraz rüyamdan bahsettim. “Bir şey olmaz” dediler ama ben çok korkuyordum. Ya vampir bizi yakalarsa o zaman ne yapacaktık? Bunları düşünürken zil çaldı. Daisy 2. derse girdiğimizi söyledi. Ben de şunları söyledim;
– Epey geç kalmışım. Neyse yarın daha erken uyanırım, diyerek derse girdik.
Derste hep aklımda dün akşam yaşadıklarımız vardı. Kendimi derse veremiyordum ve bu akşam da etüde kalacaktık. İçimde bir korku vardı ama ‘bir şey olmaz’ diyerek kendimi sakinleştiriyordum. Akşam oldu ve etüde kaldık. Jack, Jacob, Daisy, Steven ve ben sürekli birbirimize korkmuş göz ifadesi ile bakıyorduk ya yine aynı şeyleri yaşarsak diye. Bay Luk daha gelememişti. Ben dışarı çıktım, Bay Luk’u gördüm, bir şeyler yapıyordu ama tam anlayamadım, bir şeyi temizliyor gibiydi. Omuzlarından çıkan beyaz şeyler, kanata benziyordu ama “Bay Luk’da kanat neden olsun ki” dedim kendi kendime. Sonra daha dikkatli baktım. O beyaz şeyler dün gördüğümüz vampirin kanatlarına benziyordu ve durdum, yoksa elektrikleri kesip, öğretmenler odasını dağıtıp lavabolara 5/B sınıfına gidin yazan ve gittiğimizde ise kaybolan Steven’ı görmemiz Bay Luk’un bir oyunu muydu? Hemen sınıfa girdim ve bu düşündüklerimi, gördüklerimi dün benimle olan Jack, Jacob, Daisy ve Steven’a anlattım. Bana böyle bir şey olabileceğini söylediler Jacob heyecanlı bir sesle;
– Araştırmalıyız, bu olayı benimle araştırmak isteyen var mı? diye sordu. Daisy, “ben varım!” dedi. Ben de “Daisy haklı, ben de varım” dedim. Steven ve Jack de kabul edince bu olayı araştırmaya karar verdik.
Biz bunları konuşurken Bay Luk içeri girdi ve “oturabilirsiniz” dedi. Biz de oturduk, biraz ders işledikten sonra Bay Luk’un telefonu çaldı ve dışarı çıktı Jacob. Hemen Bay Luk’un çantasının yanına gitti ve çantasını karıştırdı, utanmış bir sesle;
– Normalde bunu yapmak istemezdim ama sonuçta araştırma yapıyoruz, dedi.
Ben ve Jack bu olaya kahkahalarla güldük. O sırada benim aklıma bir fikir geldi. Dışarı çıkıp gizlice Bay Luk’un telefonunu dinleyecektik. Bu fikri hemen Jacob, Daisy, Jack ve Steven’a anlattım, kabul ettiler ve gizlice dışarı çıktık. Bay Luk telefonda biriyle konuşuyordu ve “tamam olur bugün kanatlarımızı rengarenge boyarız” diyordu. Ne kanadıydı bu anlamamıştık. Daisy, “akşam takip mi etsek?” diyerek bizi dürttü. Steven hemen heyecanla yanıt verdi;
– Bay Luk dün gece beni kaçıran kişiye çok benziyor, bu işin peşini sakın bırakmayalım, dedi.
Hemen sınıfa geri girdik ve Bay Luk’u bekledik. Bay Luk sınıfa girdi ve ders işledik. Ders bitince Bay Luk “iyi akşamlar!” diyerek dışarı çıktı. Hemen peşinden gittik. Bay Luk birinin onu takip ettiğini anlayarak arkasına döndü. Hemen çöp kovasının arkasına saklandık. Bizi görmedi ama görecek diye çok korktuk. Sonra takip ettik ve bir tiyatro salonuna geldik. Ne olduğunu anlamadık ama takip etmeyi sürdürdük. Bay Luk içeri girdi ve “merhabalar” dedi. Biz de hemen arkasından girdik, kostümlerin arkasına saklandık ve Bay Luk’u izledik Steven lavaboya gitmesi gerektiğini söyledi. Daisy hemen söze girdi;
– O zaman gitsene!
Steven ürkek bir sesle;
– Ama ben korkarım, burasını bilmiyor ve tanımıyorum. Erkekler de benimle gelsin!
Ben Steven’ın söylediklerine yanıt olarak;
– Uff, tamam! Bırak gidip gelsinler, biz de araştıralım, dedim. Sonra erkekler tam gideceklerken Steven kostümlerden birini yere düşürdü. O sırada Jack sinirle;
– Steven ne yapıyorsun, yakalanacağız! dedi. Steven üzgün bir şekilde başını eğdi, daha sonra lavaboya gittiler. Daisy hemen bana seslendi. Başımı çevirdiğimde Bay Luk’un beyaz bir şeyi renkli bir boyayla boyadığını gördüm ve “bu işte bir terslik var” dedim. Daisy “haklısın” dedi ve daha dikkatli bakınca heyecanlı bir sesle;
– Kesin kanadını boyuyor! dedi.
Ben Daisy’e “hemen heyecanlanmamamız gerektiğini, belki o şeyin kanat değil de başka bir şey olabileceğini” söyledim, “haklısın” dedi ve Bay Luk’a bakmaya devam etti. O sırada erkekler geldi. Steven çok ses çıkararak geliyordu. Jacob, Steven’a ‘sessiz ol’ der gibi işaret yaptı. Steven susmadı ve ses yapmaya devam etti ve Bay Luk bizi gördü ve burada ne yaptığımızı sordu. Daisy heyecanla şunları söyledi;
– Asıl siz söyleyin. Burada ne yapıyorsunuz, boyadığınız şey ne ve neden o şeyi boyuyorsunuz?
Bay Luk hemen konuşmaya başladı;
– Burası Tiyatro Salonu ve ben de bir reklam filmine davet edildim. Burada onun provasını yapıyordum, dedi. Jacob reklam filminin konusunu sordu. Bay Luk ise “Temizlik” dedi. Ben heyecanla, “temizlikle bu boyadığınız şeyin ne alakası var?” diye sordum. Bay Luk tekrardan konuşmaya başladı;
– Reklam temizlikle ilgili. Bana bu reklam filmi için vampir rolünü verdiler, yapay kanat takacaklar. Ben boyayla kanatlarımı boyayacağım, daha sonra bana bir ıslak mendil verecekler, ıslak mendille bu boya geçecek ve işte temizlik!!! dedi. Jack kanatları merak ettiğini, bakmak istediğini söyleyince, Bay Luk gösterdi, gerçekten yapaydı. “iyi akşamlar” diyerek tiyatro salonundan çıktık. Ben arkadaşlarıma bakarak şunları söyledim;
– Bay Luk gerçek vampir değilse bizi korkutan vampir kim?
Steven değişik ses tonuyla bize yanıt verdi;
– Neden bunu araştırıyoruz, boş verin vampiri, yeter araştırmayalım.
Jack yanıt olarak şunları söyledi;
– Nedenmiş? Hem sen demiyor muydun bu işin peşini bırakmayalım diye?
Steven koşarak yanımızdan ayrıldı, ben şaşkın bir şekilde;
– Neden Steven değişik davranıyor, yoksa vampir onu tehdit mi etti?
Daisy korkmuş bir sesle;
– Ya Steven vampirse??
Jacob, Daisy’e yanıt olarak;
– Steven vampir olsa kendini nasıl bağlasın ya da nasıl bize oyun oynasın?
Daisy anlatmaya başladı;
– Bir kitapta okumuştum vampirler kendilerinden bir tane daha çıkarabiliyor ve insanları kandırabiliyorlarmış, Steven’da vampirse kendinde bir tane daha çıkarıp onu 5/B sınıfına bağladıysa daha sonra ise bizi korkutmaya geldiyse? dedi.
Jack, Daisy’e haklı olduğunu söyledi. Jacob hemen söze girdi;
– Hmm, şimdi anladım. Haklısın galiba Steven olabilir! dedi. Ben de heyecanla konuşmaya başladım;
– Steven’ı araştırmalıyız, hadi gizlice evine gidelim!
Daisy ve Jack kabul etti fakat Jacob kabul etmedi ve ürkek sesle şunları söyledi;
– Ben gelmek istemiyorum,çünkü çünkü… Korkuyorum!!
Ben korkmaması gerektiğini tek kalırsa başına daha tehlikeli şeyler gelebileceğini söyleyince mecburen bizimle gelmeyi kabul etti. Steven’ın evinin önüne geldik fakat kapı kilitliydi. Jack bir taş aldı, cama fırlattı ve cam kırıldı. Hepimiz oradan içeri girdik ve evi incelemeye başladık. Evde bir gariplik yoktu, ta ki Steven’ın odasına girene kadar. Yerlerde kırmızı sıvı şeyler vardı ve bu sıvı şeyler kan olabilirdi. Biliyorsunuzdur, vampirler kan içerler, bu nedenden dolayı Steven vampir olabilir, yerde bir vampir dişi bulduk ama oyuncak olabilir diye düşünerek masaya bıraktık. O dişi masaya bırakırken ben bir şey fark ettim ve Jack, Daisy ve Jacob’a doğru dönerek seslendim;
– Arkadaşlar burada bir defter var. Bence burada bir şeyler olabilir, dedim. Jacob koşarak yanıma geldi, defteri açtı ve hepimiz evden kaçtık. Çünkü o gördüğümüz şey bir plan defteriydi ve öldürmek istediği kişilerin ismi yazıyordu. Defterde bizim de adımız yazıyordu, çok korkmuştuk ama araştırma için içeri girmek zorunda kaldık. Daisy bu sefer de yerde bir kanat tüyü bulmuş ve bize gösteriyordu. O sırada kapıdan ses geldi, Steven gelmişti. Hemen hepimiz saklandık, ben ve Jack dolabın içine, Daisy ve Jacob da perdenin arkasına saklandı. Steven eve geldiğinde öncelikle odam neden dağınık diye kendi kendine düşündü. Biz araştırma yaparken dağıtmışız yanlışlıkla. Daha sonra Steven birden ayağa kalktı ve Jacob, Daisy, Jack ve Rosé sizin burada olduğunuzu biliyorum. Çıkın, yoksa kötü olur diye bağırdı.
Ben sessizce Jack’a “çıkalım mı?” diye sordum, Jack ‘hayır’ der gibi başını salladı. O sırada büyük bir kanat gelip dolaba çarptı ve dolap sallandı, dolap devrildi ve biz de düştük, dolap üstümüze gelince ikimiz de bayıldık. Uyandığımızda Jack ve ben sandalyelere bağlanmıştık, Daisy ve Jacob kaçmayı başarmışlardı, ama maalesef biz yakalanmıştık. Ben Jack’e seslendim;
– Jack, Jack uyanık mısın? Jack, korkuyorum!!
Jack yorgun bir sesle bana yanıt verdi;
– Evet uyanığım Rosé, ama sakın korkma. Kurtaracağım ikimizi de!
Jack’in sesi çok yorgun geliyordu, ona bir şey olmuş olabilir diye düşünerek Jack’e tekrar seslendim;
– Jack iyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun? Bir yerine bir şey oldu mu?
Jack’in sesi bu sefer daha kötü geliyordu;
– Elim kanıyor, biraz başım ağrıyor o kada-
Jack sözünü bitiremeden birden sustu. Ben ne olduğunu anlamadım ve Jack’e seslendim;
– Jack neden sözünü bitirmeden sustun? Heyy sana diyorum!! Jack! Beni duyuyor musun?
Jack yanıt vermiyordu. Kafamı çevirip baktığımda Jack bayılmıştı, bağırdım sinirli bir şekilde;
– BİRİ BİZİ BU FELAKETTEN KURTARSIN!!!!!
Steven benim sesimi duyup içeri girdi ve alaycı bir şekilde şunları söyledi;
– Vay vay vayy hanımefendi uyanmış da bağırıyor.
Ben sinirli bir şekilde şunları söyledim;
– Steven neden bizi bağladın?
Steven güldü ve yanıt verdi;
– Ha ha ha!! Yakın zamanda öğrenirsin.
Ben Jack’i gördüm ve yalvarmaya başladım;
– Ne olursun bizi çöz. Jack bayıldı, onu hastaneye götürelim lütfen. Steven ne olursun bize kötülük yapma.
Steven “hayır” diyerek odadan çıktı. Benim aklıma geçen gün okulda öğrendiğimiz kaçırılma durumunda iplerden kurtulmak için yapılan hareketler geldi ve bu sayede ellerimi çözdüm. Hemen bacaklarımı da çözüp Jack’in yanına gittim, onu da çözdüm. O sırada odadaki camı gördüm, hemen camı kırmak için taş aradım ve buldum. Camı kırdım ve Jack’i kolundan çekerek sürükledim. İkimiz de kurtulmuştuk, Steven’ların evinin yanında hastane vardı, Jack’i oraya götürdüm ve doktorlara durumu anlattım;
– Üstümüze dolap düştü, sonra bana başının ağrıdığını ve elinin kanadığını söyledi, sonra da bayıldı.
Doktor başını salladı ve Jack’i götürdüler. Yarım saat sonra hemşire yanıma geldi ve şunları söyledi;
– Şu an gayet iyi, isterseniz odasına gidip görebilirsiniz, iyi günler.
Ben de hemşireye iyi günler dedim ve Jack’in odasına gittim. Jack bana gülümsedi ve şunları söyledi;
– Sen mükemmel bir insansın, hayatımı kurtardın. İyi ki varsın Rosé.
“Sen de iyi ki varsın Jack” diyerek yanıt verdim. Jack heyecanla bana döndü ve şunları söyledi;
– Steven neden bizi bağladı? Sen bizi nasıl kurtarıp hastaneye getirdin?
Jack haklıydı. O baygınken bunları yapmıştım ve yapmam çok garipti. Steven bizi fark etmeden bir sürü plan yaptım ve ikimizi de kurtardım. Jack’a döndüm ve şunları söyledim;
– Çok uzun hikâye. Bir ara anlatırım. Hadi sen dinlen, ben de gidip sana yiyecek, içecek getireyim.
Jack gülümsedi, ben de ona gülümsedim ve odadan çıktım. Jack iyileşmiş gibiydi ama biraz dinlenmeliydi. Bu yüzden doktor 1 gün daha hastanede kalması gerektiğini söyledi. Ertesi gün Jack’i evine bıraktım. Jack beni evine davet etti, ben de davetini kabul ettim, girdik ve oturup sohbet etmeye başladık. Daisy ve Jacob neredeydiler, ne yapıyordular ve neden bizim yanımıza gelmiyordular? Bu konuyu Jackle uzun uzun konuştuk ve bir plan yaptık. Planımız şu;
Öncelikle Daisy ve Jacob’u bulacaktık. Daha sonra Steven’ın neden bizi bağladığını öğrenecektik ve sonunda ise vampiri bulacaktık. Biz Steven’ın evine girdiğimizde Jacob telefonunu yanına almıştı. Kanıtların fotoğrafını çekip bize yollayacaktı. Hemen Jacob’u aradım, konuşmalar şu şekilde;
R: Jacob telefonu açtığına çok sevindim. Nasılsınız iyi misiniz?
J: Merhaba Rosé.
R: Sesin kötü geliyor, iyi misiniz?
J: Ben iyiyim ama Daisy…
R: N’oldu Daisy’e, iyi mi?
J: Daisy ile artık arkadaş değiliz!
R: Ne, neden? Nasıl olur?
J: Bana artık bizimle takılmak istemediğini, hepimizden en çok da senden nefret ettiğini söyledi.
R: Benden mi? Ben ona ne yaptım?
J: Bilmiyorum ama Daisy artık arkadaşımız değil. Bu maceraya artık 3 kişi devam edeceğiz, Daisy olmadan…
Kitap çok güzel. Oku oku bitsin istemiyorum. Devamını bekliyorum, harika.
Mükemmel bir kitap eline,aklına ve emeğine sağlık.
Serinin devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Saygılarımla…
Kitap çok güzel kitabın devamını bekliyorum.
Kitap çok güzel okudum ve beğendim devamını da bekliyorum ellerine sağlık
Kitap çok güzel devamı gelmeli kesinlikle
Gerçekten harika olmuş kesinlikle devamı gelmeli
Ellerine sağlık ama bayağı güzel oldu. Okurken çok heyecanlandım. Bunun ikinci bölümü de olsun lüütttfenn.
Kitap cok guzell devamı gelsin
Gerçekten kitap çok güzel okuyarak kendimi hikaye içinde zannettim lütfen devamı gelsin
Devamı gelmeli çok güzel olmuşş
Bence kitap mükemmelll bayıldım ellerine emeklerine sağlık devamını bekliyoruz ve bu yaşta büyük bir başarı senin adına sevindim ZEYNEP ARDIÇ