İnsanın varoluş çabası ve bu çabayı yansıtışı, bilginin ve felsefenin ortaya çıkmasıyla başlamıştır. Öyle ki felsefe, öğretildiği üzere bilgi sevgisi anlamına gelmektedir. Bilgiyi sevenin insan olduğu da düşünülünce, varoluşsal çabanın dirayetli olduğu da aşikârdır.
Çeşitli terimlerin, fikirlerin, kuramların ve iletişim sistemlerinin yaratılışı ve gelişimi, varoluşsal sorgulamaların detaylandırılmasını sağlamıştır. İnsanı insana bağlayan sevgi bağı ise bu varoluşsal sorgulamaların neticesinde karakteristik bir hâl almıştır.
Varoluşun çabası ve sorgulanması ufak bir ayrıntıdan ibaret değildir. Bütünleştirici bir meraklanmadan ve karşılaştırmadan ibarettir. Varoluşsal betimleme de aslında tam olarak budur.
İnsanın varoluşu anlama mücadelesi betimleyici bir tavrı ortaya koymuştur. Gerek duygu ve fikir, gerekse insan ve toplum eksenindeki mutlak ve mühim olan yaşantısal iletişim, bunun somut bir örneğidir.
İnsanın kendi varoluşunu anlamlandırabilmesi muhtemeldir. Fakat tam teşekküllü bir şekilde anlamlandırabilmek kolay değildir. Çünkü insanın varoluşunu sorgulayışı onu uzun bir sonsuzluğa götürecektir. Bu sonsuzluğun kaynağı ise insan olduğu için varoluşsal sorgulama ve betimleme de uzun ve detaylı olmaktadır.
İnsana dair her şeyin varoluşun kapsamına girmesi, varoluşsal betimlemenin duru bir tanımdan uzak kalmasını sağlamıştır. Bundan dolayıdır ki bu konu hakkında yazılacak ve söylenecek her şey insanı ihtiva etmektedir. Bilimsellikten topluma hizmete, tarihten psikolojiye, dogmatik fikirlerden varoluşsal betimlemeye kadar çoğu bilişsel tutum ve araştırmalar bunu kanıtlamaktadır.
Varoluşsal arayışın bir sonucu olan kişinin benliğini kavrayışı da aslında önemli bir durumdur. Kişinin benliğine dair bir bakış açısı kazanması ise gerekli ve önemlidir. Bu bakış açısına sahip olduktan sonra varoluşsal betimlemenin ne olduğu da zihinde tamamlanmış olacaktır.
Son olarak şunu diyebiliriz; insanın çabasıyla ortaya çıkan bir durumdur varoluşsal betimleme. Ve içerisinde bir sorgulayışı barındırmaktadır. Bu sorgulayışın sonucunda ise belli başlı düşünce ürünleri ortaya koymaktadır. Bu ürünlerin varoluşsal bir tutumdan ve dirayetli insan davranışlarından kaynaklı olduğunu da bilmek gerekmektedir.