Öncelikle herkesin unuttuğu o kelimenin ne demek olduğunu hatırlayarak başlayalım. Sözünde kalmak, kadir kıymet bilmek, dostluğa önem vermek anlamına gelen bu güzel kelimemize günümüzde hak ettiği değer yeteri kadar verilmiyor. Peki sizce vefa artık gerçekten de bir semt adı olmaktan öteye gitmiyor mu? Bana sorarsanız evet. Uslanmaz bir iyiliksever olarak söylüyorum. Asla karşılık beklemeden iyilik yapanlarınız kaldı mı hala? Ben yaptığım iyiliklerin karşılığını bekliyorum. Şimdi böyle söyleyince akıllara, karşılık bekleyerek yapılan iyilik, iyilik değildir sözü gelebilir ki bu doğrudur da. Benim demek istediğim şey tam olarak bu değil aslında. Ben karşılık bekliyorum demiyorum. Karşılığında kötülük görmek istemiyorum diyorum. İkisi arasındaki fark gözle görülür derece fazla. İyilik karşısında iyilik beklemek farklıdır, iyilik karşısında kötülük ummamak farklıdır.
İyilik yapmak, iyi olmak kuşkusuz güzel şeylerdir. İnsana huzurlu hissettirir. Ama vefa bilmek de en az iyilik yapmak kadar güzeldir. Güzel olmayan şey iyiliğinizin suistimal edilmesidir. Suistimal edilen her iyilik kendimize yaptığımız büyük bir hatadır. Bir insana sayısız kez iyilik yapmak gözünüze batmaz ama o iyiliğin kötüye kullanıldığını hissetmek sizi incitebilir. İnsanlar sizin iyiliğinize o kadar alışır ki bir süre sonra bu sizin görevinizmiş gibi davranır. Peki artık bu durumu fark edip yapmamaya karar verirseniz ne olur? Değiştin, olur. Yapmasaydın, olur. Kısaca vefasızlık olur.
Benim bir diğer düşüncem de vefasızlık yaptığımız her insana bir gün muhtaç olacağımız gerçeğidir. Bize iyilik yapan, iyi davranan insanların hayatımızda olmasına o kadar alışırız ki maalesef onların değerini onları kaybetmeden anlayamayız. İşte burada da ortaya ‘vefa’ sözcüğü çıkıyor. Vefalı olmamız için yapmamız gereken tek şey kendimizi dünyanın merkezi olarak görmekten vazgeçersek ve insanlara da farklı gözle bakıp, aslında zorunda olduğu için değil yapmak istedikleri için yaptıkları şeylerin farkına varırsak işte o zaman yapılan iyiliklerin bir değeri olmuş olur.