Vefa ve Dürüstlük

Davut İzol 302 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

VEFA

Bayram sabahıyla birlikte dargınlıklar bitecek, küsler barışacak, helalleşmeler olacak, alışverişler yapılacak, anne babalar kendilerinden ziyade çocuklarının mutluluğu için ayakkabıdan başlayarak en güzel elbiseleri alacaklar. Sırf çocuklarının bayramın önemini anlamalarını sağlamak için. İmkanları kıt olanlar bir hayırseverin getirdiği zekat veya sadakayla en azından bayram şekeri alarak bayramın geldiğini hissetmek isteyecekler. Herkes kurbanlıklarını almış bir şekilde, bir an evvel keserek eşle, dostla bayram tadında kurban etlerini kavurma yaparak senede bir kez de olsa etin tadına bakmak isteyecek.

Peki, kurbanını alamamış ve kesememiş Müslüman kardeşlerimiz birbirinin gözünün içine bakarak “Acaba kim bize hayrına bir tike et getirecek de kursağımıza bir tike et girecek” diye bekleşirken, siz evlerinizde kurban etinden yerken çevrenizde o etin tadını almak için kaç Müslüman kardeşinizin olduğunu acaba hatırlayacak mısınız? Çünkü toplum olarak öyle bir raddeye geldik ki, “bir an evvel yiyelim, sofrayı kaldıralım da gelenin etimizi görüp de gözü değmesin, nazara gelmesin” telaşı taşır olduk. O bir tikeyi, gelen kardeşimizle paylaşmaktan korkar olduk.

Maneviyattan uzaklaşan bizler sadece egolarımızı doyurmak için çaba sarf ederken, çevremizdeki muhtaçları hatırlama gereği duymadan yaşamlarımızı sürdüreceğiz ne yazık ki.

Büyükler ziyaret edilerek sılayı rahîm yapmış olunacağı yerde, kimi evlerde evlatlar öncelikle dört gözle beklenirken, ne yazıktır ki bazı evlatlar AVM’lerde çocuklarının isteklerini yerine getirerek onları mutlu ederken… Halbuki empati yaparak anne ve babasını ziyaret etmesi gerektiğini hatırlasalar… Ana nerede? “Empati yeteneği olan insan ancak ebeveynliğin kıymetini bilir.”

Büyüklerin hürmetten elleri öpülecek. Tatlılar, börekler yapılacak, bayram şekerinin en iyisi alınacak, çünkü torunlar gelecek. Onlar bir dahaki bayrama heyecanla gelsinler diye yaşlı anne ve babalar hazırlık yaparken, anne ve babalar arasında kimi zaman ufak çaplı tartışmalar yaşanacak. Sebebi, her iki tarafın da evlatlarının ve torunlarının yüzlerini gülerken görmek istemeleri… Artık, birlikte kahvaltılar yapılacak, abdestler alınacak, dualarla kurbanın başına geçilecek ve kurban kesilecek. Kimi küçük çocuklar bu ana tanıklık etmek için heyecan yaşayacaklar, kimi de kan görmek istemediği için kurban kesilirken uzak duracak. Bu bekleyiş kimi zaman mutlu sonla neticelenirken, kimi zaman da sadece telefondaki ses ile sona erecek. “Anne, baba kusura bakmayın bu sefer gelemiyoruz! Çocuklarla tatile çıktık” diyerek ebeveynleri hayal kırıklığına uğratacaklar. Şarkıcının dediği gibi: “YİNE BANA HASRET, YİNE BANA HÜSRAN.” Anne babaların gözleri yollara bakacak. Yollar boş ve tozlu görünmez olacak, beklenen gelmeyecek yine.

Peki çocukları gelen ebeveynler için bayram nasıldır? Bayramı bayram tadında, birlikte, gelin, damat, torunlar hep bir arada geçireceklerinin mutluluğu ve heyecanı içinde olacaklar. Evin içinde sağa sola koşuşturan çocuklar, giyilen bayramlıkları dedelerine ve ninelerine gösterme telaşı içinde elbiseleriyle oynaşırken, öte tarafta eller öpüldükten sonra kendilerine verilecek harçlıkların peşinde olacaklar. Kimi çocuklar aldıkları harçlıkları hemen harcayıp bitirmek isterken, harçlıklarının hemen bitmesini istemeyen kimi çocuklar da anne ve babalarına verip biriktirmek isteyecekler.

Çocukların, gelin, damat ve torunların gülen yüzleriyle birlikte gelişi, haneye neşe ve huzur getirecek. Bununla beraber evin içerisini ısıtacak ve aydınlatacak.

Durumu zayıf olan, ancak emekli maaşıyla geçinen dedeler ve nineler, kıt kanaat geçinmelerine rağmen az da olsa torunlarına harçlıklar ayarlayacak, harçlıklar başka cepte saklanacak, onların yüzündeki mutluluğu görmek ve o küçük kalplerle beraber mutlu olmak için…

Vefa bizim gelenek, görenek, örf adetlerimiz gereği yapılması gereken bir durum. Eğer biz, siz, onlar, şunlar, bunlar bu değerlere sahip çıkarsak ve unutmaz ve harfiyen yerine getirmek, gelenekleri sürdürmek için çalışırsak ve bu geleneklerimizi çocuklarımıza bir miras olarak bırakmak için çaba sarf edersek, inanın bu bizim birlik ve beraberliğimiz için de bütünlüğümüzü sürdürülür hale getirecektir.

Unutmayın, vefayı duygusal bir hal haline getirdiğimizde, saygı, sevgi bir bütün şeklinde bizimle birlikte bizden sonraki nesillere de aktarmış olacağız. Gelenek haline gelen bu bayram kutlamaları nesillerden nesillere nüksetmesi için bizim örnek davranışlar sergilememiz gerek. Bayramlar tatil amaçlı görülmemeli. Bayramlar birliğimiz ve beraberliğimizi perçinleştirecek Allah tarafından bize sunulan önemli bir hediye.

DÜRÜSTLÜK

Bayram sabahı mutluluğa hasret olan kardeşlerimize destek olmalıyız. Gerek vermemiz geren sadakaları, gerekse malımızın zekatını en azından bu insanlara vererek bayrama çocukları boynu bükük girmesinler diye yardım eli uzatmalıyız.

Malım var diye caka satanlar şunu iyi bilmeliler; malın zekatı verildikçe mal bereketlenir. Fakirini, fukarasını görmezden gelenler şunu unutmamalılar; bir hata, bir kibrit yanması veya hayırsız bir eş veya hayırsız bir evlat sizin kubararak övündüğünüz malın hezimetini yaşamanıza neden olabilir.

Atalarımızın dediği gibi; “MALIM VAR DİYE ÖVÜNME, BİR KIVILCIM YETER… GÜZELLİĞİNE GÜVENME, BIR SİVİLCE YETER…”

Siz dürüstlüğü elinizden bırakmayın, dürüstlüğü Allah her insana nasip etmez.

İyi BAYRAMLAR.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Davut İzol
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version