Yalnızlığı Benimsemek

Amine Çalışkan 119 Görüntüleme 2 Yorum
3 Dak. Okuma
Yalnızlık ölçüsü bencildir. İnsanın yüreğinin kısa bir molaya ihtiyacı her daim vardır. Tefekkür etmek için veya zihinsel bir tatil. Gözlemler, geldiği, gideceği ve “ne yapabilirim?” gibi soruları kendisine sormalı; bunların cevabı kişiye özel olduğu gibi yönünü, hedefini belirleyecek en iyi arkadaş kişinin yüreğidir.
Ölçüyü fazla kaçırmak, kişinin psikolojik sorunlarla baş başa kaldığını ve kimseyi hayatına dahil etmeyecek duruma getirdiğini gösterir. Yalnızlık, sadece günlük küçük periyodlar şeklinde olursa yüreğe iyi gelir. Beklenti içine girmeden, sevmek ve sevilmek yalnızlığın şifasıdır.
Yalnızlık Yorucu mu?
Yalnızlık, mecburiyet dışında tercih edilmemelidir; sosyallik bir bakımdan fikir alışverişi ve dertleşmek, paylaşmak şifadır. Burada önemli olan iyi bir dostunuzun, arkadaşınızın olmasıdır. Bir kişi bile ruhumuzu dinlendirirken, bazen kalabalık ortamlar sizi üzebilir. Hayat dozunda tadında yaşanırsa yükler hafifler. İdeolojik bakışlar ve zarif sohbetler olumlu çözümler olmazsa, olmaz toplantılar. Çevrenizle dinlenin; bunu yaparken sizi yormayan insanları seçin. Seçimler çok önemlidir; işte burada yalnızlık tercihi, kırgınlık ve olumsuz davranışlardan, incinmekten ve incitmekten korkmaktan kaynaklanır. Zamanla güvensizlik, “ben artık yalnızlığı seviyorum” komutunu beyninize, ömrünüze iletecektir.
Yalnızlık Tehlikeli Mi?
Kontrol olmayan her şey gibi yalnızlık da tehlikeli ve çaresizliği bazen duvarlarla konuşmak zorunda bırakacak kadar ağırdır.
Yalnız bir birey sürekli belirsizlik içine girer, çözüm arar; cevabını kendine verememeye başlar. Evet, hayır cevaplarını asla bulamaz ve hızla veryansın etmeye başlar. Dahası, o kadar alışmıştır ki artık tahammülü olmayan, çabuk sıkılan, yorulan bir insan olur. Ne yalnız kalabilir ne de çevresiyle anlaşabilir.
Sürekli arkadaş ve çevre değiştirir; çünkü yalnızlığın arayışında kaybolur benliği. Kendini bile tanıyamaz hale gelir.
Yalnızlığın Ego Tehlikesi
İnsan kendiyle baş başa kaldıkça sorunları haliyle kendi çözer; bu çözüm ona çok güçlü olduğunu, kimseye ihtiyacı olmadığını hatırlatır. Oysa insan, insanın tek bir sözüne muhtaçtır. Çiçekler, hayvanlar nasıl yalnız değilse, insanların yalnızlık tercihi yersiz ve egoist bir kişiliğe sebep olabilir.
Mükemmelim naraları atmaya, “ben bilirim” hallerine girer. Oysa içinde fırtınalar kopuyordur; iliklerine kadar yalnızdır. Bunu dile getirmek bile korkutur. Bazen bir kelam, bir çay eşliğinde mini bir sohbet bakış açısını değiştirir. İşte bu yüzden çevresini güzel insanlarla çerçeve içine almalı insan. Yoksa yorgun ve mutsuz, duvarlarla konuşan, benliğinin kölesi olur.
Hayat öğrenmek, dinlemek ve paylaşmak içindir. Zorluklar birlikte aşılmalı, dert dosta anlatılmalı ki yükleriniz hafiflesin.
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.
Hoşça kalın…
Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
2 Yorum
  • Onca kalabalığın içinde seni tam anlayan ve tamamlayan yoksa yalnızsın insan anlaşıldığı nisbette yalnız değildir kıymetli yazar/şair Amine Çalışkan hocama kaleme aldığı bu yazısı sebebiyle gönülden teşekkür ederim

  • Kalemine yüreğine sağlık Değerli arkadaşım,çok güzel ifade etmişsin,şu an gözlemlediğim kadarıyla herkeste genel anlamıyla bir yalnızlık var;çünkü kimse karşı tarafı dinlemiyo ve sadece benim dediklerim doğru saplantısına hapsolmuş durumda.Halbuki sosyal ortam,fikir alışverişi,sohbet,doğru kişilerle aynı ortamda olma hem bakış açımızı zenginleştirir,hemde mutlu olmamızı sağlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version