İsrail, servis tabağının içine koymuş masum insanları, ellerindeki çatal, bıçakla parçalayıp yiyor… Yanında da bir bardak kan!
Gazze’yi, Lübnan’ı bombalıyor İsrail!
Bebeklerin, çocukların… bedenlerini yem etti toprağa. Yaşama haklarını ellerinden aldı. Barış güvercinlerinin kanatlarını yaktı. Aslında iyilik, insanlık bombalandı. İnsanlığın kanı akıyor! Neredesin ey insanlık? Ölme lütfen! Hey Avrupa!
Hey İnsan Hakları! Güya barış getirecektin dünyaya! Neredesiniz? Hiç vicdanınız kanamıyor mu? Ayağa kalkın, kalkıın, gafletten uyanın!
Kime kızsam, vurana mı, yoksa o gücü kendilerinde bulmalarına yardımcı olanlara mı? Yüreğim acıyor, yüreğim cayır cayır yanıyor…
Ey İsrail! Sen insan mısın? Yıllardır kafa kesiyor, bacak kırıyor. Masum kanından göller oluşturuyorsunuz. İnsan kanı dökmekten bıkmadınız mı daha? Siz hiç insanlarla iç içe, barış ve huzur içinde yaşanan bir diyar özlemez misiniz? Bu döktüğün, su değil, kızıl insan kanı, insan! Sana yapılmasını istemediğin zulmü neden insan kardeşlerine yapıyorsun? Kan dökmek bir başarı mı?! İyilik iyiliği, kötülük kötülüğü çeker… İnsan olan, haksız yere cana kıymaz, zulüm etmez… Bu ettiğin zulmün hesabını Tanrı’ya nasıl vereceksin? Tanrı seni bağışlar mı?
Tevrat’ın hükümlerini kendi düşüncelerine göre yorumluyorsun ve çarpıtıyorsun… Yüreğini sarmış kara yılanlar, sen insan kılığında bir canavarsın. Sen kendini otorite ve aklın rengi mi sanıyorsun, ırkların en önemlisi, en özeli olduğunu mu düşünüyorsun? Bütün ırklar özeldir, değerlidir… Sen kim oluyorsun? Sen ancak hakiki insan olmayı başarabildiğin zaman Tanrı’nın seçilmiş kavmi olabilirsin. Tanrı’nın seçilmiş kavmi; iyiliğe bağlanan, güzel ahlaklı, merhametli, adil, kötülükten tiksinen, diğer canlıların yaşama hakkına saygı duyan, insan hayatına değer veren, kendine istediği iyiliği başkalarına da isteyen, insan sevgisiyle dolu olan insanlardır…
Bu kavganın, bu kudurmuşluğun anlamı ne? Hakiki insan olmadığın sürece engerek yılanından kalmaz hiçbir farkın. Gerçi yılana haksızlık ediyorum. Yılan sizin bu yaptıklarınızı asla yapmaz. Tanrı insan kardeşlerinizi katledin diye yaratmadı sizi. Böyle zulüm etmeye, kan dökmeye devam ederseniz, sizi yerin dibine geçirir. “Biz bir memleketi helak etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık ele başılarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük ederler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.” (İsra, 16)
Bencilce duygu ve düşüncelerden bir kurtulabilseniz. İnsan kardeşlerinizi bir sevebilseniz…
İnsan, düşünebilen, üretebilen bir varlıktır sözüm ona; teknolojiyi geliştirdi, aya çıktı ama savaşı durduramıyor! Asırlardır barışın, huzurun, mutluluğun hayallerini kuruyoruz. Ama düşlerimizi bir türlü gerçekleştiremiyoruz… Neden? Çünkü sevgi ve merhameti gün ışığına çıkaramıyoruz. Çünkü gerçek insan olmaya çalışmıyoruz. Çünkü nefreti, kini, öfkeyi, kibri, kıskançlığı yüreğimizden söküp atamıyoruz.
Biz bütün insan kardeşlerimizin haksız yere katledilmesine karşıyız. Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Yahudi’si… Gökyüzündeki gökkuşağı gibi birbirinden farklı olabilir. Ve her can kendine özeldir, güzeldir, değerlidir. İnsanlar ne zaman ki, insan kardeşlerini sevebilirse, başkalarını kendilerinden ayrı görmemeyi öğrenebilirse, işte o zaman göklere yükselebilir…
Sev insan kardeşlerini,
Onları kendinden ayrı sanma,
Güneş gibi sev,
Yağmur gibi sev,
Rüzgar gibi sev,
Hiç çıkar beklemeden sev.