Bir gece vakti düşer aklına gerçeklerin gölgesi. Önce derin bir üşüme hissi. Ardından hazmedememenin yakıcı etkisi. Başlar kimliğinde bölünmeler.
Her gerçekliğin gölgesi, kimliğini ardı sıra bir başka duygunun bahçesine sürüklerken bakarsın olana bitene. Verdiğin kararların yanlışlığı, önce tek tek gelirken üzerine, bir süre sonra arkandan gelmeye başlar karanlığın yıkım süreci!
Kaç ya da savaş tercihinde, ne kaçmaya ne de durup savaşmaya mecalin yoktur. Yine de bir direniş göstermeye çabalarsın. Yediremezsin kendine. Başlarsın hepsine bir kılıf uydurmaya… Gördüğünün, görmek istediğinle yer değişimini gerçekleştirmek için başlarsın mütebessim bir edayla yüklendiklerinin fazlalığını atmaya. Hangi gerçekliğine sahte anlamlar yüklemeye niyetlensen de içinin dergâhında yankılanır ruhunun en derin yaraları.
Gözlerinden boşalan yaşların, görüşünde oluşturduğu bulanıklık ile bakarsın savaşmaya çalıştığın duygunun girdiği siluetlerine. Gölgelerle savaş olmaz, bilirsin; yine de cenk eylersin. Net göremediğin düşmana karşı nasıl bir zafer kazanabilirdin ki?
Acının tüm şiddeti sinir uçlarını felç etmek üzere ilerlerken, her darbede kanamaya yüz tutarken eski yaraların, taze açılan yaralar ile can kaybetme noktasına gelirsin. Sahte yüklediğin anlamların anlamsızlığındaki denklemin hatasının bedelini yine ödeyen taraf sen olursun.
Kim için, ne için ettiğin fedakârlıklar! Kendi hayatından neleri çaldığını gösterirken sana, daha ne kadar göz yumacaksın aynadan yansıyan gerçekliğin melaline?
Hadi kaç, kaçabilirsen bu çıkılması güç duygu batağından. Döktüğün gözyaşları ile aklanmayacak karşındakinin yaptıkları. Aklamak üzere uydurduğun her bir bahane, boynuna dolanıp aldığın her nefesi yok ederken, hangi gözyaşı kurtarır ki seni içine düştüğün kuyudan…
Her can çekişmelerinde tükenen sen olurken, kaldır gözlerine inen perdeyi. Gör etrafında olan biteni. Yola çıkıp yoldan kaçmanın anlamı olmayacak ki. Karşına çıkan taşları yine sen kaldıracaksın o yoldan. Sen ayıklayacaksın yolunda sana engel niyetine döşenen dikenleri. Senin bile isteye büyüttüğün dikenleri!
Düştükçe dizlerine, yürüdükçe ayağına, tuttukça eline batıp acıtan o dikenleri temizleme vaktidir şimdi. Şikâyet etme ve söylenme, ilerle!
Görüşünü netleştirmedikçe, yanlışların döngüsünde heba edilen sen olacaksın. Hayatının kontrolünü eline almak için doğru kararlar almalı ve perdelemekten vazgeçmelisin.
Dikenleri ayıkla ve perdeleri arala.
Unutma; yanlış yolda doğruya ulaşılmaz.