Yanlış Zaman

Kader Toparslan 2.3b Görüntüleme 2 Yorum
3 Dak. Okuma

Hiç yanlış zamanda dünyaya gelmiş olduğunuzu düşündüğünüz oldu mu?

Ben son 15 senedir böyle hissediyorum. Birkaç kişiye de bunu söyledim; farklı yorumlar oldu tabii ki. “Gelenekçisin sen, yenilikleri kabul etmekte zorlanıyorsun, ondan böyle hissediyorsun!” dedi biri. 🙂 Sanki gelenekçi olmak suç işlemekmiş gibi. Kaldı ki gelenekçi de değilim aslında. Bu kelimenin bu zamandaki anlamı üzerinden değilim diyorum.

Bir başkası, “Herkesi ve her şeyi kontrol edemezsin, dünya senin etrafında dönmüyor,” dedi. Hâlbuki dünya benim etrafımda dönüyor fakat o bilinen anlamda değil.

Beni en çok düşündüren şu yorum oldu: “Kendi geçmişinle yaşadığın yetmiyormuş gibi, yüzyıllar öncesinde mi yaşamak istiyorsun yani? Senin gayet makul, mantıklı ve modern düşünen biri olduğunu sanıyordum, yanılmışım.”

Makul, mantıklı ve modern düşünce kime göre, neye göre, hangi kıstaslara, hangi kurallara göre oluşuyor? Bana mantıklı gelen başkasına mantıklı gelmez; benim doğru olduğunu düşündüğüm başkası için yanlış, hatta tabu olabilir. Asıl mantıksızlık ve sığ düşüncenin kendisine ait olduğunu tabii ki anlatmaya bile çalışmadım.

Her zaman yaptığım gibi anlatmak ya da tartışmak istemediğim -çünkü böyle kişilere anlatamazsınız, dolayısıyla tartışamazsınız da- kişilere “Tabii, bu da bir bakış açısı,” dedim. Dedim ama iç sesim beynimde dönüp duruyor…

Bir başka zamanda ve bir başka mekânda, bir başka coğrafyada dünyaya gelmiş olsaydım nasıl olurdu hayatım?

Belki de bu düşüncelerin sebebi geçmiş dönemlere olan hayranlığımdandır. Büyükler der ya hani: “Nerede o eski zamanlar?” Bunun gibi bir şey sanırım bendeki soruların ve düşüncelerin sebebi…

Tabii ki her şey o kadar değişik olacaktı ki. Mesela Göktürkler zamanında dünyaya gelmiş olsaydım mutlaka savaşçı olurdum. Ruhumda bulunan savaşçı kadından biliyorum.

Nerede, nasıl, ne zaman yaşamış olursak olalım ruhun değişmeyeceği gerçeğini kabul etmek zorundayız. Tıpkı kirli suyu bir bardak temiz suyun değiştiremeyeceği gibi.

Her şeyden öte, özellikle biz kadınlar için ruhumuzu korumak çok önemli. Kadın, doğası gereği şifacıdır, anaçtır, korumacıdır. Yapan, temizleyen, toplayan hep dişi olur.

Elbette erkeklerin fiziken bizden kuvvetli olduklarını kabul ediyoruz -birkaç ayrıntı dışında, doğum sancısı gibi- fakat ruhen bir kadının gücünün önünde durmak çok zordur. Vahşi doğaya bakın; dişi olan hayvanların yavrularını nasıl koruduklarına mesela.

Velhasıl-ı kelam,

Bu zamanda dünyaya gelmemiş olmayı dilerdim. Tanrım! Çok yanlış zamanda dünyaya gelmişim. Bu zamanın kadını değilim.

Işığınla yolumu aydınlat, izin ver o kurşuni ay ışığında yönümü bulup yoluma gideyim…

Her zamanki gibi; sizi kalbinize ve ruhunuza teslim ediyorum.

İçinizdeki çocukla olan sohbetiniz hiç bitmesin.

Hayatınızın en güzel bölümü çocukluğunuz, en masum yanınız çocukluğunuz… Onu sakın ihmal etmeyin.

En güzele emanetsiniz…

Sevgi ve saygıyla…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yaşam Koçu
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version