Şehir hayatı, koşturmacalar, sorumluluklar ve dahası derken kimse için modunu yüksek ve stabil tutmak öyle göründüğü gibi kolay olmayabiliyor. Peki, enerjimizi pozitifte tutmak için tüm bunlardan kaçıp kurtulmalı mıyız? Aslında içten içe çocuğunun yapmak istediği tam da budur. Deneyimsel kaçma dürtüsü konforsuz hissettiren her konuda güçlü bir arzu olarak karşımıza çıkar. “Beni rahatsız eden şeylerden kurtulmaya çalışmamın nesi kötü?” itirazınızı duyar gibiyim. İlk başta çok doğru bir eylem gibi gelse de gelin biraz daha irdeleyelim;
Deneyimsel kaçınma neden bir sorundur?
Küçük bir deneyle başlamaya ne dersiniz? Sizden istediğim önümüzdeki 30 saniye boyunca yavru bir köpek düşünmemeye çalışmanız. Evet, evet düşünmemek! Birkaç saniye boyunca aklınıza tatlı bir yavru köpeğin yüzü, neşeli patileri, heyecanlı kuyruk sallamaları gelirse tüm gücünüzle onu aklınızdan atmaya çalışın. Her şey serbest, yeter ki bir yavru köpek düşünmeyin!
Nasıl geçti? Çok zorlandığınızı ve ne kadar uğraşsanız da aklınıza tekrar tekrar yavru köpeğin gelmeye devam ettiğini tahmin ediyorum. Zira yapılan araştırmalar bir şeyi düşünmemeye çalıştığımızda, paradoksal bir şekilde o düşüncenin zihnimize daha sık geldiğini göstermektedir. Bu etki yalnızca düşüncelere özgü değildir. İstenmeyen deneyimlerden kaçınmaya çalışmak, nahoş bulunan içsel deneyimlerin sıklığını artırır.
Kaçınma refleksi uzun vadede panik bozukluklarına, sosyal kaygı, depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluklara, travmatik stres gibi birçok ruh sağlığı sorunlarına yol açabilmektedir.
Peki en etkili çözüm yolu nedir?
“Kabul etmek!” Evet, o kadar kolay değil dediğinizi duyar gibiyim. Sorunların varlığına savaş açmak yorucu olduğu kadar faydasız da. Bunun yerine onları yargılamadan “kabul edebilmek”, yani orada öylece var olmalarına izin verebilmek enerjimizi doğru şekilde kullanıp mevcut durumun olabildiğince tadını çıkartmak da mümkün. Sözün özü, bu deneyimleri değiştirmek her zaman mümkün değil, ama onların varlığı ile olan ilişkimizi değiştirmek mümkün. İlk adım olarak onları yargılamadan kabul edin ve ilişkinizi başka bir boyuta taşıyın. Üstelik bunu başarabildiğimizde hem bu deneyimlerin rahatsız ediciliği hem de bizi ziyaret etme sıklıkları azalıyor.
Ek tavsiyelerim;
- Her sabah kalktığınızda şükredin. Yatağınızda oturun ve mide çakranıza odaklanarak Güneş’i imgeleyin.
- Sabah saatlerinde 108 kez “Ram” mantrasını okuyun.
- Üzerinizde daha sık sarı ve turuncu renklerini taşıyın.
- Özellikle çocukları olmak üzere başkalarını mutlu etmeye çalışın.
- Başta kendinize ve sevdiklerinize hediyeler alın.
- Akşamları sevdiğiniz mumlardan yakın.
- Daha çok tarçın tüketin. Tarçını tütsü olarak da kullanabilirsiniz.
- Bergamot yağını koklayabilir, buhurda kullanabilirsiniz.
- Beden devanızı ödüllendirecek keyifli aktiviteler seçebilirsiniz.
Hayattan her daim zevk almanız dileğiyle!