Yaşam Ölüm Döngüsü

Berivan İlhan 377 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Bir döngü içinde çırpılmış gökyüzü ile bulanmış gözlerim, karanlığa gömülmüşüm. Dengesiz ruhlar arasında yalpalanmış, evren savaşı ile karışık ruh halim ile oradan oraya savrulmuşum. Çıkmazlar olmamış, labirent olmuş ve yıldızlar da tek çıkış da olmamış. Dünyalar üzerime üzerime yığılıp gökyüzü altında hiç olmuşum.

Yürümek isteyip, duvarlara çarpıp, tekrar doğrulmuşum. Yıldızlara varamamış, sefalet içinde toprağın içinde doğmuşum. Emeklerim hiç olmuş, nefes aldıkça, çıkmaya çalıştıkça sevdiklerim üzerime toprak atıp dualar etmiş. “Seviyorum yapmayın” dedikçe zamanı geldiğinde; “biz de aynı durumda yok olacağız ama biz senin gibi hiç hiç olmayı hak etmedik” diyecekler. Kainatta tek kalmış umut artıkça topraklardan bir umut ile çıkmışım. Üç beş adım ile bu halin ne kirli deyip fırtına rüzgarları etrafımda çıkmış. Dualar edip kan revan içinde yürümüş, bir kucak bulunca nefeslenip tekrar fırtınaya yakalanmışım. Emeklerim çöp olup çember olan kötülükler içinde hiç edilip ben de kılıç izleri ile yığılmış gök yüzündeki ışığa bakıp ağlamış ama rüzgarlara girememişim.

İstemiyorum dedikçe yine yine ve yine kılıç izleri beni dünyaya karşı yenilgiye uğratmış. Küçük aciz bedende tıkılı kalmış ölümcül çukurda yanıp sönen ruhum ile hiç olmuşum. Yenilgiler hayrına bir kez daha yürüyüp ağlar göz ile ağaçlara yaşlanmışım. Bir müddet koruyup yaprak dökmüş. Üşümüşüm, bir insana sığınmış “sen bizden misin” denmişti. Tüm dünya o evrene sığmış da küçücük bedeni hep lahım çukuruna denk gelmiş. Fırtınalar durdukça bir ev arayıp aynı evi bulmuş, dünyayı bir dünyaya atanlar gururlanmış. “Biz böyle iyiyiz, o hiç bizim gibi iyi olamayacak” demiş, demiş durmuş. İnançlar ve emekler hiç olan evrende bizler değil emeklerimiz tek yıldız olsun. Çünkü insanların tek çıkışı imkansızlık olmuş. Hayal olmuş, umut olmuş, dünya yük, tek kendisi kurtuluş olmuş. Belki de kurtuluş da değildir, nefes almaya mecali bulsun diye avutma da olabilirdi.

Bir uzay boşluğu gibi evrenler olmuş, kim bilir hangi hayata ruha aitti, kim bilir kaç kez ölüme mahkum edilecekti. Bir çıkış kaç yaşama bedel, kaç bilgiye ve kaç çıkış kapısına muhtaçtı? Kim ne kadar mutlu eder bilinmez ama, çoğu kez o kişiye düşüp “Tekrar yaz, bu olmamış, sen istemişsin biz gereksiz bulmuşuz, daha da aşk dünyası var” deyip ihanet ile boşluğa atılmış hayatlar olmuş. Kaç kimsesiz ruhun orada tıkılı kalıp dünyasız kaldığı için hiçliğe alışıp yok olduğunu göreceğiz? Ya kaçı mutlu aşk umutları ile niyetini kağıtlara yazıp uzay boşluğa attığını ve hiç çaba olmadan gitmediğini anlayacak? Çıkışı kendisi olmayan kaç ruh evinde sanılıp, hiç olamadığı kadere isyan etmiş? Kaçı yanlış dünyalarda yok edilmişti! Ya siz bile isteye ruha evini yani siz olduğunuzu göstermeyip izlerken kaçınız boşluğa düştünüz? Ya mağdur aşklara kaç el uzatıldı! Bir şey diyeyim mi; çoğunuz merak yemini etmiş kötülük kokan yardım elleri olmuşsunuz! Yazık… Çünkü bazı insanlara en çok yazık kelimesi yakışır. Çapkın ruhlar için kaç aşk insanı kurban edilmiş? Çünkü en çok o insanlar saf sevgi ile masumluğu etrafa bulaştırmıştı. Aşk yaraları ile izler kalıcı olmuştu. Dünya yıllanmış, mutluluklar ise ışık olmuştu. Tek umut mutluluk veya bir kaç güzel sözde iken masum sevgileri olan dünyaları yıkmak ağır sefalet sebebidir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar / Şair
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version