Düşerim elbet, insanım en nihayetin de. Düştüğüm yerden kalkar, güler geçerim kanayan dizlerime. Gülmek gibi öfkelenmek de sevdaya dâhil değil mi sahi? Ayağıma takılan taşa niye oradaydı diye öfkelenmek yerine kalkar, bakar bir dahakine daha bir temkinli geçerim o yoldan. Gülerim ve başka duygulara açılan yollara girerim. Çiçeklenirim, güneşe bakar ardından kaparım gözlerimi. Güneş ince ince dolar içime. Neşelenirim anlık. Benim duygum kime ne?
Duygularımız yere göğe sığdıramadıklarımız… Bir an dört nala koşan bir at misali coşkun, serseri geliveriyorlar. Sonra n’oluyorsa geldikleri gibi geçiveriyorlar. Yalan değiller; ama büyük cümleler kurmayı da gerektirmiyorlar esasında. Dedim ya hani geçiveriyorlar, gidiveriyorlar, bitiveriyorlar. Geçmez sandıkların geçiyor, gitmez sandıkların gidiyor, bitmez sandıkların bitiyor bazıları hariç yine de… ‘Ölüm gibi.’
Çıkmadıysa can kesmiyoruz umudu. Yaşıyorsak öylesine yaşamak olur mu hiç? Göçüp de gidene ayıp olmaz mı yani (!) Bütün duygular gibi bütün hikâyelerde yaşamın içinden ve dahası bizim hikâyemizi biz yazıyoruz… Bazen karalıyoruz üstünü bazen yanlışlıkla bir kahve deviriyoruz, olmaz denilen şey oluveriyor. Özene bezene yazdığımız sayfalar yok oluveriyorlar. Olsun diyoruz. Olabilir. Her şey insanlar içinse devam ediyoruz. Mademki dünyayı durduramıyoruz bizde yeni bir hikâye yazıyoruz.
Yaşıyoruz. Yeni bir sayfa aralıyoruz. Olmuşa yoksa çare, endişelenmeyi bırakıyoruz. Hâlâ varken vakit şiirler yazıp şarkılar söylüyoruz. Bir kuşun kanatlarında yeni bir maceraya çıkıyoruz. Bilmeceler çözüyor; insanlar görüyor, insanlar tanıyoruz. Kaybettikçe öğreniyoruz kazanma ihtimalinin varlığını. Yanlışlar yapıyor, doğrusunu görüyoruz. Yaptığımız hataların sorumluluğunu aldıkça risk almanın bedelini ödedikçe güçleniyoruz. Aklımızda kalmıyor mesela; yapmak istediklerimizi yapmadan ölmeyelim diye, ölmeden önce yapılacaklar listemizi hazırlıyoruz bir sabah. Hayaller kuruyor sonrada o hayalleri yaşarken olana inanamıyoruz. Dahası onlar da sıradanlaşıyor yaşayınca ya, aman be diyoruz o an hiçbir şey düşünmüyoruz. Anın büyüsünde sarhoş duygular… Ve özetle, yaşamadan ölmüyoruz!