Bir yerden başlamalı… Önce sakince içindeki kapısı kilitli odaları dolaşmalı. Açtığın her kapının ardında çiçek bahçeleri de olabilir, fırtınalar da. Bunu da hesaba katmalı. İçinde biriktirdiğin enkazların kapısını kapatma bırak açık dursun, hazır olduğunda kamyon yüküyle taşınacak duygular var orda.
Hani o durup durup hüzünlendiğin anlar oluyor ya, aç o odanın penceresini, belli ki azad olmak istiyor ruhun bekletme mutluluğu. Yorulduklarını bırak, mutlu olduklarını kucakla.
Ne dersin, var mısın yaşamını iyileştirmeye?
Var mısın hüzünlerine reçete aramaktan vazgeçmeye? Senin varlığın başlı başına zaten şifa, bunun farkında ol.
Hayata sıfırdan başlamak her zaman mümkün. Peki ya ruhundan sıfırdan başlamak? Elbette oda mümkün.
Düşünsene mutlu olduğunda gözbebeklerinin içi nasılda gülüyor, içinde uçuşan kelebekleri hissettiğinde, iki kollarını yana açıp kendi etrafında dönmek istersin.
Mutluluk çok güçlü bir his, kalbi besler.
Peki ya üzüldüğün anlar?
Bir haber duyduğunda yada başına bir olay geldiğinde için sızım sızım sızlar, gözpınarların coştukça coşar, istemsizce bir köşeye çekilir bir şekilde yas tutarsın.
E hani mutlu olduğunda, gökyüzüne şükür yıldızları üflerken, üzüldüğünde neden sadece karabulutları görüp geri çekiliyorsun?
Yağmur bütün bir ay yağmıyor, veya güneş hep orada değil. İnsan ruhu kainata ne kadar da benziyor değil mi? Zaten yaşam da her şey birbirini tamamlamalı, tanımlamalı.
Mutluluğuna gökkuşağı, Üzüntüne mevsim geçişi de gitsin.
Sarsılmamanın tek çözümü hiçbir şeyin sonsuza dek sürmeyeceğini bilmek ve hayatından akıp gitmesine izin vermek. Sıkı sıkıya tutunduğun her şeyin canını yaktığını unutma bırak ve rahatla.
Bir şeyleri yoluna koymak adına savaşmamalı, bu çok yorucu. Bir yerde “ateşkes” ilan etmelisin. Ama mücadele başka bir şey, elinden gelenin en iyisini yapıp için rahat bir şekilde sonuç beklemek.
Hayat sana her seferinde yara bantlarıyla geçiştirdiklerini iyileştirme fırsatı sunar. Yaşamı iyileştirmek demek, olanı olduğu gibi kabullenip, değiştirebildiklerini değiştirip, değiştiremediklerini de kabullenip dramaya dönüştürmemek. Vardır bunda da bir hayır bilinciyle zorlamamak.
Olumsuzu düşünmenin önüne geçmek pek mümkün olmayabilir, bu belki alışkanlıktan belki de gerçekten başka bir yol olmadığına inanmaktan da kaynaklıdır. Düşünceleri iyileştirmekte “yaşama dair” değil mi zaten?
Bir şeyleri değiştirmeye ruhumuzdan başladığımızda, o mutluluk, o heyecan, o yaşama isteği zaten içimizde ki odalardan dışarıya cereyan edecektir.
Madem her şey içimizde başlıyor, o halde baharı sepelim yüreğimize. Kış gelse de, buda geçer yahu deyip yine baharı sabırla beklemeye…
çok güzel keyifle okudum 👏👏👏👏👏
Çok teşekkür ederim 🙏