Yaşlı Ağacın Hikayesi

Birsen Eker 283 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Sisli bir sabah, evimizin karşısındaki eski yola adım attım. Yıllar boyunca sayısız kez geçtiğim bu yol, o sabah sanki bambaşka bir dünya sunuyordu bana. Her adımda, çocukluğumun izleriyle dolu bu yolda, geçmişin yankıları kulaklarımda çınlıyordu. Kuş sesleri arasında, çocukluğumun neşeli kahkahaları ve arkadaşlarımla oynadığımız oyunların tatlı anıları adeta yeniden canlanmıştı.

O sabah, yolun kenarındaki yaşlı ağacın altında bir an durup derin bir nefes aldım. Bu ağaç, yılların izlerini taşıyan gövdesiyle, sanki benimle aynı zaman yolculuğundan geçmiş gibiydi. Yıllar önce, arkadaşlarımla bu ağacın altında buluşur, gizli bir dünya kurardık. Kökleriyle toprağa sıkı sıkıya bağlı, ama dallarıyla gökyüzüne uzanan bu ağaç, çocukluk hayallerimizin sembolüydü.

Ağacın altında oturup gözlerimi kapattım. Rüzgarın yapraklar arasında çıkardığı hışırtı, bir zamanlar burada var olan dostlukların ve unutulmaz anıların fısıltıları gibi kulaklarımda yankılandı. “Her adım, yeni bir keşif,” diye düşündüm o anda. Her adım, sadece toprağın üstünde değil, aynı zamanda kalbimde de bir iz bırakıyordu.

Bu yol, hayatımın farklı dönemlerinde bana hep aynı güveni ve huzuru sunmuştu. Çocukken, okuldan eve dönerken bu yoldan geçerdim. Bir tarafta yemyeşil tarlalar, diğer tarafta ise rüzgarın nazikçe salladığı uzun boylu ağaçlar… O ağaçlar, sanki çocuk aklımla bile beni koruyan birer devdi. Yaz aylarında, tarlalar boyunca uçuşan kelebekler, sanki bize eşlik eden masal karakterleriydi. Arkadaşlarımla yaptığımız her keşif, her oyun bu yolda anlam bulurdu. Ne kadar ileri gidersek, o kadar büyülü bir dünya bizi bekliyordu.

Ağacın altında, bu güzel hatıralarla dolu yolda otururken, geçmiş ve bugünün birbiriyle nasıl iç içe geçtiğini düşündüm. Eskiden bu yolun sonunda, yaşlı bir köylü kadın oturur, bize gülümserdi. Her gün aynı saatte, bir bankın üzerine oturur, elindeki eski kumaşları işlerdi. “Günün birinde, her anı bir hikayeye dönüşür,” demişti bana bir keresinde. Şimdi, o bankta oturan kadın yoktu ama onun sözleri, rüzgarla birlikte kulağıma fısıldıyor gibiydi. Zaman, tıpkı bu yol gibi, sürekli ilerliyor, ama ardında unutulmaz izler bırakıyordu.

Bu ağacın gölgesinde ne çok hayal kurmuştuk. Çocuk aklımızla, bir gün bu ağaçtan yıldızlara uzanabileceğimizi düşünürdük. Gözlerimizi kapatıp dalların arasından gökyüzüne bakarken, yıldızlar sanki el uzatabileceğimiz kadar yakındı. Belki de bu hayaller, bugün hala içimde taşıdığım o saf merak ve keşfetme arzusunun temeliydi.

“Geçmişin derinliklerinde, geleceğin kapılarını buluruz,” diye düşündüm tekrar. O çocukluk hayallerinin tohumları, bugünkü benliğimin kökleri olmuştu. Bu yolculuk sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir keşifti. Her adımda, geçmişle bugün arasındaki bağları yeniden keşfediyordum.

Yolculuğum ilerledikçe, bir zamanlar sık sık kullandığımız patikaların nasıl da unutulmuş olduğunu fark ettim. Birkaç eski taş ve yosun kaplı köşe, zamanın izlerini saklıyordu. Bu yolda, her şey değişmişti ama aynı zamanda hiçbir şey değişmemişti. Doğa, her zaman olduğu gibi, bizi kucaklıyor ve bize yeniden hayatı hatırlatıyordu.

Gece çöktüğünde, yıldızlar gökyüzünü bir parıltı denizine dönüştürdü. Bu an, bana çocukken yıldızların altında oturduğumuzu ve gökyüzünü seyrederken geleceği hayal ettiğimizi hatırlattı. Yıldızlar, tıpkı o zamanlar olduğu gibi, bana umut ve yenilenme hissi verdi. Doğanın sunduğu bu büyülü yolculuk, yaşamın ne kadar mucizevi olduğunu bir kez daha hatırlattı. Yıldızların altındaki bu an, sanki geçmişle geleceğin birleştiği bir noktadaydı. Burada, bu yolculuğun her adımı, bana hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyordu.

Yıllar geçse de, güzel anılardan geriye sadece eski tozlu birkaç fotoğraf ve unutulmayacak dostluklar kaldı. Kardeş gibi yakın olduğumuz o dostluklar, hayatımızın en değerli hazineleriydi. Şimdi, bu hazineyi kalbimde taşıyor, her gün bir parça daha değerini anlıyordum. Her ne kadar çocukluk günlerimiz geride kalmış olsa da, bu anılar bana her zaman yaşamın ne kadar değerli ve anlamlı olduğunu hatırlatıyor. Bu eski yol, o günkü gibi büyülüydü; sadece biz değişmiştik. Ve belki de bu değişim, yaşamın en güzel yanlarından biriydi.

Sözler bana aittir: “Her adım, yeni bir keşif.” ve “Geçmişin derinliklerinde, geleceğin kapılarını buluruz.”

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Birsen Eker
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version