Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Derya Delikoyun 382 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Kaygı yaşamımızda bizi kontrol eden, sorunlarla başa çıkmamızda bize yardım eden normal bir süreç olarak kabul edilir. Rutin hayatımızda kaygı farklı konularla ilgili hep vardır. Burada asıl kriter kaygının işlevselliğimizi ne ölçüde etkiliyor olduğudur.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) olan kişilerde “sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumu” söz konusudur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını negatif yönde etkiler ve yapması gereken rutin yaşam olaylarının önüne geçer. Hayatın her alanında olası en kötü sonuç, en kötü seçenek sürekli zihinlerinde yer alır. Pozitif olan şeyleri ve iyi sonuçlanabilecek olayları bile olumsuz sonuçlanacağına inanırlar. Çoğu şey onların kontrolünün dışındadır. Aşırı endişe ve kaygı genellikle iş, aile, para, sağlık, arkadaş gibi her türlü konuyla ilgilidir. Başa çıkamadığı endişe hali endişe hali en az altı ay boyunca hemen her gün vardır ve gün boyunca sürer. Kişi, kendini, olumsuz düşünmekten kurtaramaz.

Endişe ve kuruntulara, aşağıdaki belirtilerden en az üçü eşlik eder.

  • Odaklanma, konsantrasyon problemleri,
  • Kolay yorulma,
  • Kolay sinirlenme ve kızma,
  • Sürekli tedirginlik hali,
  • Kas gerginliği,
  • Uyku bozukluğu

Hastalığın en temel belirtisi;

Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla uygunsuz olan, aşırı bir düzeyde kontrol edilemeyen nitelikteki endişe hastalığın temel göstergesidir. Kişi kaygılarının gereğinden fazla olduğunun farkındadır, ancak buradaki ana problem endişelenmelerini denetleyememeleridir. Dikkat eksikliği, yorgunluk, uykusuzluk, seslere karşı çok hassas olma hali diğer önemli belirtilerin arasındadır.

Yaygın kaygı bozukluğuna eşlik eden fiziksel/bedensel belirtiler ise bedensel baş ve kas ağrıları, yorgunluk, sersemlik hali, titreme, terleme, mide bulantısı, yutma güçlüğü, bulantı, sersemlik hissi gibi belirtilerdir. YAB’u kişinin başına gelen bir olayın en kötü en olumsuz sonucuna odaklanmalarına sebep olur. Olasılık ihtimali çok az dahi olsa gerçekleşeceğine inanır. YAB, genellikle duygudurum bozukluklarıyla, diğer anksiyete bozukluklarıyla ve madde kullanımı ile ilişkili bozuklarla birlikte görülür.

Araştırma sonuçlarına göre, bu rahatsızlığı olanların yaklaşık üçte ikisinin kadın olduğu görülmektedir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artmaktadır. Yaşlılıkta da en sık görülen kaygı bozuklukları arasında yer almaktadır.

Hastalığın temel sebepleri arasında kalıtsal etkenler, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişilik özellikleri ve stres etkilidir.

YAB tedavisinde ise ilk olarak psikiyatra başvurmak önemlidir. Psikiyatrik değerlendirmenin yanında bu belirtilerin bir fiziksel hastalık kaynaklı olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu rahatsızlığın ağır olmayan biçimleri, ilaç tedavisine gerek duyulmadan psikoterapiyle ilerler. Genellikle Psikoterapi ve ilaç tedavileri birlikte uygulanmaktadır. İlaçla mı yoksa psikoterapiyle mi devam edileceğine ise; rahatsızlığın şiddetine, süreğenliğine, bedensel belirtilerinin şiddetine, stres sebeplerine ve stres düzeyine, kişilik özelliklerine, yaşam koşullarına bakılarak karar verilir. YAB tedavisinde en sık kullanılan ve etkinliği kanıtlanmış psikoterapi yöntemi ise Bilişsel-Davranışçı Psikoterapidir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolog
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version