Yazma Üzerine Fısıldaşmalar

Kenan Akkuş 124 Görüntüleme 1 Yorum
3 Dak. Okuma

“Kaleminiz kavi olsun.”
“Kitabınızın peşi gür olsun.”
“Emeğinize sağlık.”

Bu deyişler, yazılarımızın okunmasından sonra duyduğumuz naçizane güzel cümleler. Aslında kendimizi tatmin etmek isteriz. Evet, yazarız ve hoş cümleler bizi rahatlatabilir; fakat öyle bir ikilemde oluyoruz ki, sanki emeklerimiz değersizleştiriliyor, sümen altı ediliyor ya da gerçekten canı gönülden okuyup bize güç katacak sözler duyuyoruz.

Şimdi ben bardağın dolu tarafından bakmadan, kitabın ortasından konuşmaya çalışacağım. Çıkardığımız kitaplar, yazdığımız yazılar bizim deneyimlerimizin, bilgi birikimimizin, yeteneklerimizin sermayesidir. Ticari gözle, alın terimizi haraç mezat kapmaya çalışan yayınevleri, bir iki dakikasını bize ayırıp iki satır okumaktan aciz okur kitlesi, reklam yapıp kitabın kalitesini artırarak pazarlama yapacağını söyleyip fahiş fiyatlara eserimizi angaje eden sosyal medya siteleri ve hayattan bihaber, eksik parçalarını insanları gereksizce ve hunharca eleştirerek tamamladığını zanneden cambazlar.

Tüm bunlar sizce de yazmanın zorlukları değil mi?

Empati yoksunluğu salgınından birkaç dakikalığına kurtulup samimiyetle kendinizi bizlerin yerine koymanızı istiyorum.

Tabii şu yazıyı bile eleştirmek en doğal hakkınız; ama benim ya da benim gibi düşünen yazar arkadaşlarımın beklentileri çok da göze batacak şeyler değil.

Doğal, içten, kalemimizi daha da güçlendirecek eleştirilere her zaman açığız.

Aylarca, bazen yıllarca yazıp çıkarmaya çalıştığımız kitapları reklam yaparken yazarın hissiyatıyla davranan, birazcık da olaya manevi bakan sosyal medya sitelerine her zaman açığız.

Sırf bir iki kuruş daha kazanacağım diye yazarı etkilemek adına ona türlü vaatler verip kitabını basıp birkaç ay sonra ortalıkta gözükmeyen yayınevleri yerine işini hakkıyla yapıp yazarın kalemine kendi vizyonlarını katıp yazarı daha onurlu, gururlu göstermeyi misyon edinen yayınevlerine her zaman açığız.

Bir hikâye yazıyoruz; binlerce sözcükten oluşan, bir kurgusu ve matematiği olan. Bir şiir yazıyoruz; estetik ve duyguyla örülü. Ya da aylarca, yıllarca hiçbir olay örgüsünü ve karakterleri kaçırmadan, onlarla bütünleşip ortaya bir roman çıkarıyoruz. Bunlar gerçekten yorucu ve kalben yapılan bir işin sonucu.

Sosyal medyanızda bir fotoğraf, video paylaşırken altına ne yazsak diye kara kara düşünüyorsunuz; ama biz mümkün mertebe yazılarımız okunsun diye saatlerce yazdıklarımızı silip tekrar yazabiliyoruz.

Eleştirdiğim, üzüldüğüm noktaların dışında kalan herkesi tenzih ediyorum. Küçük bir yakarıştan öte gitmeyeceğini biliyorum.

Okuduğunuz ve derdime ortak olduğunuz için teşekkür ederim.

Esen kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Kenan Akkuş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum
  • Yazarlarımızın eserlerini degersizleştiren bahsettiğin gibi, sosyal medya ve kisa video uygulamaları:-)) adını anladınız zaten. Bir eser, hikaye ya da bir makale yerine 5 saniye bir video ile kendilerini dünyanın en araştırmacı insanı olarak görenler var çevremizde. Eserlerininizi degersizlestirmeye çalışanların oysaki 5 sn ile kendilerini degersizleştirdikleri de aşikâr, fikrimce.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version