Yazmak ve Yazarlık

Yekta Yıldızlı 480 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Yazmak, insanın kendisine ayırdığı en güzel vakittir aslında. İçinde biriktirdiği çoğu şeyi dışa vurmasıdır; duygularını aktarmasıdır, bir nevi katarsis yaşamasıdır. İnsan her şeyi yazabilir diye düşünüyorum. Hatta her şeyi her türe özgü kaleme alabilir. Hasreti anlatmak isterse şiirle de öyküyle de anlatabilir. Bir işçinin yaşantısını anlatmak isterse öyküyle de romanla da anlatabilir. Yeter ki anlatmak istesin.

Yazmak keyfi değildir; önem ve ciddiyet ister aslında. Hele ki yazar olmak isteyen veya yazar olan kişiler için. Bu konu ile ilgili izlediğim bir videoyu size anlatmak istiyorum.

Anlatacaklarım Ferhan Şensoy’un kendi anlatımındandır:
Bir gün Haldun Taner, Ferhan Şensoy’a “Ben her gün yirmi sayfa yazarım.” diyor. Ferhan Şensoy da şaşırıyor: “Nasıl hocam? Yirmi sayfa çok ciddi.” diyor. Haldun Taner, “Sabah 6’da kalkarım, daktiloyu balkona atarım, yirmi sayfa yazarım.” diye ekliyor.

Daha sonra Ferhan Şensoy şaşırarak, “Aklınıza bir şey gelmezse ne yapıyorsunuz, öyle bir durum olmuyor mu?” diye soruyor. Haldun Taner, “Hayır, aklıma bir şey gelmeyebilir. Gördüğümü yazarım: 6.30 vapuru beş dakika geç geçti, martılar uçtu, çocukları alacak okul minibüsü geldi. Bu yirmi sayfanın hepsini kullanmak zorunda değilsin. Belki bir gün bir işe yarar; içinden bir paragraf alırsın, atabilirsin. Ama nasıl bir marangoz dükkanını açıp sabahleyin çalışmaya başlıyor, sen de yazar olarak dükkanını açıp çalışacaksın, her gün yazacaksın.” diyerek cevap veriyor.

Ferhan Şensoy, Haldun Taner’in bu bakış açısı ve öğüdü sayesinde yazma disiplini edindiğini söylüyor. Ben bu videoyu izlediğimde çok etkilenmiştim. Gerçek anlamda yazmanın ne kadar kıymetli ve ciddi olduğunu daha iyi anlamıştım. Ferhan Şensoy’un edindiği disiplini bizzat edindiğimi de söyleyebilirim. İşte yazmak ve yazarlık kavramının disipliner boyutu da bu şekilde anlaşılabilir.

Yazarlık disiplindir; yazmak ise ihtiyaçtır. Yazmak için yazar olmak gibi bir durum da söz konusu değildir. İnsan oturup her gün günlük tutabilir, o gün yaşadıklarını çok iyi anlatabilir. Burada asıl önemli olan, yazarak içimizden bir duyguyu, bir gerçeği yansıtmaktır.

Bunun yanında gözlemlerimizi yazarak aktarmak oldukça önemlidir. Çünkü insanın en iyi betimleyeceği şeylerden biri gördükleridir. Hatta gözlemlediği şeyleri düşle birleştirince de ortaya çok güzel şeyler çıkabiliyor. Bundan dolayıdır ki insan gözlem yapmalı ve yaptığı gözlemleri yazıya geçirmelidir. Gerektiğinde de yazdıklarını düşleriyle harmanlayıp bir ürün ortaya koyabilmelidir.

Genel olarak toparlayacak olursam: Yazmak, en güzel ve özel uğraşlardan biridir. Hayatın gerçeklerini resmetmeye yarayan bir araçtır. Duyguların sırdaşı, insan ruhunun terapisi ve eylem kelimelerinin içinde asırlar öncesine dayanan en eski kelimedir.

Yazmak kavramının yanında yazarlık kavramı da çok önemlidir. Çünkü yazarlık yazmaktır. Bu iki kavramın ilişkisi oldukça derin ve kıymetlidir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version