Yazmak Yaşamaktır

Betül Fırat 711 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Bir tohumun filizlenmesini beklemek gibidir. Önce derine gömer, sonra sular; aldığı besin ve suyla kabuğunu çatlatmasını bekleriz. Daha sonra ise topraktan çıkış yapmasını, büyüyüp gövde haline gelip çiçek açmasını bekleriz ya hani ya da meyve bağlamasını. Yazmak da böyledir işte. Yazmak hayattır. İçimizdekiler ne kadar derindeyse çıkışları bir o kadar zor da olsa; bir tohumun filizlenmesini beklemek gibidir. Hayat bulmasını bekleriz ne kadar uzun ve sancılı da olsa bu bekleyiş; sonunda değdiğini düşünürüz. Hayat bulmuştur duygu ve düşüncelerimiz. Ortada gururla sergileyeceğiniz bir güzellik vardır artık. İnsanların duygularına, düşüncelerine hitap edecek; onları (duygu ve düşüncelerini) harekete geçirecek.

Sanatın diğer dalları gibi olsa da yazmanın yeri ayrıdır. Kelimelerle dans etmek, insanların akıllarında resim oluşmasını sağlamak o kadar da kolay bir şey olmasa gerek. Her edebi yazında doğacak yazıtın sancıları çekilir. Doldukça taşarsınız ya hani bazen. İçinizden geçen duygu yoğunluğu arttıkça kâğıda kaleme ayrı sarılırsınız. Ben genelde trans olarak nitelendiriyorum bu hali çünkü yazarken etrafınızdaki her şey kayboluyor. Sadece yazdığınız şeye odaklanıp farklı bir dünyanın içinde; sanki sonsuzlukta ilerliyor ve ilerlemeniz bitmiyor gibi gelir. İlham perileriniz sizi nasıl cezbedeceğini bilir. Önce içinizde yalnız kalma duygusuyla baş etmenizi bekler; sonra sürekli fısıldar. Dizginleri sizin elinize vermiştir artık, atınızı mahmuzlamanızı sağlar. Doludizgin koşturursunuz; diyardan diyara, hayalden hayale sürüklenir durursunuz. Gözüme perde indiği zaman aynen böyle hissediyorum.

Yazmak hayattır. Karaktere can verirsiniz bir kere. Artık bir parçanızdır o sizin. Duygu ve düşünceleriniz can bulup ete kemiğe bürünmüştür. Hem ayrılmaz parçanızdır hem de artık herkese mal olmuştur. Benim dersiniz; bu benim içimden bir şey. İnsanın kalbini görmek, aklını okumak; ona satırlar arasından ulaşmak gibidir. Her okunulan yazıt yazarıyla sohbet etmektir. Kâğıdın içindeki simgelerin size seslenmesidir. İçinizde bir yerde bir şeyler olduğunu bilir kendisine dair. Amaç yerine ulaşmıştır. Daha fazla insan sirayet etmek istersiniz. Beni görün demektir bir yerde. Benimle olun demek için yazıyı kullanmak konuşmaktan daha yeğdir yazan için. Kafasındaki kelimeleri öyle sırasıyla gelişigüzel değil de; kendini nasıl daha iyi ifade edebilecekse duygu ve düşüncelerini toparlamak için zaman da yaratmıştır kendine.

Okumak nasıl içinde bulunduğunuz dünyadan kaçmaksa; yazmak da dünyaya gelip ben de varım demektir. Bazen meydan okumaktır hayata. Bazen köşe sıkışmak, bazen de her zorluğu alt etmektir. Başka dünyalara açılan kapıdır da aynı zamanda. Tabi ki kapının neresinde durduğunuzda sizin tercihinizdir. Okura farklı bir kapı aralamaktır ve de. Aslında bir yerde gizli bahçenizi dışarıya açmanızdır. Bahçenizde sarmaşık da olabilir gül de; bu tamamıyla size kalmıştır. Sizin arka bahçenizdir yazmak ki sizi tanıyanlar sizi hiç böyle bilmediklerini dile getirirler. İnsanlardan kendinizi saklamışsınız gibi hissedersiniz. Kimi çok iyi konuşur; siz çok iyi yazmayı seçmişsinizdir. Her konuda olduğu gibi herkesi memnun mutlu etmeniz yazmak konusunda da geçerlidir.

Yazmak dolmakla başlar. Dolmak içinde hem fikiriz sanırım bu konuda; okumak gerekir. İş sonrasında ilham perilerinin atınızı hazırlamasına kalır. Sadece okumak da yetmez bana göre; hissetmeniz gerekir aynı zamanda. Zorlamayla icra edemedim hiçbir zaman. Evet, kurgu da yapabilirim fakat önce hissetmem gerek. Rüyadan gördüğüm bir kareyi geliştirmek, ona can vermek için tekrar tekrar yaşamam gerek o sahneyi içimde. Devamını da görebilmek için; hayat bulması için sürekli beyninizde sahneleri-yazıtları yoğurmak gerek. Sanmıyorum ki bunları düşünen olmasın. Düşüne düşüne düşüyoruz kâğıtlara. Kâğıttan köşkler yapıyoruz. Kendi cumhuriyetimizde olmanın rahatlığıyla daha bir açılıyoruz. En derine inebilmenin tek yolu bu.

Yazmak insanlara dokunmaktır. Kalplerine, akıllarına nüfus etmektir. Ne kadar yazın sanatıysa o kadar iyi bir araçtır. Elinizi uzatmanızdır insanlara; ben buradayım güveni vermektir. Yorulduğunuzda, kırıldığınızda, sevindiğinizde siz de uzanmak istersiniz insanlara. Paylaşmak istersiniz içinizdekileri. İçiniz sığmaz içinize. Okurlar da zaten bunu görür; daha bir yakın hisseder size. Çünkü aynı duyguları paylaşıyorsunuzdur. Belki aynı şeyleri yaşıyorlardır da anlatamıyorlardır. Yalnız değilsinizdir yazarken, yalnız değildir artık sizi okuyan. Birden yazdıklarınız can bulmuştur, siz olmuştur; başlamıştır koyu sohbet, aslında ben de öyleyim diye. Sizde biraz ben var, ben de biraz sizden var dersiniz. Yazmak size yaşama sevinci olarak geri dönmüştür. Sayarsınız günleri geceleri; boşa geçmesin istersiniz yazmadan, yazanı okumadan hayatınız. O yüzdendir ki yazmak hayattır. Yazan da yıldızlar gibidir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar / Şair
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version