Yazmanın önemi, yazmak insan ruhuna iyi gelen eylemlerden biridir yazarken kendi ruhunuzu daha çok tanırsınız… Yazarken sınırlarınız olmaz sonsuz bir özgürlük içinde dünyanın dört köşesine kaleminizi götürebilir kuşlara ve bulutlara dokunabilirsiniz, yazarken mevsim yaz olsa da en soğuk kışları hisseder, karlar arasında donan ellerinizi ısıtmaya çalışabilirsiniz, yazmak hayata yeni bir ufuk açmaktır, yazmak bin bir soruna takılı kalanlara cevap aramaktır yazmak tine dinginlik getirmektir,
Kalbinizin hazmedemediği, hazmettiği her olguyu divitinizin ucuyla bembeyaz sayfalara aktarmaktır, yazmak terapidir, yazmak akıl sağlığıdır, yazmak, düşünce gücünü zorlamak, kimine imkansız görülen yepyeni kapıları aralamaktır, yazmak tanımaktır, hissetmek, bilmek kani gelmektir, yazmak milyon emekle yoğrulmuş bir yün yumağını karmaşıklarını çözüp takılı kaldığı girdaplardan düzlüğe ferahlığa çıkmaktır, yazmak büyük bir eylemdir. Emektir yazmak, sevgidir, umuttur, sonu belli olan bir son içine sonsuzluğa varmaktır. Yazmak derindir sığ olan bir göletin altındaki taşları saymak değil derinliği kesinleşmemiş pasifik okyanuslarında en dibi bulmaktır. Yazmak sevmektir… İyiyi, kötüyü, haklıyı haksızı, her şeyi heybesine sığdırıp sırtındaki ağırlığa bakmaksızın birer birer yüreğinden kalemine aktarmaktır. Yazmak meşakkatlidir, yirmi gramlık bir kaleme tonlarca ağırlık uygulamaktır
“İçimdeki zavallılık hissi kayboldu birden. Hayat sürüyordu, daktilo vardı, kağıt vardı, onları görmek için göz vardı, onlara hayat verecek düşünceler vardı.” demiş John Fante.
O zaman yapacağımız şey var olan her şeyi bir araya getirip, aktarmak, yarına geleceğe değer katmak olmaktır.
Madem gücümüz var neden örseleyelim ki?
Aksine onu canlı kılmak kendimize borçlu olduğumuz bir durumdur.
Yazmak dünya üzerinde süre gelen bütün yol alımların en yücesidir, yazalım, yazarak hükmedelim tüm sessiz seslere, her şeyi kurşun kalemimizin ucundan aktarıp en büyük güçle tüm sessizliklere ses olalım…