İletişim genellikle birbirinden farklı birçok alanda kullanılır ve farklı tanımları vardır. Genel tanımına baktığımızda ise iletişim, bireyler arasında duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin kişiden kişiye karşılıklı aktarılmasıdır. Bu aktarım akla gelebilecek her biçimde olabilir. Kısaca kişilerin birbirlerini anlamasına iletişim diyebiliriz.
Aile içi iletişim ise, aile içindeki bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak duygu, düşünce ve bilgilerin aktarılmasıdır. Birçok anne-baba çocuğuyla doğru iletişim kurmakta, çocuğunun davranışlarının nedenini anlamakta ve çocuğa yaklaşımını belirlemekte zorluklar yaşayabilmektedir. İletişimin basamakları vardır ve bu basamakları atlamak iletişim engellerine sebep olmaktadır. İletişim becerilerinin öğrenilebildiği ve geliştirilebildiği unutulmamalıdır. İletişim becerilerinin gelişmesiyle çocuk kendini daha iyi ifade eden, özgüveni yüksek, çevresine saygı duyan birey haline gelir. Çocuklar aile içinde gördüklerini ve yaşadıklarını çevrelerine yansıtırlar.
İletişim Engelleri Nelerdir?
Ebeveynler genellikle çocuklarını dinlediklerini düşünürler fakat çocuk kendini ifade ederken önerilerde bulunma, ahlak dersi verme, eleştirme, hatırlatma, yargılama, kontrol etme gibi müdahalelerde bulunurlar. Bu müdahaleler çocuğun susmasına ve kendini duyulmamış hissetmesine neden olur bu müdahalelere “iletişim engelleri” denir. İletişim engelleri çocuğun duygularının önemsiz olduğu mesajını verir. Çocuk karşısındakinin istediğini yapma zorunluluğunu hissedebilir ya da söylenilenin tersini yapmayı deneyebilir. Kişi isteklerine saygı duyulmadığını düşünür. Ve bu durumlar bireyin şemalarını etkilemektedir.
Peki siz çocuğunuzla iletişiminizde nasıl bir ebeveynsiniz?
Özgürlükçü ve izin verici ebeveyn: Bu kategoriye giren ebeveynler çocuklarına sevgiyle yaklaşırlar fakat konulması gereken sınırları ve kuralları koymazlar. Çocuklar her zaman içinden gelenleri istedikleri zaman yaparlar. Çocuk uygun olmayan davranış gerçekleştirse bile ebeveyn bunu genellikle görmezden gelir.
Pasif – Kayıtsız Ebeveyn: Bu kategoriye giren ebeveynlerin çocuktan beklentileri azdır. Çocuk uygun olmayan davranış gerçekleştirse bile ebeveyn bu duruma genellikle kayıtsız kalır. Çocuğun duygu-düşünceleri fark edilmez ve çocuk duygusal ihmal edilir.
Otoriter Ebeveyn: Bu kategoriye giren ebeveynler itaate değer verirler. Çocuk uygun olmayan davranış gösterdiğinde tehdit etme davranışı gösterirler. Katı kurallar vardır ve hayatın nasıl yaşanması gerektiği ebeveyn tarafından kurallarla kontrol edilir. Çocuk genellikle cezadan korktuğu için itaat etmeyi öğrenir.
İlgili ve demokratik anne-babalar: Bu kategoriye giren ebeveynler, çocuklarına şartsız bir sevgi sunarlar. Ancak bunu yaparken uyması gereken kurallar belirleyip çocuk ile aralarında ortak bir anlaşma yaparlar. Ebeveyn çocuğu anlamaya çalışır. Çocuk uygun olmayan davranış gösterdiğinde öncelik çocuğun duygu ve düşünceleridir.
Çocuğunuzla sağlıklı iletişim kurmanın yolları nelerdir?
Öncelikle sağlıklı iletişim kurabilmek için mutlaka her gün çocuğunuzla birlikte kaliteli zaman geçirmelisiniz.
- Çocuğunuzu gerçekten dinleyip dinlemediğinizi kendi kendinize sorun. Soru sorduklarında ne yaptığınızı düşünün. Çocuğunuz her geçen gün yaşantısına neler ekliyor gözlemleyin.
- Çocuğunuzla konuşurken bedenen ve zihnen anda kalmaya çalışın. Çocuğunuzla yaptığınız konuşmalarınızda göz teması kurmaya özen gösterin.
- Çocuğunuzdaki başarısızlık yerine başarıyı, olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışları görün. Kişiyi değil davranışı sorgulayın.
- İstenmeyen davranışlarını abartmayın, genellemeyin, onları direk suçlamayın, kızmayın ve en önemlisi başkaları ile kıyaslamayın.
- Aile ile ilgili karar alınacak konularda fikrini alın. Aile Meclisini toplayın.
- Konuşmalarınızda korkutma ve tehditten uzak durun.
- Ön yargılı yaklaşmayın.
- Öğüt vermek yerine örnek davranışlar göstermeyi deneyin.
- Gelişim devrelerini, bulundukları yaşın özelliklerini, çocuğunuzun durumunu çok iyi tanımanız gerekir. Bireysel farklılıkların zihinsel alanda da olduğunu unutmayın.
- Ev ortamının gergin olmamasına özen gösterin. Gergin ortamlar çocuklarınızda; öğrenme zorlukları, eve gelmeme, hırsızlık, suç işleme, hayale dalma, sık sık ağlama, umutsuzluk, sinir krizleri görülmesine neden olur.
- Hatalı olduğunuzda özür dilemekten çekinmeyin. Çocuğunuz sizi taklit edecektir unutmayın.
- Çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak görün. Büyüdüklerini kabul edin ve onlara güvendiğinizi her zaman hissettirin.
- Çocuğunuza küçük sorumluluklar verin, bu kendisine güvenildiğini ve önem verildiğini anlatır.
- Yanınıza bir problemle geldiğinde “onun yaşında ben olsaydım” diye düşünün.
- Çocuğun benlik algısını olumsuz etkileyecek tutumlardan ve sözlerden uzak durun.
- Çocuğunuzun diretme, geçici sinirlilik, ben merkezcilik gibi duygularını anlayışla karşılayın ve «Ben Dili»ni kullanın. “Çok gürültü yapıyorsun!” yerine; “Bu gürültüden rahatsız oluyorum” diyerek hislerinizi ifade edin.
Çocuğunuzla iletişiminizde önceliğiniz çocuğunuzu anlamak olmalıdır. Anlaşıldığını hisseden çocuk duygusal ve davranışsal birçok alanda kendini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaşacaktır. Her birey anlaşıldığını hissettiğinde rahatlar. Anne baba ve çocuklar arasındaki iletişim karşılıklı sevgi ve hoşgörüye dayalı ise çocuklar kendi kendine saygı ve özgüven duyacaktır. Çocuğunuzu anlayın, dinleyin ve örnek olun.