Tarihte üstüne değil de içine binilebilen ilk at; Homeros’un belki gerçek belki de hayal ürünü olarak yazdığı İlyada destanında geçer. Bu tahtadan yapılan at, herkesin bildiği gibi Truva savaşında kullanılmıştı. Hikâyeye göre uygulanan bu büyük savaş stratejisi, biraz onursuz bir davranış olsa da aşılamaz surların geçilmesini sağlamıştı.
Tarih boyunca atlar, insanoğlunun en önemli binek aracı olmuştur. Ne acı ki teknoloji ve makineleşmenin hızla gelişmesinin ardından bazı ülkeler hariç artık neredeyse tamamen spor amaçlı kullanılan birer araç haline geldiler.
Ancak yine pek çok ünlü tarihçi ve düşünürün sık sık hatırlattığı gibi tarih hep bir tekrar içindedir. Tabi bazen kullanım alanları şekilleri değişse de işe yarayan fikirler her zaman kullanıma geri döner.
Yıllar önce ilk buharlı trenler geldiğinde ona Kızılderililer demir at demişti. Sonra toprak yollarda tekerlek üzerinde ilerleyen arabaların çekiş gücüne beygir gücü dediler.
Ancak bilim kurgu dünyası kendi içinde atlardan henüz vazgeçmek istemiyordu. Pek çok yazar eserlerinde bazen yarı organik yarı robotik atlara yer vermiş hatta bazı eserlerde bu atlar tamamen robotik olmuşlardı.
Sonra bu robot teknolojisi, yaşayan canlılardan ilham alarak son on beş yıldır dört ayak üzerinde yürütülmeye başladı. Bu dört ayak konseptinin ilk örnekleri insanın en eski dostu olan köpeklere benzetilmişti. Özellikle askeri operasyonlarda ön saflarda tıpkı bir köpek gibi arazi yapısı ne kadar bozuk olursa olsun ilerleyebiliyorlardı.
Geçenlerde tanıtımı yapılan Kawasaki’ nin yeni robotu Corleo’yu ilk gördüğümde ne yalan söyleyeyim ilk tepkim Vizontele filmindeki Yılmaz Erdoğan ustanın hayat verdiği Deli Emin gibi “Şerefsizim benim aklıma gelmişti.” diye düşündüm. 🙂
Bu gerçekten harika bir fikirdi. Daha önce buna benzer yapılan robotlar daha çok köpek formatındayken bu ise insanların üzerine binerek seyahat etmelerine imkân veriyordu. Robot, hidrojenle çalışıyor ve 240 km. gibi bir menzile sahip.
Hem doğa tutkunlarının hem de askeri ve sivil kurtarma operasyonlarının kullanabilmesi için büyük bir potansiyele sahip olan bu fikir, tabi ki yeni değil. Birçok kitap ve filmde buna benzer robotlar kullanılmıştı.
Asıl şaşırtıcı olan nedir dostlar biliyor musunuz?
Eskiden bilim kurgu edebiyatının ürettiği, can verdiği objeler ya da dünyalar, filmlerde hayat buluyorken şimdi daha önce hayal edilip gerçeğe dönüşenler film ve dizilerde kullanıyor.
Örneğin ünlü robot firması Boston Dynamics’in ürettiği bazı robotlar Star Wars dizilerinde kullanılmaya başladı. Bu gibi örneklerinde gösterdiği gibi süreç artık tersine işler hale geldi.
Sanırım kısa bir zaman içinde hidrojenle çalışan bu demir atlar, fosil yakıtlı araçları tarihe gönderecek.
Şimdi artık nerdeyse bir gelenek haline gelen “Kim bilir?” başlıklı sonuç bölümüne geçiyorum. 🙂
Kim bilir? Belki yakın bir zamanda çöllerde robot develerle, denizlerde ise dev robot balinalarla gezebileceğiz.
Şaka bir yana şu an yazdığım şu son iki satır bile belki bunu gerçekleştirmesi için birilerine ilham olmaya yeter. 🙂
Sevgiyle kalın dostlar…