Genellikle çocukluk döneminde görüldüğü düşünülen Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) yetişkinlerde de %4 oranında görülmektedir. Belirtileri bakımından çocukluk dönemindekinden farklılık gösterebileceği gibi birçok benzer yönü de bulunmaktadır. Hızlı duygusal iniş çıkışlar, yerinde duramama, aşırı hareketlilik, herhangi bir işe uzun süre odaklanamama, fazla konuşma, toplumsal kurallara uymakta zorlanma, zamanı etkin kullanamama gibi belirtiler göstermektedir.
Her yaşta tedavisi mümkün olan DEHB’in kişinin sosyal hayatını olumsuz etkilediği bilinmektedir. Yetişkinler de görülen DEHB’in özellikle son yıllarda bu şikayetlerle kliniklere başvuranların çoğunun yaşam kalitesini düşürdüğü görülmektedir. Fizyolojik sebeplerin yanı sıra sosyal ortam, yetersiz veya fazla uyarana maruz kalma gibi durumlar da bu rahatsızlığın tetikleyicileri olarak değerlendirilmektedir. Tanı konulma yaşının daha çok çocukluk döneminde olduğu düşünülsede farklı yaş gruplarında farklı belirtilerle kendisini gösteren bu rahatsızlın teşhisi için bir uzmanla işbirliği yapılmalıdır.
Yetişkinlikte görülen DEHB’in cinsiyetler arası görülme sıklığında önemli bir fark olmamakla beraber rahatsızlığın etkilerinin içerik bakımından farklılık gösterdiği bilinmektedir. Erkeklerde madde bağımlılığı, aşırılık, fanatiklik, sabırsızlık olarak kendini gösterirken kadınlarda çabuk aşık olma, alışveriş bağımlılığı, aşırı bağlanma, düşünmeden davranma gibi davranışlarla kendini göstermektedir.
Belirtilerini kısaca toparlamak gerekirse:
- Zamanı iyi değerlendirememe
- Kolayca öfkelenme
- Hemen sıkılma
- Sabit duramama
- Dinlemekte zorlanma, söz kesme
- Sürekli erteleme
- Yoğun ve hızlı duygusal iniş çıkışlar
- Stresle başa çıkamama
- Unutkanlık
- Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak ve hiç birinde başarılı olamama
- Konsantrasyon ve odaklanmada zorlanma
- Çok uyuma ya da uzun saatler boyunca uyanık kalma
- Kurallara uymakta zorluk yaşama
- Düşünmeden konuşma
Bu belirtilerin 5-6 tanesinin aynı anda ve uzun süreli görülmesi yetişkinlik hiperaktivitesinin habercisi olabileceği unutulmamalıdır. Bu sebeple teşhisin doğru şekilde koyulması ve uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesi için uzman desteği alınmalıdır.