Yeni yıla saatler kala, fazla beklentiye kapılmadan, büyük bir heyecan duymadan, sadece huzurla bir müzik açtım kendime. İçlerinden rastgele birini seçtim.
“Müzik ruhun gıdasıdır,” diye düşünürken birden müziğin de bir ruhu olabileceği fikri geldi aklıma. Bana iyi ve güzel hissettiren bir ruhu seçmişim meğer. Daha önce seçimlerimin yalnızca benim beğenim olduğunu sanırdım. Ancak beğenilerimin ardında bir sır olduğunu sonradan keşfettim.
Bu sır, evrenin bir gizemi mi dersiniz, yoksa Allah’ın bir lütfu mu? Bilemiyorum. Ama naçizane söylemek isterim ki bunun bana armağan edildiğini düşünüyorum ve memnuniyetle kabul ediyorum. İstediğim, seçtiğim, gönlümün sevdiği her ne varsa, gönlümü ona sevdirenin bana hediyesiymiş.
Belki de daha önceki iyiliklerimin bir bumerangı gibi… Bu gerçeği 10 yıl boyunca düşünerek fark ettim. Uzun zamandır yaptığım derin sorgulamalar, benim için hayırlı olan şeyin, yani rızkımın, tam da karşıma çıkan güzellikler olduğunu anlamama vesile oldu.
Bu rızık her şey olabilir: bir kıyafet, bir eş, bir sanat eseri ya da bir söz… Yeter ki seçimlerimiz iyi ve güzel şeylerden yana olsun. Eğer iyi bir hayat yaşamak istiyorsak, bize iyi gelen, bizi doğruya götüren şeyler, işte onlar bizim yol arkadaşlarımızdır bu hayatta.
Yeter ki fıtratımız bozulmamış, içimizdeki öz kaybolmamış olsun. Derinlerimizde bizi iyiliğe götürecek bir kıvılcım kalmışsa, o bile yeter. Tıpkı arpa tanesi kadar bir imanın insanı cehennemden çıkaracak güçte olması gibi… Ya da sevgiyle bakan bir gözün, bir kalbi sıcacık sarıp sarmalaması misali…
Yollarımıza iyilik tohumları ekmek niyetiyle, herkese iyilik ve güzellik dolu yıllar…