Yıllar Sonra

Eda Yıldız 492 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

Peki, yıllar sonra geçen tek şeyin zaman olacağının bilincindeyken kendini boş yere kandırmak ne kadar doğru? Kendimize, bu da geçer dediğimiz hangi sıkıntı tam anlamıyla geçti? Her gün akıllardaki tek soru: Hayatım ya her zaman bu şekilde olacaksa? Ya yirmi yaşında neyse altmış yaşında da her şey aynı kalırsa? Değişen tek şey zaman olacaksa? Aynı günleri, aynı olayları senelerce yaşamaya devam edeceksek?

Her gün uyanıp sıkıntılarımızla geçen zamana bir şeyler katamıyorsak, kendimizi mutlu edemeden boşu boşuna geçiriyorsak saatleri ne anlamı var? Bir gün hayallerimi gerçekleştireceğim diye umudumuz bile kalmadıysa ne fark eder saatin ilerlemesi, takvim yapraklarının düşmesi? Gün saymak bir şeyi değiştirmeyecekse ne gerek var takvimlere? Saatlerin değişmesi bir şey anlam ifade etmiyorsa ne gerek var saatlere?

Issız bir ormanda yolunu kaybetmiş bir nefes, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sonu gelmeyecek yolları dönüp dolaşsa ne fark eder?

Hepimiz yollarda yanıldıkça sonunda denemekten vazgeçerek, olduğu yerde bulduğu bir ağacın köşesine sığınıp ölümü bekleyen ruhlarız. Çıkış yolu arayıp, defalarca deneyip, başaramayacağını düşünerek aynı yere tekrar dönen.

Günlerce de aylarca da tekrarlasak aynı yere dönüp dolaşıp geleceğimizi bildiğimiz, bu yolun böyle yürünmeyeceğini sandığımız bir düzen içerisindeyiz. Öyle olsa da olmasa da…

Değiştirmeye çalışıp farklı stratejiler denesek bile, farklı yollarla aynı yere dönen birer bedeniz. Peki biz böyle düşünmeye ve sözde bunun gerekliliğini yapmaya devam ederken ya altmış yıl sonra da her şey hiç değişmemiş olarak kalırsa?

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Eda Yıldız
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version