Yollar ne kadar çetin, ne kadar engebeliyse insanın içindeki hırs da, mücadele şevki de o denli tempolu oluyor. Ama her insana mahsus değil tabii. Işığını söndürmeyene, pes etmeyene has bu güzel hasletler. Gayesi, hedefi olanı zorluklar yıldırmıyor. Sadece yolun sonunda varacağına inandığı doruk noktasının hayali değil yolun kendisi bile mutluluk aşılıyor, gücüne güç katıyor. O yol kutsal olduktan sonra uğrunda çekilen her çile, her güçlük kamçılıyor inanan kişiyi devam etmeye.
Hepimiz bir yolda yürüyoruz bu hayat sahnesinde. Kimimizin yolları alabildiğine virajlı, türlü kasislerle dolu ve ucu bucağı görünmeyecek mesafelere uzanırken, kimimizin yolu da bir o kadar kestirme, sapa yerlerden geçerek ve tabiat ananın güzelliklerinden mahrum kalarak sona erebiliyor. Hayatın kendisi bir yolculuksa şayet, manzara neye bedel olursa olsun izlemeye değmez mi? Kısaltarak gitmek yerine tadını çıkararak, sindirerek, hissederek ezcümle o anları yaşayarak yol almak değil midir insanı diri tutan?
Yol ne kadar uzunsa, çetrefilliyse varılacak menzil bir o kadar kıymetli olacaktır. Çıktığımız yolculuklarda sadece kısa günün kârına odaklanırsak elde edeceğimiz şey bizi ne kadar süre tatmin edebilir ki? Uzun yolların sonunda damlaya damlaya gelen, olgunlaşmış belki de zamanla daha iyiye evrilmiş o hayat meyvesinin tadı uzun süre damağımızda kalmaz mı sizce?
Yolculuğun her aşaması kıymetli, her adımda öğreneceğimiz sırlar muhakkak var. O yüzden sadece sonuç odaklı olmaktansa anda kalarak anı doyasıya yaşamak paha biçilemez bir meziyet. Elbette planımız programımız olacak hayatın inişli çıkışlı yollarında doğru adım atmak adına. Ama bu planları uygularken kendi gerçekliğimizden, uğruna ter dökeceğimiz emeklerimizden feragat etmeden azimle, gayretle o yolda yürümek değil midir en büyük erdem?
Kısa yolların sonunda sadece günü kurtarmaya çalışıyorsak o zaman kazançta değil kayıptayızdır. Hayallerimizden, ideallerimizden firariyizdir. Ama sınırlı olan ömrümüze bir anlam biçmek, onu en verimli şekilde yaşamak istiyorsak yolculuğun seyrini değiştirmek, gerekirse yolu uzatmak ve geç bile olsa arzulanana layıkıyla ulaşmak da yine bizim elimizde. Yeter ki biz sabretmesini bilelim, azmedelim ve hayallerimizden bir an bile vazgeçmeyelim. Gidebileceğimiz çok yol var belki ama tek bir hayatımız var. Yaşamımızın kıymetini bilerek, her anımızı dolu dolu yaşayarak yolumuzu şekillendirmek için kilit de anahtar da bizde. Unutmayalım…
Konuk Yazar: Elif GÜLER