Yola Çıkmadan Hedefe Varılmaz

Ceylin Karakaya 416 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Çevremize azıcık baktığımızda sürekli bir şeylerden yakınan, ağlayıp sızlayan insanlar olduğunu görürüz. Sayıları da öyle fazla ki düşündükçe insanın umutsuzluğa kapılası geliyor.

Birisi insanların duyarsız oluşundan yakınır, diğeri fazla miktarda umursamazlıktan. Birisi Afrika’daki açlıktan-susuzluktan bahseder, diğeri, “Dünya barışı” diye Twitter’da sayar söver. Biri sevgisiz çocuklardan, merhametsiz ebeveynlerden yaka silker, bir başkası mutsuz insanlardan, sadakatsizlikten, cinayetlerden…

Bu liste uzar gider.

Bu tarz yakınmalarda bulunan insanlara şu soruyu yöneltiyorum ben:

“Peki bu durumu değiştirmek için ne yapıyorsunuz?”

Genelde hiçbir yanıt gelmez, bön bön yüzüme bakarlar.

Bakın Dostlar, hayatta bir şeylerden hoşlanmamız, rahatsızlık duymamız çok normal ve insana has bir şeydir. Fakat bizi iyiliğe ulaştıracak olan yakınmaktan çok daha fazlası, yani rahatsız olduğumuz durumlar karşısındaki tutumumuzdur.

Ben de çokça yakınıyorum mesela!

Doğu Türkistan’daki ve hatta tüm dünyadaki Müslüman’lara yapılan zulümden yakınıyorum. Araştırmayan, önüne gelen herkese sorgusuz sualsiz inanan insanlardan; mantıktan, merhametten, bilgiden yoksun nesillerden öyle çok yakınıyorum ki!

Fakat bu hoşlanmadığım durumlar içerisinde beni diğer pek çok insandan ayıran özelliğim ne, biliyor musunuz? Yakınmakla kalmıyor, sorun için çözüm önerileri düşünüyorum.

Sadakatsizlikten yakınıyorum mesela! Fakat bununla kalmaz, sadakatsiz insanların neden böyle bir tutum sergilediğini düşünür, araştırır, bir kanıya varır ve gerekli mercilere çözüm önerileri sunar; insanları sadakate, ahlaka yönlendirmek adına elimden ne geliyorsa yaparım.

Mevcut eğitim sisteminin yanlış olduğunu düşünüyorsam doğru sistemin ne olduğunu söylerim. Irkçı zulümlere karşı duruyorsam, ırkçılığın olmadığı bir dünyanın ne kadar güzel olacağını anlatırım. İnsanların cahil oluşundan rahatsızlık duyuyor isem, onları kitap okumaya teşvik edecek kampanyalar başlatabilirim.

Yani Dostlar, mesele bir şeylerden rahatsız olmanızla bitmiyor. Hele ki kısır meselesi yapıp bir de sosyal medyada hastag açmakla hiç mi hiç bitmiyor. Bir kahve eşliğinde arkadaşlarınızla gıybet yaparak konuşunca da bitmiyor.

Çözüm arayın, çözüm bulun. Düşünün ya hu korkmayın! “Evet ben bu durumdan çokça rahatsızım ve değişmesini istiyorum. Bu durumun değişmesi için neler yapabilirim?” sorusunu sorunca sizi kara toprağa sokmuyorlar inanın.

Yakınmayı kendinize hak görmeniz olağan bir şey. Fakat şikayet etmek insanın sırtına çok ağır bir yüktür, çözüm arama sorumluluğu getirir.

Bir yazı okumuştum, sosyal medyada hastag açınca fidan dikilmiyor, diye. Öyle doğru, öyle haklı ki… Sizler, bizler Afrika’daki susuzluktan şikayet edince Afrika’ya deryalar gelmiyor, insanların susuzluğu gitmiyor. Irkçı zulümlerden, merhametsizlikten, kapitalizmden yakınıp ağlayıp sızlayınca bu sorunlar çözülmüyor. Evet, ağlamayana meme yok, doğrudur. Fakat ağla ağla da nereye kadar?

Kesinlikle müthiş bir şekilde inandığım bir şey varsa o da yola çıkmadan hedefe varılmayacağıdır. Bizler değiştirmek istediğimiz durumlar karşısında pasif kalır, sesimizi çıkartmazsak nasıl başaracağız Sevgili Dostlar? İnsanların susuzluktan hayatını kaybetmesinden çok şikayetçiysek kampanyalar başlatıp oralara su ulaştıralım. Türklere, Müslümanlara yapılan zulümlerden memnun değilsek zalimlerin karşısında dimdik duralım.

Her şeyin başı birliktir. Lütfen, gelin birlik olalım ve dünyadaki, hayattaki sorunlardan şikayet etmekle kalmayıp çözümler düşünelim…

Bir sonraki yazıma kadar hayatınızdaki sorunları çözmek adına adımlar atmanız dileğiyle, sağlıcakla kalın.

Sevgilerimle.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version