Spor dünyamızda en çok şikayet ettiğimiz insanların başında yöneticiler gelir. Yönetici olmak zor değil çok zordur. Kendimden biliyorum.!
İyi yönetici, çok çalışkan olanı değildir, zengin ailesi olan da değildir. Hatta kurnaz olan hiç değildir.
İyi insan olmak da kimseyi iyi yönetici yapmaz… “Eee, peki ne öyleyse?” dediğinizi duyar gibiyim.
Bence iyi yönetici; prensipleri olan, disiplinli, ileriyi görebilen, hak ve adaletli olandır.. Bunu spor ve futbol camiasına indirgeyecek olursak, bu özellikleri bir kişide toplamak zordur. Olsaydı da mükemmel ve kalıcı olurdu. Kalıcı derken ölene dek koltuğunda olurdu yani.
Böyle birini tanıyan var mı!? Zannımca yok..!! Hele hele yaşadığımız ortamda, endüstriyel futbol dünyasında bu verileri olsa bile uygulayabilecek insan bulmak imkansız..
Yazılı kağıttaki kanunların bile orasından burasından çekiştirip ortama uydurabilen insanların arasından sivrilip çıkmak olanaksız.
Mükemmel insandan, yöneticiden bahsediyoruz..!! Mükemmel olmasa da yaptığı işi mükemmele yakın yapan birini görüp bildiğimizde, hiç düşünmeden peşine takılmalıyız.
Mesela, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge JESUS…
Başkan Ali koç, kongre üyelerinin ezici teveccühü ile göreve geldikten 3 yıl sonra, büyük uğraş vererek, dünya markası hocayı Türkiye ile tanıştırdı. Alttan yukarı tembellik kokan, disiplinden ve motivasyondan yoksun Türk futboluna, kısa zamanda çok şey katmaya başladı Jesus.
Örneğin, mesleği sadece futbol olması gereken (Büyük para kazanıldığı için başka işe ihtiyaç duyulmayan meslek) oyuncular haftada bir maçı bile zar zor çıkarır olmuş, onları disipline etmesi beklenen, teknik adam ve yöneticiler, her defasında, haftada iki maç ağır geliyor derlerken, tembel oyuncuya büyük bir kredi sunduğunun farkında değildi..
Oyun esnasında, haklı veya haksız, kırmızı kartla oyundan atılan oyuncusunu atan hakemle ilgilenmeyip, diğer oyuncularını etrafında toplayıp taktiksel değişikliği anlatan hocayı sundu.
Sayın Başkan, takımının gol sevincine tepki verirken bile abartmayan, rakibe saygıyı net ifade eden vücut dili, antrenmana çıkarken hep birlikte, maça çıkar gibi çıkıp üst seviye ciddiyetle işini yapması. Basın toplantısına katılan oyuncusunun onun oturmasını beklemesi, yanında oyun içinde devamlı ayakta ve motivasyon peşinde olması.
O yüzden tüm oyuncular hazır, o yüzden oyundan düşmeden son dakikaya kadar kazanma arzusunda bir takım oluşturdu..
Tüm bunların rayına oturması elbette zaman alacak ve ülkemiz futbolunun hasretiyle yandığı, saha içi ‘‘SİSTEM’’ ve oyun kurgusunu yakın zamanda daha belirgin bir şekilde izleyeceğimizi umuyor ve bekliyorum.
Ve Jesus sayesinde, Başkan Ali KOÇ fazla gündeme gelmiyor, sık sık demeçler vermiyor, işlerine zaman ayırıyor ve daha iyisini nasıl yapabiliriz diye planlar yapıyordur artık.
Yeni yapılacak altyapı ve spor kompleksi bunların ilk adımı olacaktır.
İkinci adım, Jorge JESUS’u daha birkaç yıl Türkiye’de tutmak olmalı ki; spor camiasındaki hemen herkes bugüne kadar bildiklerine format atsın.