Hayatın akışı içerisinde birçok duyguyu iç içe yaşarız. Ağlarken aynı zamanda güldüğümüz, kızgınken aynı anda endişeli olduğumuz anları olmuştur hepimizin. Sürekli bir mutluluk, huzur, keder ya da üzüntü içerisinde değiliz. Her an bir imtihan içerisinde olduğumuz için Yaradan (c.c) bazen sıkıntıları, bazen de mutluluğu bize ardı ardına gönderiyor. Kullar olarak bizlerin bu noktada duruşu çok önemli. Uzun süren kederde isyan ediyor muyuz, uzun mutluluklarda dünyaya fazla meylediyor muyuz…
Son zamanlarda yaşadığım birkaç durum ve çıkardığım dersten bahsedeceğim bugün sizlere. Bir gün annemle alışveriş için çarşıya çıktık. Eve geldiğimizde çok üşümüştük ve doğal olarak doğalgaz sobasını yakmaya yöneldim hemen. Defalarca denemiş olmama rağmen, 2 saat önce gayet iyi yanan soba şimdi yanmıyordu. Çok üşüyorduk ve babam da evde olmadığından sobayı tamir edecek kimse de yoktu. Aklımıza, komşulara elektrikli sobalarının olup olmadığını sormak geldi. En üst kat komşumuzda bulduk. Bulduk bulmasına ama kablo kısa olduğundan ve sobanın düz zemin üzerinde durması gerektiğinden bir türlü sistemi ayarlayamadık. Gece bu soğukta şimdi de ara kablo aramaya çıkamazdım. Evde tek ara kablo vardı, onda da internet takılıydı. Eğer kabloyu alırsam interneti kullanamayacaktık çünkü ona yakın olan priz, Telekom görevlilerinin demesine göre çalışmıyordu.
Ara kabloyu içeriye götürüp sobayı takmam lazımdı çünkü titremeye başlamıştık. Sobayı yakıp ısındıktan sonra şimdi de sıra interneti nasıl çalıştırabilirim, ona gelmişti. Fişi, modeme yakın olan bozuk prize defalarca takıp çıkarmama rağmen bir türlü çalışmıyordu. Sonra fişi biraz daha zorladım ve baktım bir ara modemin yeşil ışığı yanmaya başladı. Demek ki priz tamamen işlevsiz değildi. İçeriden koli bandını aldım ve fişi iyice prize sabitleyerek interneti çalıştırdım.
Odaya, büyük bir zafer kazanmışçasına gülerek girdim ve anneme internetin de olduğunu söyledim. Halimden anlamıştı zaten..
Ara kablonun odada olması bir şeye daha yaramıştı. Artık bilgisayarı ve telefonumu aynı anda şarj edebilecektim. 1 saat önceki çaresizliğimden, üzüntümden şimdi eser yoktu. Çünkü Rabbim, zorluğun ardından birçok güzellik ihsan etmişti. O gece bunları düşünerek ve şükrederek uyudum.
Ertesi gün, komşumuzu doğal gaz sobasını tamir için çağırdık fakat işlerinin yoğun olması nedeniyle bir türlü gelemedi. İş başa düşmüştü. Sobanın karşısına oturdum ve tamir edebilir miyim diye düşünmeye başladım. İyice bir inceledim, nereden açılacağını çözdüm, şimdi sıra geldi yıldız tornavidaya. Tekrar komşuları dolaştım ve alt komşumuzda buldum. Tornavidayı alarak eve geldim. Vidaları açarak sobanın kapağını çıkardım ve biraz da çekinerek sobanın içini dikkatlice inceledim. Sorunu tespit edip yavaşça gaz vanasını açtım. “Bismillah!” diyerek çakmağı çaktım ve soba nihayet yandı!
Öyle mutlu olmuş, öyle derin bir nefes vermiştim ki, sanki geceden beri nefesimi tutup hiç vermemiştim. Hemen sobanın kapağını takarak sobayı tekrar kontrol ettim ve yanmaya devam ediyordu.
Dün akşam tek bir üzüntü yaşamıştım fakat Allah (c.c) ardından birçok mutluluğu ardı ardına yaşatmıştı çok şükür. Soba bozulmasaydı, modeme yakın olan ve bozuk olduğu söylenen prizin çalıştığını hiçbir zaman öğrenemeyecek, zorda kalmasam belki hiçbir zaman doğalgaz sobası tamir edemeyecek ve ara kabloyu odaya getirip işimi kolaylaştıramayacaktım.
Bunun gibi çokça durum yaşadım fakat sizlerle bunu paylaşmak istedim. Zahmet olmadan rahmet olmayacağını daha iyi anlamıştım ve Yüce Yaradan’ın “Zorlukla beraber kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber kolaylık vardır.” (İnşirah, 94/5-6) ayetini bir kez daha yaşayarak idrak etmiştim.