Zaman öldürmek en pahalı harcamadır… (Balzac)
Acaba zaman kavramını doğru mu anlıyoruz? Neden çok sevdiğiniz biriyle geçirdiğiniz 1 saat 10 dakika gibi gelir? Ya da sabırsızlıkla beklediğiniz bir şeyin gerçekleşmesi çok zaman alır? Veya sıkıcı bulduğunuz eylemlerde zaman bir türlü geçmez? Demek ki bizim ölçtüğümüz zamanla algıladığımız zaman arasında fark var.
Zamanımız keyifle geçtiğinde zaman algısını kaybediyoruz ve zamanın nasıl akıp gittiğinin farkına varamıyoruz. Bir bestecinin bir şarkıyı bestelemesi için ne kadar zaman uğraştığını beste süresinde algılamaz veya güzel bir klasik müzik dinlediğinde, güzel bir kitap okuduğunda, bir yemek yaptığında veya içten söylenen bir şiirin söylendiği anda, şiiri söyleyen ve onu dinleyen pür dikkat akışta oldukları için zaman kavramını kaybederler ve bu, onların hiç de umurlarında olmaz; olması çok da önemli değil.
Neden? Çünkü ana odaklanmışlar ve kendilerini akışa bırakmışlar. Ömür de böyle… Kaç yaşında olursanız olun, ömrünüzü “keyifli” geçirirseniz, zaman o kadar umurunuzda olmaz. Burada “keyifli” kelimesi, “sevdiğin işi yapmakla, yaptığın işlerle ve davranışlarla fayda sağlamak, belki fikirlerinle insanlara doğru yolu göstermekle yardımcı olmak” gibi anlamları ifade etmektedir.
Ömrünüzü keyifli geçirmek istiyorsanız, ilk başta kendinize iyilik yapın ve keyif aldığınız işleri yaparak fayda sağlamaya çalışın. Çünkü insan en büyük kötülüğü veya iyiliği kendisine yapar; ya enerjisini alt-üst eden eylemlerde bulunarak kendisine kötülük yapar — kendisine kötülük yapan zaten herkese kötülük yapmıştır — veya iyiliği tercih ederek hep güç alır, enerjisini sürekli “monte” eder; hayatta daha emin adımlarla dik durmaya çalışır.
Onun için, sizin için kocaman, dünya için küçük zaman kapsamına giren ömrünüzü güzel anlarla doldurun. İster güzel anlar olsun, ister kötü, bu dünyada her şey geçicidir; siz bile… Lakin bir tek maddesel olmayan ruh geçici değildir…
Ve ömrünüz boyunca ruhunuzun kendisini iyi hissetmesi gerekiyor ve sonsuzluk zaman dilimine geçit ruhla olur. Onun için önce ruhunuza, sonra bedeninize iyi bakın. Zaten ruhunuza iyi bakarsanız bedeniniz de sağlıklı olur…