ŞAİR RÜŞTÜ ONUR ANISINA
Yılmaz Erdoğan’ın katkılarıyla hazırlanan “KELEBEĞİN RÜYASI” aylar öncesinden gösterime girdi. Ben de gösterime giren bu filmin seminerini dinlemeye Cennet Kültür Merkezine gittim. Seminere iki şairin yanı sıra, birazdan bahsedeceğim şairin baldızı Sebahat SESSİZ hanım katılımcı olarak katıldı.
Zonguldaklı bir aileden dünyaya gelen şair Rüştü Onur eşiyle bir vapurda tanışır, “ANAFARTALAR VAPURU”. O zamanlar vapurlar küçüktü, bu yüzden herkes birbiriyle sohbet ederdi. Şairin eşiyle tanışması bu vesile ile olur. Şair, eşi olacak kişiyle mektuplaşmaya başlar. Bir gün kayınpederi olacak kişi “hanım bunlar birbirlerini çok seviyor, onlara nişan yapalım” der.
Kıtlık ve yoksulluğun hakim olduğu bir dönemde on altı yaşında şiir yazmaya başlayan, 1940’lı yılların şairi olan Rüştü Onur insancıl olmasının yanı sıra sevgi doluydu.
Şairin eşi Beşiktaş pazar içinde bulunan ŞAİR LEYLA sokakta büyür. Büyüdüğü sokakta Ermeni, Rum Yahudi demirci hep birlikte yaşarmış… Bu sokağın en güzel yanı belki de, özlediğimiz hep olmasını istediğimiz ölüm anında düğünde hastalıkta ve sağlıkta hep birbirlerine destek olup beraber gülüp beraber ağlamalarıdır.
Şair eşine o kadar bağlıydı ki; gizli gizli ağlayıp gözyaşlarını silerdi. Eşi için yazdığı NEDAMET adlı şiirinde şu mısra beni hüzünlendirdi. “Tanrım açamadık içimizi. Artık buluşmamız mahşere kaldı.” Otuz yaşını görmeden kendisi henüz yirmi iki, eşi de on dokuz yaşında olan sadece kırk gün evli kalan şair ve eşi on beş gün arayla vefat eder.
Baldızı o zaman on iki yaşında olan ve Kalamış Kız Lisesi’nde okuyan Sebahat SESSİZ hanım mektupları saklıyor, daha sonrasında yaşanılan o anları kitap haline çeviriyor.
Seminerin sonunda Sebahat SESSİZ hanımın son sözleri daha bir anlamlıydı biz dinleyenlere. Siz siz olun, size yazılan mektubu veya bir zaman kesip sakladığınız gazete kupürlerini atmayın, gün gelir lazım olur. Ünlü olmak için değil, ilerde insanlarla sohbet ederken, bir işte halkla ilişkilerde çalışırken lazım olur.
ŞAİRİ RAHMETLE ANIYORUM…